Başlamadan önce belirtmem gereken iki husus var. Birincisi, "Ne yani, sen bir karşılık bekleyerek mi iyilik yapıyosun?" romantiklerini bir es geçelim, o kafada olan ortalama ya da ortalama altı iq sahibi olanlar da bu yazıyı okuyup abuk subuk yorumlarda bulunarak canımı sıkmasınlar. İyilik yapmamızın en temel sebebi, bundan bir kazanç sağlamamız ya da kazanç sağlama ümidine sahip olmamızdır. Bu kazanç ille de "şimdi ben senin sırtını kaşıyorum, sonra da sen benimkini kaşı" şeklinde tezahür etmek zorunda değildir. Para, statü ya da popülarite şeklinde de tezahür etmek zorunda değildir. Özsaygı, vicdanı rahatlatma gibi manevi ve soyut çıkarlarımız da vardır. Fayda sağlamayan şey iyi ya da ahlaklı değil, anlamsızdır. İkinci husus ise şu, "İyi olmak insana ne kazandırır?" sorusuna dinden bağımsız bir şekilde, sadece bu dünya açısından cevap vereceğim. Ahiret inancınız ya da ne kadar saçma olursa olsun size bu dünyada yaptıklarınızın karşılığını verecek bir reenkarnasyon inancınız varsa zaten iyi olmak ile sonsuz kazanç elde edeceğinize inanıyorsunuzdur. Eğer gerçekten ölümden sonra iyiliklerinizle kötülüklerinizin kıyaslanıp ona göre muamele göreceğiniz bir "payback" sistemi varsa sorunun cevabı zaten çok açık, iyi olmakla sonsuz şey kazanacaksın ve bu yüzden her koşulda iyi olmalısın.
Kaldı ki din olmadan neye iyi neye kötü denileceğini de temellendirmek mümkün değildir. Evrensel ahlak kurallarının var olduğuna inanıyorum, fakat bunların evrensel ahlak kuralı olduğunu ispatlamanın mümkünatı yoktur. Neyin iyi neyin kötü olduğunu hissedebilirsiniz ama açıklayamazsınız, açıklasanız dahi temellendiremezsiniz.
Kaldı ki din olmadan neye iyi neye kötü denileceğini de temellendirmek mümkün değildir. Evrensel ahlak kurallarının var olduğuna inanıyorum, fakat bunların evrensel ahlak kuralı olduğunu ispatlamanın mümkünatı yoktur. Neyin iyi neyin kötü olduğunu hissedebilirsiniz ama açıklayamazsınız, açıklasanız dahi temellendiremezsiniz.
O halde madem dini saf dışı bırakarak bu soruya cevap vermeye çalışacağım ve aynı zamanda din olmadan da iyi ya da kötünün belirlenemeyeceğini savunuyorum, bu durumda "iyi olmak"tan kastım şu olmalı: Açıklayıp temellendiremesen bile içten içe iyi olduğunu hissettiğin eylemleri uygulamak ve ona göre yaşamak. Dur tamam çok soyut konuştum amına koyim, şöyle anlatayım: Örneğin seni 1800'lü yıllardaki ABD'nin güney kısımlarına ışınladık, etrafındaki tüm söz sahibi adamlar köleliğin doğru ve olması gereken bir şey olduğunu, verimliliği ve üretimi arttırdığını savunsalar da, eğer sen içten içe bunun yanlış olduğunu biliyorsan, o halde iyilik; köleliğe karşı olmak ve hiç köle edinmemek olacak. Zaten sorduğum mesele de bu. Neden etrafındaki herkes köleleri çalıştırıp paranın amına koyarken sen tek başına buna direniyor ve yaşayabileceğin çok daha lüks çok daha kolay bir hayattan feragat ediyorsun? Tamam bugüne gel, neden etrafındaki herkes "oğlum seni şu işe torpille sokacaz, niye istemiyorsun, enayi misin?" diye sana baskı yapıyorken ve sahiden başkaları da torpil kullanarak iş buluyorken, sen neden sana gelen torpil fırsatını geri çeviriyorsun? Bu örnekleri binlerce kez çoğaltabilirsin. Özetle, neden daha iyi koşullarda yaşamak varken sırf iyi olmak uğruna bundan feragat ediyorsun? Aranızda zaten böyle bir insan yok denecek kadar az, muhakkak var böyle adamlar da, sayıları epey az. Zaten benim gözümde insanların büyük çoğunluğu eline imkan geçirememiş kötülerdir. Namus güzele, adalet güçlüye özgü kavramlardır; çirkinin namusuyla, güçsüzün adaletiyle övünmesinin anlamı yoktur zira başka bir seçeneğe sahip değildir.
Platon'un Devlet'i her ne kadar ideal devletin nasıl olması gerektiği üzerine bir kitap da olsa, nah işte bu soruyla başlıyor: Niye iyi olmalıyız, ne kazancı var la? Bunun üzerine Sokrates (baş konuşmacı ama konuşan gerçekte Sokrates değil, ibne Platon hocasının adından istifade edip söylemek istediklerini ona söyletiyor) anlatıyor da anlatıyor. Sokrates-Platon-Aristo üçlüsüne göre mutlu olmak ancak iyi ve erdemli bir hayat yaşamakla mümkün ama bana kalırsa siktirsin gitsinler, hiç de öyle değil öküzün ayağı. Herkes Shakespeare'in eserlerindeki adamlar gibi vicdan azabından kıvranmıyor bu hayatta, gayet onu bunu siktikçe haz alan adamlarla çevriliyiz. Platon da bunun farkında olacak ki, Devlet'in son ve onuncu kitabında şöyle söylüyor: "Aslında ölümden sonra doğrunun ve yanlışın karşılaşacaklarını düşündüğümüzde bu anlattıklarımızın pek de bir önemi yok"
Yüzlerce sayfa boyunca mutlu yaşamanın ancak ahlaklı olmakla mümkün olduğunu anlattıktan sonra, ölümden sonra herkesin hak ettiğine kavuşacağı bir hayat varsa, şimdiye kadar anlattıklarının o kadar önemli olmadığını söylüyor delikanlı gibi. Sonra da Hades'in ülkesinde iyilerin ve kötülerin nasıl yaşayacaklarını anlatıp, kitabı bu şekilde bitiriyor. (Antik Yunan'da bizim ahireti andıran bir ölüm sonrası yaşam inancı var, iyilerin iyi, kötülerin kötü yaşadığı bir ödül-ceza sistemine dayanıyor bu hayat)
Neden iyi olmalıyız sorusuna Sokrates, Platon, Aristo mutlu yaşamanın ancak iyi olmakla mümkün olduğu şeklinde cevaplıyorlar ki bu tamamen tıraş. Aynı soruyu Ayn Rand özsaygı ile temellendiriyor ki bence ölüm sonrası hayat saf dışı bırakıldığında verilebilecek en iyi cevap özsaygıdır, fakat bu bile çok çok çok yetersizdir. Kant'ın ise ne yaptığı belli değil, sırf görev için (for the sake of the duty) iyi olmamız gerektiğini ve bunun akıl sahibi olmanın zorunlu bir getirisi olduğunu söylüyor ki son derece yetersiz ve bencil olan insan doğasına aykırı bir temellendirme. Durumun zorluğunu anlayan Nietzsche kendi ahlak anlayışını temellendirmek için sonsuz dönüş diye bir şey araklıyor mistik dinlerden ve zamanın dairesel olduğunu, aynı şeyleri sonsuza kadar yaşayacağımızı, bu yüzden sonsuz hayatta nasıl yaşamak istiyorsak öyle yaşamamız gerektiğini söylüyor ki bunun da prensipte ölüm sonrası hayat inancı ile pek bir farkı yok.
Gelelim kendi düşünceme, bu dünyada iyi olmak, ancak amacına ulaşana kadar faydalıdır, amacına ulaştıktan sonra hazzını ve mutluluğunu maksimize etmek için kötü olabilirsin, hatta olmalısın. Ayrıca amacına ulaşana kadar iyi olmanın gerektiği o süre zarfında da gizlice kötülük yapabilirsin, bu da senin faydanı arttıracaktır. Peki neden amacına ulaşana kadar iyi olmalısın? Hayatta kalma içgüdüsü ve güvenlik ihtiyacı insan hayatını inanılmaz büyük ölçüde yönlendirir. Eğer iyi birisi olursan, diğer insanların güvenini kazanırsın, zira senin zararsız ve güvenilir biri olduğunu düşündükleri için senin yanında kendilerini güvende hissedecekler, birçok zaman sana inanacaklar, senin yanında guard'larını indirip nispeten daha gevşek davranacaklar, sana iyilik yaptıklarında kendilerini iyi hissedecek, sana kötülük yaptıklarında kendilerini suçlu hissedecekleri için de sana kötülük yapmaktan kaçınacaklar.
John Nash'in hayatını anlatan A Beautiful Mind filmini biliyorsunuzdur, orada John Nash'in oyun teorisinin temelini oluşturan fikri çok güzel anlatılıyor. Derhal hatırlatıyorum:
John Nash ve arkadaşları barda sap sap otururlar.
İçeri bir grup kız girer fakat bu kızların bir tanesi hariç hepsi vasat güzelliktedir. Sarışın olan ise afettir.
John Nash de arkadaşlarına hemen bu kıza asılmamaları gerektiğini söyler. Eğer hepsi bu kıza asılacak olurlarsa, aralarından en fazla bir tanesi bu kızı götürebilecektir ve birbirlerinin önünü kestikleri için de muhtemelen bir kişi bile kızı götüremeyecektir. Sarışını elde edemeyen erkekler, sarışın kızın arkadaş grubundaki diğer kızlara asıldıklarında da avuçlarını yalayacaklar zira kızlar durumun gayet farkında olacaklar, ikinci tercih olmaktan hoşlanmadıkları için bizim elemanlara yüz vermeyecekler.
Peki ya kimse sarışına yazmazsa?
Erkekler birbirinin takozu olmaz, diğer kızlara yazılırlar ve tüm erkeklerle kızlar eşleşmiş olur, sarışın da eve gidip "orospu çocuğu erkek milleti" minvalinde tweet'ler atıp feminist olur. Toplam fayda bu şekilde maksimize edilir.
Adam Smith herkes kendisi için en iyi olanı yaparsa, toplum için de en iyisini yapmış olacağını düşünüyordu. John Nash ise şöyle diyor, herkes hem kendisi hem başkaları için en iyi olanı yaparsa toplum için en iyi olanı yapmış olur. Yani Nash'e göre ulaşabileceğin maksimum faydadan (sarışından) biraz feragat edersen, hem kendin kazançlı çıkarsın, hem de başkaları.
Fakat oyun teorisi bu değildir, bu Nash'in oyun teorisine ilham olan ve herkesin başkalarının hamlelerini göz önünde bulundurarak hamle yapması gerektiği fikrinin bir temsilidir. Şimdi filmin senaryosundan biraz ileri gidelim.
Oyun teorisi şurada başlar: Ya John Nash arkadaşlarına "sarışına değil öbürlerine yazalım" diye nutuk attıktan sonra bir köşede sessiz sessiz arkadaşlarının diğer kızlara yazılmalarını bekler ve boşta kalan sarışına kendisi yazarsa?
John Nash'in kendi faydasını maksimize ettiği senaryo budur. Zira hem tüm erkekleri yani tüm rakiplerini elemiştir, hem de sarışının boşta kalmasını sağlamıştır.
Ve Nash ne kadar güven verici, zararsız bir intibaya sahipse arkadaşlarının gözünde, bu planı uygulamadaki başarı şansı da o kuvvetle artacaktır.
Başka bir senaryo yaratayım, anlaşılması için de karikatürize hale getireceğim. A ve B adında iki kabile vardır. A kabilesinin birkaç üyesi dışarıya keşif yapmaya gitmiştir, B kabilesi de o gün bir sebepten dolayı (festival, ibadet, avlanma vs) evlerini terk etmiştir. A kabilesinin bu birkaç elemanı, B kabilesinin tüm mallarını yağmalayıp kendi toplumuna götürme şansına sahiptir yani.
A kabilesi B'nin mallarına dokunmazsa, iki kabile de hayatlarına aynı standartlarda devam edecektir. Fakat A kabilesinin bu birkaç elemanı B'nin tüm mallarını gasp eder ve bunları kendi kabilelerine götürürlerse, B'nin sefaletine ve belki de yeryüzünden silinmesine yol açmalarına rağmen, kendi kabilelerinin hayat standardını ve mutluluğunu hayvan gibi arttıracaktır. Bununla kalmayıp, kendi kabilelerindeki prestijlerini ve güçlerini de arttıracaklardır. Fakat bu birkaç hırsız aynı zamanda kendi toplumuna hırsızlığın çok yanlış bir şey olduğunu söyleyeceklerdir. Zira başkaları da bu formülü öğrenirse, herkes herkesin malını yağmalamaya başlar ve kendi kendilerinin sonunu hazırlarlar. Oysa sadece çakal olanlar bu hırsızlık işini gizliden gizliye yaparlarsa, hayat standartları oldukça artacaktır.
Karikatürize ettim ama bu senaryo dünyanın şu anki halidir, olabildiğince gerçektir. Tüm servetini kolonileşmeye, köleleştirmeye ve talana borçlu olan Batı medeniyeti, şu an dünyanın tüm ahlaki normlarını belirleyen mercidir. Onların iyi dediği iyi olur, onların özendirdiği yaşam şekli ulaşılması gereken bir mertebe olur.
Peki ben böyle bir toplumda mı yaşamak istiyorum? Tabi ki hayır. Fakat pratikte var olan durum budur, "olması gereken" değil. Fakat, herhangi bir ahlaki kaygınız yoksa ve yegane amacınız bu dünyadaki faydanızı, hazzınızı, mutluluğunuzu arttırmaksa, o zaman bu durumda sizin için "olması gereken" davranış reçetesi de budur.
Marx'a göre din, güçlünün güçsüzü kontrol altında tutma ve baskılama aracıdır. Nietzsche'ye göre din, güçsüz olanın kendini acındırma ve sigortalama aracıdır. 19. yüzyılı geçtim, binlerce yıl önceki sofistler de bu konuda ikiye ayrılıyordu. Bir kısmına göre din ve ahlak, güçlünün güçsüzü ezme aracıyken, bir kısmına göre zayıf olanın kendini koruma yöntemiydi. Bu kadar keskin çizgilerle birbirinden ayırmaya gerek yok, dünyada her iki senaryo da gerçekleşmekte. Kimisi daha çok ezmek için, kimisi de ezenler daha fazla ezmesin diye dine ve ahlaka sığınır. Mühim olan, bu değerleri nereye kadar savunman gerektiğidir. Faydanı maksimize etmek için, bir yerden sonra bu değerleri vurgulamayı terk etmen gerekir. Siz şimdiye kadar demokrasi veya adalet sloganları atan ve sahiden demokrasiyi, herkesin hakkını savunan bir kitle gördünüz mü hayatınızda? Türkiye'deki muhafazakları düşün, Chp'lileri düşün, Kürtleri düşün. İstediğiniz kadar iyilik sloganları atın, sloganını attığınız değerler neredeyse hiçbirinizin umurunda dahi değil. Bu değerlere sadece güçsüz olduğunuzda sarılma ihtiyacı hissediyorsunuz, kendi işinize yaradığı sürece. Derdiniz birilerinin birilerini sikiyor oluşu değil, siken tarafta olamayışınız.
Durumu bu şekilde formulize etmeye gerek bile yok aslında. Siyasetçiler de, iş adamları da, evli çiftler de, öğretmenler de, ebeveynler de, senin benim gibi kendi halindeki adamlar da bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu reçeteyi uyguluyorlar. Eşinin güvenini kazandıktan sonra saman altından su yürüten erkek ve kadın da bunu yapıyor, çocuğuna öğütlediğinin tam tersi şekilde yaşayan anne veya baba da böyle yapıyor. "Dediğimi yap, yaptığımı yapma" sözü de buradan türemiştir.
Peki neden ben de "durum bu ama siz yine de böyle yaşamayın" diyorum? Zira daha kötü ve bana daha az yaşama şansı tanıyan bir toplumda yaşamak istemiyorum. Dünyadaki çıkarımı düşünüyorum. Bir diğeri de, Müslüman olduğum için böyle bir şeyi öğütlemem düşünülemez, yani ahiretteki nihai çıkarımı düşünüyorum.
Kim ne derse desin, insanların çok ama çok büyük çoğunluğu bu reçeteye göre yaşar. İyi olmaları gereken yerde iyi, kötü olmaları gereken yerde kötü olarak yaşarlar ki amaçlarına ulaşabilsinler, faydalarını maksimize edebilsinler.
Ve din dışında, bunun yanlış olduğunu söyleyebilecek hiçbir geçerli argümanımız yok insanoğlu olarak.
Toplumsal sözleşme neden kitlelerin ahlaklı olması gerektiği konusunda temel sunar, fakat en önemli yerde, yani "birey olarak ben neden toplumsal sözleşmeye uygun davranıp iyi birisi olayım ki?" sorununda hiçbir temel sağlayamaz. Çaktırmadığın sürece, amacına ulaşana kadar koy ortalığın amına. Zaten şimdiye kadar hep öyle oldu. Göstermelik iyilikler diyarında yaşamaktan bana gına geldi, biraz da size gelsin.
Haydin baş baş.
Yüzlerce sayfa boyunca mutlu yaşamanın ancak ahlaklı olmakla mümkün olduğunu anlattıktan sonra, ölümden sonra herkesin hak ettiğine kavuşacağı bir hayat varsa, şimdiye kadar anlattıklarının o kadar önemli olmadığını söylüyor delikanlı gibi. Sonra da Hades'in ülkesinde iyilerin ve kötülerin nasıl yaşayacaklarını anlatıp, kitabı bu şekilde bitiriyor. (Antik Yunan'da bizim ahireti andıran bir ölüm sonrası yaşam inancı var, iyilerin iyi, kötülerin kötü yaşadığı bir ödül-ceza sistemine dayanıyor bu hayat)
Neden iyi olmalıyız sorusuna Sokrates, Platon, Aristo mutlu yaşamanın ancak iyi olmakla mümkün olduğu şeklinde cevaplıyorlar ki bu tamamen tıraş. Aynı soruyu Ayn Rand özsaygı ile temellendiriyor ki bence ölüm sonrası hayat saf dışı bırakıldığında verilebilecek en iyi cevap özsaygıdır, fakat bu bile çok çok çok yetersizdir. Kant'ın ise ne yaptığı belli değil, sırf görev için (for the sake of the duty) iyi olmamız gerektiğini ve bunun akıl sahibi olmanın zorunlu bir getirisi olduğunu söylüyor ki son derece yetersiz ve bencil olan insan doğasına aykırı bir temellendirme. Durumun zorluğunu anlayan Nietzsche kendi ahlak anlayışını temellendirmek için sonsuz dönüş diye bir şey araklıyor mistik dinlerden ve zamanın dairesel olduğunu, aynı şeyleri sonsuza kadar yaşayacağımızı, bu yüzden sonsuz hayatta nasıl yaşamak istiyorsak öyle yaşamamız gerektiğini söylüyor ki bunun da prensipte ölüm sonrası hayat inancı ile pek bir farkı yok.
Gelelim kendi düşünceme, bu dünyada iyi olmak, ancak amacına ulaşana kadar faydalıdır, amacına ulaştıktan sonra hazzını ve mutluluğunu maksimize etmek için kötü olabilirsin, hatta olmalısın. Ayrıca amacına ulaşana kadar iyi olmanın gerektiği o süre zarfında da gizlice kötülük yapabilirsin, bu da senin faydanı arttıracaktır. Peki neden amacına ulaşana kadar iyi olmalısın? Hayatta kalma içgüdüsü ve güvenlik ihtiyacı insan hayatını inanılmaz büyük ölçüde yönlendirir. Eğer iyi birisi olursan, diğer insanların güvenini kazanırsın, zira senin zararsız ve güvenilir biri olduğunu düşündükleri için senin yanında kendilerini güvende hissedecekler, birçok zaman sana inanacaklar, senin yanında guard'larını indirip nispeten daha gevşek davranacaklar, sana iyilik yaptıklarında kendilerini iyi hissedecek, sana kötülük yaptıklarında kendilerini suçlu hissedecekleri için de sana kötülük yapmaktan kaçınacaklar.
John Nash'in hayatını anlatan A Beautiful Mind filmini biliyorsunuzdur, orada John Nash'in oyun teorisinin temelini oluşturan fikri çok güzel anlatılıyor. Derhal hatırlatıyorum:
John Nash ve arkadaşları barda sap sap otururlar.
İçeri bir grup kız girer fakat bu kızların bir tanesi hariç hepsi vasat güzelliktedir. Sarışın olan ise afettir.
John Nash de arkadaşlarına hemen bu kıza asılmamaları gerektiğini söyler. Eğer hepsi bu kıza asılacak olurlarsa, aralarından en fazla bir tanesi bu kızı götürebilecektir ve birbirlerinin önünü kestikleri için de muhtemelen bir kişi bile kızı götüremeyecektir. Sarışını elde edemeyen erkekler, sarışın kızın arkadaş grubundaki diğer kızlara asıldıklarında da avuçlarını yalayacaklar zira kızlar durumun gayet farkında olacaklar, ikinci tercih olmaktan hoşlanmadıkları için bizim elemanlara yüz vermeyecekler.
Peki ya kimse sarışına yazmazsa?
Erkekler birbirinin takozu olmaz, diğer kızlara yazılırlar ve tüm erkeklerle kızlar eşleşmiş olur, sarışın da eve gidip "orospu çocuğu erkek milleti" minvalinde tweet'ler atıp feminist olur. Toplam fayda bu şekilde maksimize edilir.
Adam Smith herkes kendisi için en iyi olanı yaparsa, toplum için de en iyisini yapmış olacağını düşünüyordu. John Nash ise şöyle diyor, herkes hem kendisi hem başkaları için en iyi olanı yaparsa toplum için en iyi olanı yapmış olur. Yani Nash'e göre ulaşabileceğin maksimum faydadan (sarışından) biraz feragat edersen, hem kendin kazançlı çıkarsın, hem de başkaları.
Fakat oyun teorisi bu değildir, bu Nash'in oyun teorisine ilham olan ve herkesin başkalarının hamlelerini göz önünde bulundurarak hamle yapması gerektiği fikrinin bir temsilidir. Şimdi filmin senaryosundan biraz ileri gidelim.
Oyun teorisi şurada başlar: Ya John Nash arkadaşlarına "sarışına değil öbürlerine yazalım" diye nutuk attıktan sonra bir köşede sessiz sessiz arkadaşlarının diğer kızlara yazılmalarını bekler ve boşta kalan sarışına kendisi yazarsa?
John Nash'in kendi faydasını maksimize ettiği senaryo budur. Zira hem tüm erkekleri yani tüm rakiplerini elemiştir, hem de sarışının boşta kalmasını sağlamıştır.
Ve Nash ne kadar güven verici, zararsız bir intibaya sahipse arkadaşlarının gözünde, bu planı uygulamadaki başarı şansı da o kuvvetle artacaktır.
Başka bir senaryo yaratayım, anlaşılması için de karikatürize hale getireceğim. A ve B adında iki kabile vardır. A kabilesinin birkaç üyesi dışarıya keşif yapmaya gitmiştir, B kabilesi de o gün bir sebepten dolayı (festival, ibadet, avlanma vs) evlerini terk etmiştir. A kabilesinin bu birkaç elemanı, B kabilesinin tüm mallarını yağmalayıp kendi toplumuna götürme şansına sahiptir yani.
A kabilesi B'nin mallarına dokunmazsa, iki kabile de hayatlarına aynı standartlarda devam edecektir. Fakat A kabilesinin bu birkaç elemanı B'nin tüm mallarını gasp eder ve bunları kendi kabilelerine götürürlerse, B'nin sefaletine ve belki de yeryüzünden silinmesine yol açmalarına rağmen, kendi kabilelerinin hayat standardını ve mutluluğunu hayvan gibi arttıracaktır. Bununla kalmayıp, kendi kabilelerindeki prestijlerini ve güçlerini de arttıracaklardır. Fakat bu birkaç hırsız aynı zamanda kendi toplumuna hırsızlığın çok yanlış bir şey olduğunu söyleyeceklerdir. Zira başkaları da bu formülü öğrenirse, herkes herkesin malını yağmalamaya başlar ve kendi kendilerinin sonunu hazırlarlar. Oysa sadece çakal olanlar bu hırsızlık işini gizliden gizliye yaparlarsa, hayat standartları oldukça artacaktır.
Karikatürize ettim ama bu senaryo dünyanın şu anki halidir, olabildiğince gerçektir. Tüm servetini kolonileşmeye, köleleştirmeye ve talana borçlu olan Batı medeniyeti, şu an dünyanın tüm ahlaki normlarını belirleyen mercidir. Onların iyi dediği iyi olur, onların özendirdiği yaşam şekli ulaşılması gereken bir mertebe olur.
Peki ben böyle bir toplumda mı yaşamak istiyorum? Tabi ki hayır. Fakat pratikte var olan durum budur, "olması gereken" değil. Fakat, herhangi bir ahlaki kaygınız yoksa ve yegane amacınız bu dünyadaki faydanızı, hazzınızı, mutluluğunuzu arttırmaksa, o zaman bu durumda sizin için "olması gereken" davranış reçetesi de budur.
Marx'a göre din, güçlünün güçsüzü kontrol altında tutma ve baskılama aracıdır. Nietzsche'ye göre din, güçsüz olanın kendini acındırma ve sigortalama aracıdır. 19. yüzyılı geçtim, binlerce yıl önceki sofistler de bu konuda ikiye ayrılıyordu. Bir kısmına göre din ve ahlak, güçlünün güçsüzü ezme aracıyken, bir kısmına göre zayıf olanın kendini koruma yöntemiydi. Bu kadar keskin çizgilerle birbirinden ayırmaya gerek yok, dünyada her iki senaryo da gerçekleşmekte. Kimisi daha çok ezmek için, kimisi de ezenler daha fazla ezmesin diye dine ve ahlaka sığınır. Mühim olan, bu değerleri nereye kadar savunman gerektiğidir. Faydanı maksimize etmek için, bir yerden sonra bu değerleri vurgulamayı terk etmen gerekir. Siz şimdiye kadar demokrasi veya adalet sloganları atan ve sahiden demokrasiyi, herkesin hakkını savunan bir kitle gördünüz mü hayatınızda? Türkiye'deki muhafazakları düşün, Chp'lileri düşün, Kürtleri düşün. İstediğiniz kadar iyilik sloganları atın, sloganını attığınız değerler neredeyse hiçbirinizin umurunda dahi değil. Bu değerlere sadece güçsüz olduğunuzda sarılma ihtiyacı hissediyorsunuz, kendi işinize yaradığı sürece. Derdiniz birilerinin birilerini sikiyor oluşu değil, siken tarafta olamayışınız.
Durumu bu şekilde formulize etmeye gerek bile yok aslında. Siyasetçiler de, iş adamları da, evli çiftler de, öğretmenler de, ebeveynler de, senin benim gibi kendi halindeki adamlar da bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu reçeteyi uyguluyorlar. Eşinin güvenini kazandıktan sonra saman altından su yürüten erkek ve kadın da bunu yapıyor, çocuğuna öğütlediğinin tam tersi şekilde yaşayan anne veya baba da böyle yapıyor. "Dediğimi yap, yaptığımı yapma" sözü de buradan türemiştir.
Peki neden ben de "durum bu ama siz yine de böyle yaşamayın" diyorum? Zira daha kötü ve bana daha az yaşama şansı tanıyan bir toplumda yaşamak istemiyorum. Dünyadaki çıkarımı düşünüyorum. Bir diğeri de, Müslüman olduğum için böyle bir şeyi öğütlemem düşünülemez, yani ahiretteki nihai çıkarımı düşünüyorum.
Kim ne derse desin, insanların çok ama çok büyük çoğunluğu bu reçeteye göre yaşar. İyi olmaları gereken yerde iyi, kötü olmaları gereken yerde kötü olarak yaşarlar ki amaçlarına ulaşabilsinler, faydalarını maksimize edebilsinler.
Ve din dışında, bunun yanlış olduğunu söyleyebilecek hiçbir geçerli argümanımız yok insanoğlu olarak.
Toplumsal sözleşme neden kitlelerin ahlaklı olması gerektiği konusunda temel sunar, fakat en önemli yerde, yani "birey olarak ben neden toplumsal sözleşmeye uygun davranıp iyi birisi olayım ki?" sorununda hiçbir temel sağlayamaz. Çaktırmadığın sürece, amacına ulaşana kadar koy ortalığın amına. Zaten şimdiye kadar hep öyle oldu. Göstermelik iyilikler diyarında yaşamaktan bana gına geldi, biraz da size gelsin.
Haydin baş baş.
Harika bir yazı daha ellerine sağlık. Hayatıma çok şey kattın. Allah razı olsun
YanıtlaSilMerhamet ve sevgidir gercek iyiligi olusturan...
SilMisal babanin kafasina silah dayadilar. Engelleme imkanim oldugu halde, beyninin dagilmasini izlemekten zevk alabilirim. Dinsel korkudan degil merhamet ve sevgiden dolayi engelleyebilirim. Dinsel korku namaz kildirtmaya bile yetmez..
SilCok guzel bir yazi,bunun ustune benim Ana fikir olarak anladigim ve ekleyerek, acaba dogrumu anlamadim diye sormak istedigim sudur: hani diyorlar ya to be or not to be, iste butun mesele budur...anladigim kadariyla ve yukarida anlatilanlarin isiginda to have or not to have asil mesele olsa gerek...maximization of utilization elimizde olan, olmayan, olmasi gereken, gerekmeyen, istediklerimiz, arzularimiz....derken birde nefis olarak istedigimizi sandigimiz,ama aslinda anlam katamadiklarimizda dahil, dengeyi bu denklemde yakalarsak iyi oldugumuz icin ne kazaniriz? Kendimizi daha iyi tanimis oluruz...
SilSikko dil anlatım dersin 'dil ötesi işlvi' anlatan sikik hocalar gibi meselenin etrafında dönmeyi bırak ve tüm bu anlattıklarının asıl noktası olan öğütleri hayata geçirmek için harekete geç.
YanıtlaSilDepresyonun reçetesi kollektif hareket ve iyi olduğunu bilme halidir.
Allah'ın dinine (sistemine) yardım et ki O'da sana yardım etsin.
Varoluş sancısı çeken Müslüman depresyonunun ilacı budur. Bence.
İyi olduğunu bilme haliyle placebo yaratıp kendini kandırmış oluyorsun olm adamın kitabının ön kapağındaki söz bile ''Gerçeklerle baş edemiyorsan, yalanlardan bir kule kur''. hem bu siktimin dünyasında kolektif hareket edebileceğin kim var emk
SilKesinlikle katılıyorum. Sikko artık bir şeyler yapmak gerekmez mi?
Silbahsettiğim bi placebo, kişisel mastürbasyon değil. gerçek anlam aktif iyiye dair adım atmak. bu anlamda mücadele etmek. Kant'ın dediği gibi 'nazari akılla tanrı bilinemez, pratik akılla bilinebilir' iş oluş ortaya koyma çabası ve sonucu, nasip olursa.
SilHocam şuraya rezimi alayım biraz uzun gibi
YanıtlaSilİnsan nefretimin had safhada olduğu şu dönemde güzel geliyor bu yazılar bana. G.tüme kazığı yiyimce başladı bı nefret. Bi ton çocuk olmüş, savaşlar çıkmış umrumda değildi yoksa. Haklısın çok haklı
YanıtlaSilpolat alemdar gibi hissetmemize yarayan yazılar yaz amına koyim işte o zaman iyilik etmiş olursun
YanıtlaSilEline sağlık çok güzel özetlemişsin.
YanıtlaSilTasavvuf kitabı ne oldu, yayınevi bulabildin mi?
Ohh be ağa geri dondun sonunda kaynataya selam
YanıtlaSilEy kara cübbeli, senin gündüzün gece;
YanıtlaSilTaş atma dünyayı bilmek isteyenlere.
Onlar yaradanın sanatı peşindeler:
Senin aklın abdest bozan şeylerde.
Her gün tövbe eder bozarız biz;
Şanı şerefi de boşarız biz;
Kusur işlersek ayıplamayın:
Sarhoş doğduk, sarhoş yaşarız biz.
(Ö. Hayyam)
Rezerved
YanıtlaSilRintlerin yolunda kendini unut;
YanıtlaSilNamazın, orucun kökünü kurut;
Öğütlerin iyisini Hayyam'dan işit:
Şarap iç, yol kesme, yoksulları tut.
Bu uçsuz bucaksız dünya içinde, bil ki,
Mutlu yaşamak iki türlü insana vergi:
Biri iyinin kötünün aslını bilir,
Öteki ne dünyayı bilir, ne kendini.
Sikko hali hazırdaki düzenin bu olduğunun farkındayım, evet sende gerçekleri anlatıyor ve söylüyorsun. Fakat yazında çok büyük bir umutsuzluk çaresizlik sezdim ki bunu okuyanada yansıtıyorsun. Burda seni okuyan insanların ki bunlardan biri benim illakı kendilerine bir çıkarım yaptıklarını düşünüyorum.
YanıtlaSilVe yine burda seni okuyan insanların çıkarımlarının ''doğru soyluo adam anasını sikeyim böyle hayatın'' demesi yerine,
''bu anasını siktiminin hayatında birşeyleri değiştirmek lazım'' demesi daha makbule gececektir. Umarım anlaşılmışımdır eline sağlık.
Kesinlikle doğru diyorsun. Şu 1 kere geldiğimiz hayatta bu hayatı geldiğimizden daha güzel hale getirmeden gitmeyelim.
Silaynı şeyleri yazmaktan bıkmadın sikik sikko
YanıtlaSilTanrım, hayır şer kaygısından kurtar beni;
YanıtlaSilKendimden geçir, seninle doldur içimi
Aklım ayıramıyor iyiyi kötüden
Sarhoş et de bari ne kötü kalsın, ne iyi.
Medresenin sözü vardır, tekkenin hali,
Sözden, halden öteye gider aşkın yolu.
Müftünün, vaizin en iyisini getirsen
Aşkın mahkemesinde tutulur dili.
keşke daha uzun ve daha çok yazabilseniz.
YanıtlaSilCemre akmışsın yine
YanıtlaSilBu evren her gece ne gömlekler diker!
YanıtlaSilKimini gelen, kimini giden giyer.
Her gün nice sevinçlerle dolar dünya,
Nice dertler toprağa karışır gider.
Şarap benlik kaygısı bırakmaz sende
Çözülmedik bir düğüm kalmaz beyninde
İblis bir kadeh şarap içmiş olaydı,
Secdeye yatardı Adem'in önünde.
Gercek hayatta, bu amacına ulaşana kadar iyi olanların, kendisine her iyilikten bir pay cikarabilenlerin ama arka planda herkesi aptal yerine koyarak yine istedigini yapanin (şu hirsiz kabile uyelerinin simdiki hali olan insanin) kötü insanlar olduklarını söylediğinde ve acikladiginda insanlar ya inanmiyorlar (kabullenmek istemiyorlar) ya da kendileri de farkinda olduklari halde bu adamdan hicbir farklari olmadiklari icin "yaa olabilir ki yani abartiyorsun, ya sen de herkes icin kotu dusunuyorsun :/" diye tavir takiniyorlar cunku yapilan kotuluge karsi koymak yerine hazir yapilmis kotulukten yarar saglamak daha faydali diye akillari sira beni susturuyorlar ya! Bende mi bir sorun var, ya onlar goremiyor ya da ben mi enayiyim diyordum neyse ki en azindan sen anliyorsun Michael Agabey
YanıtlaSilDünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
YanıtlaSilCeyhun nehri kanlı gözyaşımızdır bizim;
Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.
Yaşamanın sırlarını bileydin
Ölümün sırlarını da çözerdin;
Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok:
Yarın, akılsız, neyi bileceksin?
Matematiksel bir sıkıntı var örnekte; ya John Nash'in arkadaşları saymayı bilmiyor, "ulan biz çirkinleri götürdük, John'a ne kaldı?" diye, ya da çirkinin biri ortada kaldı, kazığı en büyük o yedi. Acaba filmi izleyip yazsam daha mı iyiydi?
YanıtlaSilDert içinde sevinci bul da yaşa;
YanıtlaSilHaksız düzende haklı ol da yaşa;
Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın,
Varından yoğundan kurtul da yaşa.
Açılmaz kapıları açmanız mı gerek?
Dünyada insanca yaşamanız mı gerek?
Bırakın öyleyse iki dünyayı birden:
Ey ölü canlılar, canlar uyanık gerek!
Siccocuğum romantikleri es geçip realist bakalım madem aynı perspektiften.Madem öyle kendine şu soruyu sormalısın.Kafanda oluşturduğun soyut kavramların hepsi neden zıttıyla var olur?(Tanrı hariç)Örneğin;İyilik-Kötülük,Güzellik-Çirkinlik gibi hepsi somut bir şeye dayanabilir.Tüm bunlara baktığında sadece şu genellemeye ulaşabilirsin gerçekçi olarak.Bu söylediğimiz ve kafamızda oluşturduğumuz tüm kavram ve olgular birbirlerini tamamlayan ve birbirlerini besleyen şeyler.Yani biri olmazsa diğeri de olmaz.O yüzden insanlar birbirlerini iyi-kötü çirkin güzel vs vs zilyon tane kalıba sokmaya devam edecek.Çünkü biri diğerini anlamlı kılıyor.Ve bu kısır bir döngü.Dünya da senin dediğin gibi iyiliğin kazanması için herkesin aynı IQ seviyesinde olup Aynı tipte görünmesi gerekir ki.Bu tarz kavramlar ve ayrımlar ortadan kalksın.Ki bunun sonuçları da şundan ibaret olur.Örnek vermek gerekirse herkes aynı espriye güler herkes aynı şeylerden eğlenir.Eğer böyle olsaydı sence bu sana yaşamı ne kadar gerçek hissettirdi.Canlıları canlı yapan şeyler farklılıklarıdır.Gerçekliği gerçeklik yapan da bu.
YanıtlaSilHocam bir bakıma mantıklı geliyor dedikleriniz fakat eğer durum dediğiniz gibiyse bu küresel elitler doğru yolda mı demek olur? Yani bu insanlık düşmanları kötülük yaparak iyiliği ortaya çıkarıyorlar ya güya sizin dediğiniz de buna girmiyor mu biraz?
SilSnowpiercer diye bir film var bu konuyla ilgili sana tavsiye edebilirim dostum.Bu arada küresel elitler diye bir şey var olduğu kesin.Doğru yoldalar mı bunları düşünüyorlar mı bilmiyorum.Ama kendi çıkarlarını bunlardan çok düşündüklerine eminim.
SilFarklı olmak ayrı birşey o.ç. olmak ayrı birşey, birbirine karışmasın. Gerçek olmak için o.ç olmanın lüzumu yok.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil2-B 'den Sinan'a teşekkür ediyoruz.
SilDemek Dinler çaldı hee!!Vay şerefsiz!! bende adam zannettiydim. Arkadaşlar Dinler'in yerini bilen gören varsa derhâl 155i arasın...Nasıl buda komik mı;)
Silsikko başkan boşver sen bu işleri.bize günümüz ve yakın geçmiş zamanın politik olaylarını anlat.hadi kaynatama selamlar
YanıtlaSilBu zamanda az dostun olsun, daha iyi.
YanıtlaSilHerkesle uzaktan hoş beş edip geçmeli.
Can gözünü açınca görüyor ki insan
En büyük düşmanıymış en çok güvendiği.
Feleği döndürebilir misin muradınca?
Ne çıkar gök yedi kat değil sekiz katsa?
Er geç karışıp gidecek gövdeni
Ha ovada kurt yemiş, ha mezarda karınca.
Bak, gül yeşiller, sevinçler içinde;
Arar bulamazsın gelecek perşembe.
İç şarabını, gül kokla, yeşil topla:
Toprak oluvermeden gül de, yeşil de.
İnsan çeker çeker de sonra hür olur;
İnci sedef zindanlarda yoğrulur.
Paran pulun yoksa bugün, sağlık olsun:
Bugün boş duran kadeh yarın doludur.
Biraz daha aktif yazsan cidden güzel olur. Çok şey oluyor
YanıtlaSilEy kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!
YanıtlaSilBırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
(Bir başka "tasavvuf ehli" olan, has kafir Ö. Hayyam'dan...)
Eline saglik. Afiyetle yedik.))) Allah razi olsun.
YanıtlaSilUyumuşum; rüyamda akıllı bir insan,
YanıtlaSilDedi: Sevinç gülü açmaz uykuda, uyan;
Ne işin var bu ölüme benzer ülkede?
Kalk, şarap içi, sonsuz uykulara dalmadan.
Tekkede, medresede, manastırda, kilisede,
Bir cennet cehennem kaygısıdır sürüp gitmede.
Oysa yüce varlığın sırlarına eren kişi
Bunların tohumunu uğratmaz düşüncesine.
"Kaldı ki din olmadan neye iyi neye kötü denileceğini de temellendirmek mümkün değildir. "
YanıtlaSilBu ahmak önermenin ardından yazıyı okuyamadım bile. At gözlüğü ile yola çıkınca başka sapak, çıkar yol yok zaten.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
SilŞşşt bu kaç?Evet evet sen sen! Burdayım, biraz sağ yap, biraz daha,,, yok azcık sol fazla oldu.. hmmm neyse boşver tamam
SilMichael bak yazılarını severim ve ben de senin artık hareket etmen gerektiğini düşünenlerin başında gelmeme rağmen genelleme yapmadan önce iyi düşünmek gerekiyor. Yani adalet diye nutuk atanlar birşey yapmıyor diyorsun ancak bunların içinde yapmak isteyip de yapamayanları da veya karınca misali safını göstermek için damla misali komşusuna iyilik yapan insanları görmemezlikten gelirsen istatistiksel hata yapar ve yanlış sonuca ulaşırsın. Evet bu ülke nüfusunun yarısından fazlası belki gerçekten eline fırsat geçmemiş kötüler ve kötülerden oluşabilir. Ancak çok olması az olması mesele değildir. Bu topraklarda düşünebilen ve mesela senin yazılarını okuyup anlayabilen ve kavrayabilen insanları hesaba katman gerekir. Zira senin düşündüğün bu tezi onlar da düşünüyor.
YanıtlaSilSaygılarımla
Merhaba ben Gözde. İyi olan'ın, üzerinde fikir birliği olan içten içe iyi olduğunu bildiğimiz şeyler şeklindeki tanımı üzerinden hareket edersek bir sıkıntı yok. Ama insanın içten içe iyi olduğunu bildiği eylemler her bağlamda farklıdır. Ben ham dürüstlüğün içten içe iyi olduğunu düşünürken, söylediğim şeyden ötürü bana ters tepki veren birçok insan oldu. Ham dürüstlük kendinde-iyi ama bunu uyguladığım bağlamda farklı bir sonuç yaratabiliyor.
YanıtlaSilKendinde-iyi olan ile pratikte iyi olduğunu düşündüğümüz eylemler arasındaki uçurumu büyüten şey bizim elimizde olmayacak hiçbir zaman. Her bağlamda bir eylemin iyi olup olmama ölçütünün referans noktası farklı olacaktır. İyi olmanın ölçütü değilse de zorunluluğunu temellendirmeye yaklaşan bir kişi var, ahlaki rasyonel bir zorunluluk olarak temellendiren Kant. Bunun için Kant'ın insan anlayışını, kendinde-dünya'yı vs bilmek gerekiyor da kısaca biliyoruz ki Kant ahlakı temellendirmeye yaklaştı. Üstelik dine gerek duymadan. Ne oluyor rasyonel bir varlık olarak ahlak yasasını koyup, ona uyduğumuzda? Bir hocamın bahsettiği gibi "saygı" oluşuyor. (Bu da bir çıkar değil mi?) Kant'ın bu temellendirmesi modern zamanın içine fırlatılmış bir insan için fazla yalıtık ve robotik kalıyor. Kısaca, gerçekçi değil. Ama Kant'ı yine de takdir etmek gerek.
Toplumsal sözleşmede yasaya uygun hareket etmenin iyilik ile uzaktan yakından alakası olduğunu sanmıyorum. Sözleşmecilerin çoğu da zaten insan doğasının kötücül ve çıkarcı olduğu nosyonu üzerinden hareket ederek Devlet'i temellendirmeye çalışmışlardır.
Bizim eylemlerimizin ahlaki değerinin ölçütü olarak din kalıyorsa geriye bu durumda, onun da yarattığı sıkıntılar da ortada. Bir eylemi kendi içinde iyi olduğu için değil, Allah buyurduğu için yapmanın ahlaki değeri noktasındaki tartışmaları hepimiz biliyoruz. Bu meseleyi ele alırken getirilen yanıtlarda, yaratıcının zaten doğru ve iyi olanı buyurduğu için, bizim de onu yapmamız, bizim eylemlerimizin ahlaki değerinden götürmediği düşüncesi üzerinde durulur. Ancak tartışma hala oradadır.
Peki benim sorum şu: bazen bir şey yaparsınız, başını sonunu düşünmeden, neden yaptığınızı bilmezsiniz, kendinizi onu yaparken bulursunuz, doğallıkla, adeta varlığın zorunlu bir sonucu gibidir, "sizdir" o, otobüste birine gülümsemek durduk yerde veya hiç tanımadığınız birinin zor durumdan kurtulmasını sağlamak gibi, ama bi' anda olur bu. O zaman gerçekten de kendinde-iyi bir eylemde bulunduğunuzu hissetmiyor musunuz? Çıkardan bağımsız, sonuççu ve yararcı olmayan bir şey yapmışsınız hissi gelmiyor mu? Sanki siz zaten öyle bir insanmışsınız gibi? Sanırım bu doğuştan getirdiğimiz özelliklerle alakalı.
Bazı şeylerin genetik olduğu gerçeği değişmez zaten.Ama son sorduğun soruya bir okuyucu olarak şunu diyebilirim.Belki bir klişe gibi gelecek sana ama Einstein'in insanlar hakkında şu önermesini her zaman sevmişimdir." İnsanlar için hayat bisiklete binmek gibidir.Dengede kalmak için hareket etmeye devam etmek gerekir."Yani şunu demeye çalışıyorum aslında.Bazen sonuçlarını düşündüğümüz şeyler yaparız bazen düşünmediğimiz şeyler.Hayatımızın bazı dönemlerinde iyi oluruz bazen kötü bazen güzel oluruz bazen çirkin.İnsanı insan yapan bu özdengeden ibaret.Hatta bana kalırsa günlük hayatta kötü dediğimiz kişiler bu özdengeyi sağlayamayan kişiler.Eğer bu bir yolsa kendimizi farkında olmadan dengelemeye çalışan bir yapımız olduğu kesin.Ve bunun hislerinin de o gün ki bulunduğumuz çevresel,durumsal şartlara göre değiştiği aşikar.İnsan dediğimiz şeyin doğruları ve yanlışları da doğduğumuz andan itibaren bulduğumuz çevreye,bize doğruları öğreten kişilere göre şekillenmekle beraber bir yandanda genetik kodlarındaki duygu evrimlerinin bir birleşimi değil'midir zaten?Tüm bunların dışında bazı ürünler fabrikadan arızalı çıkabilir.Bu da genetik kodlarıyla alakalıdır.Ne kadar doğru düzgün bir çevrede büyürse büyüsün birisi kötü olabilir.Aynı şekilde ne kadar kötü bir çevrede büyürse büyüsün bir kişinin içinde yoksa iyiliğini ve saflığını korur.
SilAhlak üzerine sorgulamalar her zaman için kendisini sizin değindiğiniz bilimsel temelli bakış açılarına dayandırır kendilerini. Bu da özgür irade tartışmasını tekrar gündeme getirir.
SilBizi belirleyen şeyler, beynimizdeki kimyasalların davranış biçimleridir çoğunlukla; bazı hormonlarda görülen dramatik azalmalar veya yükselmeler bizi belirli yönde davranmaya itebilir. Sizin de değindiğiniz üzere doğuştan getirdiğimiz ve bebekliğin, çocukluğun ilk safhalarında maruz kaldığımız koşullar bizim belli başlı meselelerdeki kavramsal şemamızı oluşturuyor. Toplumsal inşa olan yanımızı da bu resme dahil edersek, ahlaki özne diyebileceğimiz bir "ben" kalıyor mu geriye? Yani, benim iyi olup olmama durumunu tartışabileceğim eylemlerin taşıyıcısı olarak bir ben var mı ki? Bunu düşündüğümüzde Michael'in da sorgulamaları aslında önemini yitiriyor. İyi olanı neden istediğimiz, neden iyi olmayı seçtiğimiz sorusu tamamen anlamsız bir soru olarak kalıyor. Biz bazı durumlara bazı şekillerde tepki gösteren, gelişmiş primatlarız belki de yalnızca. Ama bence ben iyi bir insanım :)) Şakaydı bu.
size ait gibi duran blog yazılarınızı okudukça; gay veya lezbiyen arasında gidip geldiğinizi görüyorum. acaba kaç kişiliklisiniz?
SilKadınım ve lezbiyen değilim. :) Tamamen içimden geldiği için yazdım.
SilPeki.
Silsikko bey, bu sana ilk yorumum. senin amına koyayım. hiç olduğumuz ihtimalini her seferinde atlıyorsun lan.
YanıtlaSilsikko bey neden bu piçleri herseferinde ayy şey pardon bu hiçleri yani,,her seferinde atliyosun bunlara sen ayıbooluyor yani lan:p
SilBin bir tuzak kurarsın yolum üstüne
YanıtlaSilAdım atma yakalarım dersin bir de
Bir zerre var mı dünyada yönetmediğin
Neden asi dersin kendi yürüttüğüne?
Sonsuz çemberinde bu dipsiz evrenin
Gönül hoşluğuyla iç, geçmeden devrin
Ecel şarabın sunulunca da ah etme:
Sıran gelince içmezlik edemezsin.
Kimileri laf dünyasında şişinip durmuş;
Kimi güzel ardında, köşk ardında koşturmuş;
Perdeler inince anlar her biri, ey Gerçek,
Senden ne uzak, ne uzak yollara baş vurmuş.
Bu kubbe altındaki bin bir belayı gör;
Dostlar gideli boşalan dünyayı gör;
Tek soluk yitirme kendini bilmeden;
Bırak yarını, dünü, yaşadığın anı gör.
"Derdiniz birilerinin birilerini sikiyor oluşu değil, siken tarafta olamayışınız.
YanıtlaSilDurumu bu şekilde formulize etmeye gerek bile yok aslında. Siyasetçiler de, iş adamları da, evli çiftler de, öğretmenler de, ebeveynler de, senin benim gibi kendi halindeki adamlar da bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu reçeteyi uyguluyorlar. Eşinin güvenini kazandıktan sonra saman altından su yürüten erkek ve kadın da bunu yapıyor, çocuğuna öğütlediğinin tam tersi şekilde yaşayan anne veya baba da böyle yapıyor. "
Sonra da demişsin ki ;"Ve din dışında, bunun yanlış olduğunu söyleyebilecek hiçbir geçerli argümanımız yok insanoğlu olarak."
İlk alıntı yaptığım kısımda anlattığının ben yaratılışımızda olduğunu düşünüyorum.bilmiyorum sen nasıl düşünüyorsun ama bu kadar insanın böyle yaşaması başka nasıl açıklanır.eğer yaratılılma şeklimiz böyleyse dinimiz bunu niye yanlışlıyor ?
İnsan yiyeceksiz, giyeceksiz edemez:
YanıtlaSilBunlar için didinmene bir şey denmez.
Ondan ötesi ha olmuş, ha olmamış:
Bu güzelim ömrünü satmaya değmez.
Okunu attı mı ölüm, siperler boşuna;
O şatafatlar, altınlar, gümüşler boşuna;
Gördük bütün insan işlerinin iç yüzünü:
Tek güzel şey iyilik, başka düşler boşuna.
Bizim iyi olmamıza yine bizdenve bizim gibi yaşayan canlılardan başka hiçbir şeyin ihtiyacı yok ki.Hatta dünyadaki yaşamı yok etme ihtimalimize karşın evrenin kendini yenilemesi için geçen sürenin kısalığını düşünürsek yaşamın da ihtiyacı yok. Kötüler ve kötü olmak isteyenlerin inandına iyi olarak yaşamak ve kötülük yapma hakkını kendine tanımamak.. İsterse ateist olsun abi insan kendisine ve yaşamına saygı duyulmasını bekliyorsa o da başkalarına duyacak.
YanıtlaSil''Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.''
küçük çekirdekli ama etli zeytin... komşuya ayırmak lazım AZ...
YanıtlaSildokturmussun yine, bir cogumuzun kalbinden gecenleri o kadar guzel tane tane aktariyorsun ki hayran kaliyorum, keske daha cok yazsan. bu da bizim bencilligimiz iste be cemre, bizi kendinden mahrum birakma. Allaha emanet ol, dikkat et kendine.
YanıtlaSilBulunsun, rezerve.
YanıtlaSilV.S.O.P.
Sil(very special old poop)
Rezerve...
indeed.
SilYazı için teşekkürler, yanlız şu referandumdan önce bir yazı bekliyordum ama gelmedi bir ara el atarsın umarımm
YanıtlaSilBenden başkalarının da bunları düşündüğünü bilmek sevindirici. Durumun farkına varanların ne yapmaları gerektiğiyle alakalı bir yazını diğer arkadaşlar gibi ben de sabırsızlıkla bekliyorum, ne düşündüğünü gerçekten çok merak ediyorum. Devam et Sikko, seviliyorsun.
YanıtlaSilÖnceki yazılarla birleştirince ahlakin temeli üzerine ıyi bir yazı dizisi oldu, bu arada edebiyatseverler için bu da benim blogum yasayanmetinler.blogspot.com
YanıtlaSilBu dünya değişmez, çünkü çoğunluğumuz yanlış yoldan devam edecektir. Tek yapabiliceğimiz kendimiz doğruyu yapıp, doğruyu öğütlemek olacaktır.
YanıtlaSilUzun süredir niye yeni yazı atmıyosun diye eskileri tekrar okuyup zaman geçiriyodum. Anladımki gerçekten bu blog bi puzzle gibi ve sık sık atıcağına ara ara böyle kaliteli yazılar atman güzel. Tabi şanslıysak daha sık olsun kaynatasız :)
YanıtlaSilNiye varız?
YanıtlaSilİnsanların aslında sadece çıkar için iyilik yaptığı iddiasının hiçbir kanıtı yoktur. Tam tersine bu yanlıştır. Sana bir kitap gönderdim. O bu konuya değiniyor, bunu kanıtlıyor. İnsanlar gerçekten genelde nasıl görünüyorsa o sebepten iyilik yaparlar. Benciller bencilliklerini savunmak için " Aslında göründüğü gibi değil, bilinçaltında..." falan derler ama kanıtsız ve yanlış. İnsanların doğru ve yanlışları vardır. Bu sebeple doğrusu bu olduğu için iyi olabilirler. Bu dogmatik olarak kültürle de yani büyüklerden öyle görmüş olmak dışında sebebi olmadan da elde edilebiliyor, ideolojik olarak da elde edilebiliyor. Neden iyi olunur? Öncelikle çıkarı bırak. Sebebi çıkar olmalı dersen böyle bir sonuca varır, kötülüğü doğru bulursun. Halbuki iyi olmak için çıkar gerekmez. Tam tersine çıkar içinse o iyilik olmaz. Gerçek iyilik hiçbir şey kazandırmaz ama kazandırması da gerekmez. Başkalarına bir şey kazandırsın diye yapılır. İnsan, başka insanları önemsediği için iyi olur ve başka insanlar da önemlidir, önemli olan da önemsenmelidir. İyi olmak doğru. Merhamet ve adalet duyguları ve vicdan da insanı iyi yapar. Bunların acısını çekmemek için falan değil bunların düşündürdüğü düşünceler iyi olmayı haklı çıkardığı için. İnsan da ne düşünürse öyle hareket eder.
YanıtlaSil"İyi olmak için din gerekli" diye düşünmek istiyorsun ama gerçek bu. Sen insanları kötülüğe teşvik ederek büyük kötülük yapıyorsun. Beni haklı bulmasan bile haklı olmam ihtimalini göz ardı etme.
Bu arada bahsettiğim kitap: https://yadi.sk/i/p1q_HA-j3HHmiL
Anlattıklarımın orada yazmayan kısmını da ileride kitaplaştıracağım olursa.
İnsanların olduğu bir gruba girdin ve bir soru soracaksın, soru şu 'Hiç karşılıksız iyilik yaptınız mı?' Bir bakacaksın ki bütün eller havaya kalkmış, orada gerçekten dediğin gibi karşılıksız iyilik yapmış olan insanlar olma ihtimali var ve iyilik dediğin şey zaten karşılıksız olmalı. Peki sen bana oradaki insanların böyle bir soru karşısında evet diyebilmek için iyilik yapmadığını nasıl kanıtlayabilirsin? Sorun bence burada başlıyor, insanlar iyi görünmek için iyilik yapıyor olabilir, çünkü bu insanları mutlu eder. Eğer iyilik gerçekten karşılıksız yapılan bir şey olsaydı iyilik diye bir kavram olmazdı...
SilCemre, bi hitler ile alakalı uzun yazı yaz da okuyak ya. Onda da çok komplo teorisi üretiyolar, bi de senden duyalım hikayeyi
YanıtlaSilKardeş bi yazıda bahsediyodu hafiften şu londrada savaş kaybedildi diye halkın kandırıldığı hisselerin yok pahaya satıldığı ve siyonist ailelerin bunları satın aldığı olayı anlattığı yazı hangisiyse onun içindeydi prensi dolandırdıklarını da anlatıyodu aynı yazıda devamında da israilin nasıl kurulduğunu hitlerin bu olaydaki yerini ve filistinin nasıl işgal edildiğini falan da anlatıyodu da işte her boku atırlıyorum yazı başlığını hatırlamıyorum bi hafiften yazılara göz gezdir bu tarz bi yazı varsa o yazının içinde biraz anlatıyodu ben bakardım da sınav senem iyi çalışıp şehir dışı kazanıp hatrı sayılır bi yerlere gelebilirsem insanlar anlattığım şeyleri daha çok ciddiye alır diye ümit ediyorum
SilBelki de bütün mesele tüm bu çıkarlar dünyası içinde olabilecek en normal şekilde iyiliği muhafaza etmek ve insana verilen değerlerin hakkını verip 50-60 yıl her ne kadarliksa bu kısa ve bir o kadar uzun ömürde ahlaki davranarak gerçek anlamda insan olmayi başarabilmekteydi.
YanıtlaSil1 aydır dört gözle yazmanı bekliyordum cemre, Bence insanların çoğu doğası gereği özünde gerçekten çok iyiler ama toplum ve hayatın işleyişi insanları kötüleştiriyor benim fikrim bu.
YanıtlaSilBu arada bir ara, izlenilmesi gereken çok bilinmeyen bir film listesi yapsan çok iyi olmaz mı ?
Cemre, dinin/şeriatın evrenselliği/tarihselliği ile ilgili bir yazı bekliyorum.
YanıtlaSilCenneti özleyişimiz imanımız kadardır.
YanıtlaSilTüm bunların,insanın evrimleşme sürecinde,en çok kendi menfaatini iyi hesaplayanların sürekli ilerlemesi olarak kurguluyorum.Evrimleşme sürecinde ormanda en çok kendini düşünenler,kendini en mantıklı düşünenler ve güçlü olanlar hayatta kaldı.Doğamız bu şekilde ilerlemeye devam ediyor,kendi menfaatini maksimuma çıkaranlar soylarını daha iyi devam ettirirken(ülke olarak olsun,sadece birey olarak olsun),menfaat hesaplarını iyi yapamayanlar ise elenip gidiyor.O halde doğamızı yerine getirmek kötü bir şey sayılmaz herhalde.Burada ise iyilik ve kötülük kavramı yeniden hayat buluyor.Benim kişisel menfaatim,makivellicci bi yaklaşımla örneğin iş hayatında bir patron olarak bi müddet iyi olmayı sonra işime geldiğinde kötüleşmeyi gösteriyorsa,ve bu benim güçlü olmam için gerekliyse,doğada da sadece güçlü olanların ilerlediği bir sistem söz konusuysa,ben en önemli iç güdülerimden olan soyumu devam ettirmek için yani kendi doğam gereği,işime geldiğinde iyi,işime geldiğinde kötü oluyorsam,bu bence iyi bir şeydir.Sonuçta doğa benden güçlü olmamı,güçlü olmazsam güçlünün gelip beni ezeceğini açık açık söylüyor.Burada yapılan kötülükler ise,iyilik yolunda olması gereken çakıl taşları değil midir?O halde bu yaptıklarım,gerçekten kötülük müdür?Peki kötülük nedir ? diğer insanlara,canlılara kötü davranmak,başka hiç bişi değildir.Toplum içindeyken,diğer insanın menfaatine göre harekette bulunursan,iyi insan olursun.Diğer canlının menfaatine aykırı bi harekette bulunursan,kötü insan olursun,sevilmezsin.Menfaatten kastım sadece ekonomik yada maddesel değil,senden korkmaması,sende tehlike görmemesi gibi durumlarda var.Ancak doğa bizim güçlü olmamızı isterken,güçsüzü yıllar yılı elerken,benim güçlenmek için hemcinsimin menfaatini elinden almam,kötülük müdür ?Doğa böyle bir süzgeçten geçirirken,ne yapalım yani.Olayı sadece bireysel olarak düşünmeyin,ülke olarak da öyle,ingiltere onlarca ülkeyi sömürmese,insanlar gidip ne kadar iyi ülkesiniz mi diyeceklerdi?..Hayır.Çin gelip onları ezicekti mesela.Doğa,dna ndaki ve dünyadaki sistem senden güçlü olmanı isterken,senin iyilik,kötülük gibi kavramların peşinde koşman,tamamen saçmalık.Bunlar direk diğer insanlarla etkileşiminle alakalı durumlar ancak Sistem böyle ilerliyor ve iyi insan olmak,kötü insan olmak,bunlar içi bomboş söylemler.İnsanın asıl peşinde koşması gereken,doğası gereği,sistem gereği,güçtür.Bu iyilik kötülük falan bu kavramlar tamamen toplumda insanların birlikte yaşaması için,birlikte yaşadıklarında daha iyi avlandıklarını,daha iyi beslendiklerini,daha iyi yaşadıklarını gördükleri için,ya insanların kendi kendilerine zaman içinde uydurdugu,ya da birileri tarafından uydurulunan şeylerdir.bugün iyi olan şey yarın kötü olabiliyorsa,iyili ve kötülük yoktur amına koyım bu kadar basit.Sadece vicdan vardır.Sikko,sana da iki çeşit lafım var..kur artık şu tarikatını da müridin olalım amına koyim sikko.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilBencilliğini haklı çıkarmak için çok saçmalamışsın.
Silİyi olmak gayet mümkündür. Doğası gereği diye bir şey yok. Yaşamak için çıkarcı olmak gerekiyor olması öyle yapmak gerektiği anlamına gelmez çünkü bunun olması için yaşamak her koşulda doğru olmalı. Yaşamak bazı durumlarda yanlış da olabilir. İlle de yaşayacaksın diye bir şey yok. Yaşama içgüdüsünden ötürü mecbur olmak ayrı, bunun doğru olması ayrı. Ayrıca içgüdüler öyle her türlü davranışı ve düşünceyi etkileyemez, sadece mesela ölüm tehlikesi altındayken bilinçsiz basit davranışlar oluşturur, diğerlerinin içgüdülerle ilgisi yok. Bu yüzden insanlarda zeki oldukları için içgüdüler önemsizdir. Şu kitabın bilimsel düşünme başlığını oku görürsün: https://yadi.sk/i/p1q_HA-j3HHmiL
Doğanın güclü olmayı beklediği falan yok, doğa zeki bir canlı değil. Sadece böyle bir durum var. Böyle bir durum var diye bu buna uymayı gerektirmiyor. Çıkarcı olan en iyi şekilde yaşar diye bu çıkarcı olmayı gerektirmiyor, bazı durumlarda en iyi şekilde yaşamaya çalışmak yanlış da olabilir. Mesele bu zaten, sadece çıkarlarını mı koruyacaksın yoksa başkalarını da önemseyecek misin tartışması. Kötülük başkalarına zarar vermekmiş de başka hiçbirşey değilmiş de... Daha ne olsun?İyilik yolunda çakıl taşıymış, yaşamak güçlü olmak iyilik mi? İyilikle ne alakası var bunun? Böyle saçmalama görmedim.
Diğerlerine de cevap verirdim de destan olur. Kitabını yazacağım.
Çikita kalmadı yerli muz var daha güzel kaç kilo vereyim? 10kilo! tamam
SilCemre kitap fuarlarına gelmiyomusun sen izmir kitap fuarına gelseydin keşke ya görüp tanışsaydık senle insanlığa büyük katkın var Allah ilimini arttırsın yardımcın olsun her zaman inşallah daha fazla kişiye ulaşırsında gerçekleri görmelerine doğruya ulaşmalarına yardımcı olursun.
YanıtlaSilÖz saygı konusunda hemfikirim. Eğer bir şey başaracaksam onurumla kazanmayı seçerim. Soruları çalarak sınavda başarılı olmak benim için başarı değil, maçta yalandan penaltı çizgisinin içinde yere yatıp penaltı getirterek maçı kazandırmak benim için başarı değil, siktiğim kızla övünmek benim için başarı değil.Belki de bu sebeplerden dolayı İslam'ı seçtim, ki muhtemelen böyle. Kuranda'da "İyilik yapanları böyle mukafatlandırırız" diye buyurur. Belki değil, belli ki öyle. Evrensel ahlak dediğin şey öz saygı olsa gerek. Temellendirmek için illa bi kurum kuruluş, ideoloji ismi gerekmiyor.
YanıtlaSilyeni sezonundan iki bölüm prison break izleyip burda maksimum fayda falan kasmışsın helaal beğendim. nasıl lan iyi misin? mutlu musun kavuştun michael'ına? :)
YanıtlaSilEskiden buralar emek kokardı..
Şeriatla ilgili muhakkak yazmalısın. Millete şeriatın İslam'la alakası yok diyoruz, şeriat ne amına kodumunun salağı cevabını alıyoruz. Geri zekalıya uzun uzadıya anlatınca sen bayağı sıkıntı olmuşsun falan diyolar. En azından sen de bu konuyla ilgili bir şeyler karala.
YanıtlaSilPeygamberin evlatlığının karısıyla evlenmesi konusunda düşünceni merak ediyorum. Din yoksa ahlak yok gibi bi cevap vereceksen hiç cevap verme.
Bi de ölüden göt istemek gibi olacak ama majör depresyon nasıl geçer? (İlaçlar uyutuyor dedikleri için hiç kullanmadım, 7 yıldır depresyondayım, senin yaşadıklarını bu dünyada en iyi anlayacak insanlardan biriyim. En azından seni canlandıran, iyi gele, zihnini-bedenini dinç hissettiren ve mutluluğa faydası olan antidepresan önerirsen bi doktora gidip yazdırabilirim artık.
Bütün problemin aslında bir şeyin zorunluluk olması yada isteyerek yapmamızla alakası var.Din sana meli,malı şeklinde emir buyurur ve atıyorum bir şeyi yapmamanı söylerken koşul gözardı etmeksizin genelleme yapar,mesela çok konuşulan içki içmenin haram olmasıyla alakalı konuda hep problem hangi koşula göre içilmeyeceğinin belirtilmemesidir,dolayısıyla insanlarda derki ben sosyal içiciyim,benim kimseye zararım olmaz olmadı da bugüne kadar ya da bi yudum içsem de mi haramdır vs gibi sorunlarla uğraşmamak ve tüm toplum için geçerli bi fikir sunmak için din alimleri tarafından tek yudumu dahi haramdır kesinlikle içilmez içende abdest tutmaza varana kadar korkutucu ve çekindirmeye yönelik yorumlanmış,ama günümüzde mesela biliyosundur bazı kuran alimleri diyim farklı yorumlayabiliyolar işte tam bilmiyorum ama sarhoş olmadıysan günah da değil gibi yada abdesti kesinlikle bozmadığıyla ilgili taslamandan dinlemiştim vs..yani demek istediğim kuranda da insanın aklına bırakılmış ama genel bir genellemeyle nasihat yada caydırıcı bilgi ya da öğüt kapsamında bakarsan zaten problem olmuyor çünkü bu caydırmaların bir nedeni olmalı ki o da insanın faydasına olucak olmasıdır++
YanıtlaSilama insan bunu bilemeyebilir,yanlış düşünebilir aynı bir babanın ergen oğluna verdiği nasihat hesabı mesela kokain zararlıdır bulaşma hayatın yanar gibi neden çünkü bağımlılık yapar ve son derece zehirli hayatını sikip atacak bişeydir,yaratıcıda mesela ensesti niye yasaklar çünkü sen der bilmeyebilir ya da yanılabilirsin ama ben seni bi amaçla yarattım sen mesela aslında yaratılış olarak en yetkin çocuğu dünyaya getirmeye çalışmak için farkında olmasanda uğraşıyosun bu yüzden kendinle alakalı hedeflerin uğraşların çabaların arzuların var ama mesela yanlış çevre koşulu anlık yada genellikli bi haz yanılgısı seni büyük hataya sürükler bir ortaya sakat bir çocuk kuvvetle muhtemel gelir iki canlı çeşitliliğini öldürür canlılığa hayata karşı suçlusundur bir anlamda üç herkez senin gibi belli arzu yanılgıları içinde olsa bugün sağladığın toplumsal fayda ve bundan yine sağladığın yada sağlıyacağın huzur veya mutluluk kaybolacaktır ve çok düşüncesizce ve gene salakça bir hamle olurdu bu eğer böyle bir eyleme geçseydin gene salakça ve çok düşünülmemiş bir eğilim için hee eğer eğilimin önünü alamadığın ve seni bunu yapmaktan başka çara bıraktırmayacak şekilde ise hastasın demektir ki bu da her insanda olabilir özellikle mesela sıfır iki yaş aralığındaki yaşanmış ve bilinçaltına yerleşmiş bişey bile buna sebep olabilir o zamanda ya tedavi yada toplumdan uzaklaştırma ve büyük cezai sınırlayıcı tedbirler falan alınır..demem o ki asıl problem gene bu dünyadaki amaç emelle fıtratta ilintilidir ve gene fıtrat gereği insanında soracağı merak edeceği cevabını arayacağı en samimi problem bu olacaktır,bugün varoluş bunalımı ya da hayatın amacı ne problemi sorusu beni kim yarattı ve buna karşı yükümlülüğüm ne sorusundan önce gelecektir bunu soran birinin enseste yanaşmama içki içmeme yada insanlara yardım etme gibi mesela genelleyebileceğim belli görevleri yerine getirmede kuşkusuz ve şüphesiz olacaktır ve buda akıla savaştır hatta asıl akıla ve fıtrata karşı savaşı felsefede asıl problemi bu yapan metafizikçi öbür dünyacı ekolü getiren sokratestir bu yüzden batı medeniyeti sokratesten öncesini pek kabul etmez antik yunan felsefesini doğulu barbar kötü cani falan görür hatta kanımca bozulmuş hristiyanlık yada modern yahudilik dediğim hristiyanlık ana fikrini sokrates platondan alır sonra bu platon müslüman coğrafyada eflatun diye pazarlanır sonra bi tane herif alır bu platonun fikirlerini yeni eflatunculuk şeklinde piyasaya verir bunuda çok seven müslüman coğrafyada tasavvuf fikrinin temelleri atılır sonra bu güçle(hristiyanlık)avrupayı kontrolü altına alan vasatlar,kinciler(din adamları modern yahudiler)insanlardaki bu vasat hayatı ve aklı yok sayan dinin çatlak vermeye başladığını görünce kendi elleriyle ve sanki buna karşı savaşmışlar ya da bunu ilke ideal edinmişler gibi ve bunuda totaliterlikle faşizmi bağdaştırarak kendi elleriyle anlaşmalı olarak bitirmişler al buda aydınlanmacıların hikayesi sonra aklı bilimi tanrılaştırma ve köşeli bi bilim algısı vs derken neyse ki aynştayn genel görelilik ve sonunda determinizmin yani kaderciliğin sonu ama hala bu kinci tayfa insanlık üzerindeki emellerini gerçekleştirmek için çabalıyor o ayrı..
YanıtlaSilSikko, dini açıdan her şeyi anlayabiliyorum, bi mantıksızlık görmüyorum veya tuhaflık. Ama her şeyin tek bir varlıktan oluşmuş olması bana tuhaf geliyor. Tabi Allah varsa bir tane olmalı, onu kastetmiyorum. Her şeyin kendi kendine patlamayla çatlamayla çoğalmayla oluşmuş olması daha akla yatkın, bundan bahsediyorum.
YanıtlaSilSon bide şeye değiniyim ben evet o nietzscheci piç..dediğin gibi bengi dönüş fikri nietzschenin tüm anlattıklarına karamsar ve çaresiz bi hava katar şahsen nietzschede eleştirdiğim tek şeydir ama pek bilmeyenler için felsefesinin temel taşı odak noktası gibi o yoksa eskik olduğu yanılgısıdır,dediğim gibi nietzsche ölümle değil yaşamla ilgilenir ve ilk sorusu dediğim gibi budur bunla alakalı ortaya koyduğu bakış açısı aslında kendi başına yeterliyken bu herşeyi kontrolü altına alma soru işareti bırakmama hesabı bu sonradan gelecek soruyu ve çok önemli olan ama insan hayatını değiştiremeyecek ve büyük ihtimal hiçbir zaman bilemeyeceği yada bilsede pek işine yaramayacak o soruyu yaratıcı beni neden yarattı sorusuna alternatif oluştursun diye söylemiştir.Gene kanımca bundaki amacı hayatın anlık değerini kavramada bir zorunluluk ve dediğim gibi öldükten sonrası için alternatif oluşturmak içindi zaten bunun birgün ormanda bir kayaya otururken aklına geldiğini falan söyler,mesela bunun yanında başka bir lafı vardır der ki bizim farkımız tanrıya inanmamamız değil bizim farkımız tanrı diye itibar edileni tanrılığa layık bulmayışımızdır diye dolayısıyla sırf bu laf bile onun hakkında ateistti ve dindardı gibi söylemleri söyleyemeyeceğimizin kanıtıyken birçok kişi hatta bugün kendine felsefe profesörü diyen birçok adam işte ateist felsefeci yada ateist filozofların önemli temsilcilerinden diye sanki bunla uğraşmış gibi söylerler..pek takılma bengi dönüşe derim.
YanıtlaSilDayı yine insanoğlunun nasıl bir bok olduğunu güzel bir şekilde anlatmışsın hayatımız maalesef senin dediğin gibi
YanıtlaSilVesileler hala yok ha? Yine de iyi iş sikko, iyi iş
YanıtlaSilDinle dinsizliğin arası bir tek soluk;
YanıtlaSilDüşle gerçeğin arası bir tek soluk.
Aldığın her soluğun değerini bil
Bütün yaşamak macerası bir tek soluk.
Her gün biri çıkar, başlar ben, ben demeğe,
Altınları gümüşleriyle övünmeğe.
Tam işleri dilediği düzene girer:
Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben, diye.
Ne bilginler geldi neler buldular!
YanıtlaSilMumlar gibi dünyaya ışık saldılar.
Hangisi yarıp geçti bu karanlığı?
Birer masal söyleyip uyuya kaldılar.
Delirin a. koduklarım:
YanıtlaSilhttps://www.youtube.com/watch?v=PlVfd__AHqM
Biz aşka tapanlarız, müslüman değil;
YanıtlaSilCılız karıncalarız, Süleyman değil;
Biz eskiler giyen benzi soluklarız:
Pazarda sırma satan bezirgan değil.
Nerdesin? Sana baş kaldırmışım işte;
Karanlık içindeyim, ışığın nerde?
Cenneti ibadetle kazanacaksam
Senin ne cömertliği kalır bu işde?
Gorgias ı okuduktan sonra sofistlere bi daha aşık oldum.sokrates in temellendirmeleri(platonun yani) karşıtlarını suçladığı demogoji mesleğinin aynısını yapmaktan öteye gitmiyor.Asıl sorum şu evet platon malın teki ama sende sokrates i övgüye değer ķılan nedir amk.kaynaklarda üç kişi bahsediyor ondan.(ksenofon platon ve aristophones).ilki mal zaten kimse itibar etmiyor.aristophones şarlatan diyor ona.kaldı platon onu beğenmiyorsun o halde amk poseidon mu vahiy indirdi sana sokratesle ilgili.gerçekten merak ediyorum lan evet benimde kafamda başka bi sokrates var ama belki oda platon gibiydi yani platonun anlattığı gibi her neyse merak ediyorum lan lütfen cvp ver
YanıtlaSilYüreğinde sıkıntı varsa esrar iç,
YanıtlaSilYa da birkaç kadeh gül renkli şarap iç.
Onu içmem, bunu içmem der durursun:
Ahmak herif, git zıkkımın pekini iç.
Adım kötüye çıkarsa çıksın, ben böyleyim;
Bir kerpiçim de olsa satar şarap içerim.
O da gidince ne yaparsın diyecekler:
Cübbemle sarığım ne güne duruyor, derim.
Yoksula, yoksulluğa yakın ettin beni;
YanıtlaSilDertlere, gurbetlere alıştırdın beni;
Yakınların ancak erer bu mertebeye:
Tanrım, ne hizmet gördüm de kayırdın beni?
İnsanlık yaratılalı olgun kişiler
Bulduklarıyla yetinip dert çekmediler
Birbirine girdi gözü doymayanlarsa:
Çok isteme kaderden başın derde girer.
Her gün şarap cümbüşüne dalanların da
YanıtlaSilher gece mihrap önünde kalanların da
Islanmayanı yok, yağmur altında hepsi:
Bir uyanık var, ötekiler uykuda.
Şu sonsuz sayvanı donatan yıldızlar
YanıtlaSilAkıllıların aklını durdururlar;
Sen aklından şaşmamaya bak ve bil ki
O tedbirli yıldızlar da yoldan çıkarlar.
Dünyada olup biteni ben de görmedeyim;
YanıtlaSilHaksızları hep baş köşelerde görmedeyim;
Fesuphanallah! Nereye bakarsam nakayım
Kendi mutsuzluğumu her yerde görmedeyim.
Bize şarap ve sevgili, size cami kilise;
Sizler cennetliksiniz, cehennemliğiz bizlerse;
Kader böyleymiş neylersin, kimsenin suçu yok:
Kim ne karışır ezel nakkaşının işine?
Benim varlığım senin yaptığın bir nakış;
Türlü garip renklerini hep senden almış;
Kendimi düzeltmeğe nasıl varsın elim:
Senden güzelini yapmak bana mı kalmış!
Ben hangi şarapla sarhoş olursam olurum,
YanıtlaSilAteşe, puta, neye taparsam taparım;
Herkes bir türlü görmek istiyor beni
Ben kendimi ne türlü yaparsam yaparım.
Şarap küpü önüne serdik seccademizi;
Şarap yakutuyla adam ettik kendimizi;
Umudumuz, meyhanede yeniden bulmak
Camide, medresede yiten günlerimizi.
Bilge, yüce varlığın seyrine dalar;
YanıtlaSilGafil ise onda dostluk düşmanlık arar.
Deniz, deniz olduğu için dalgalanır,
Çöpe sor, hep onun içindir dalgalar.
Ben kendimden geçtikçe kendime gelirim;
Yücelere çıkar, alçalmayı bilirim.
Daha da garibi, varlığın şarabıyla
Ne kadar ayık da olsam, sarhoş gibiyim.
Yalnız bilgili olmak değil adam olmak;
YanıtlaSilVefalı mı insan, ona bak.
Yücelerin yücesine yükselirsin
Halka verdiğin sözün eri olarak.
Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam?
Ben haramı helali karıştırmam:
Seninle içilen şarap helaldir,
Sensiz içtiğimiz su bile haram.
Benim yasam artık şarap, çalgı, eğlenti;
YanıtlaSilDinim dinsizlik, bıraktım her ibadeti;
Nişamlım dünyaya: Ne çeyiz istersin, dedim:
Çeyizim, senin gamsız yüreğindir, dedi.
Güçlü olduğuna inandırdın beni;
YanıtlaSilBol bol da verdin bana vereceklerini.
Yüz yıl günah işleyip bilmek isterim:
Günahlar mı sonsuz, senin rahmetin mi.
O kızıl yakutun madeni, başka maden;
YanıtlaSilO eşsiz incinin sedefi, başka sedef;
Aklın buldukları kuruntu, dedi kodu:
Bizim aşk efsanemizin dili, başka dil.
Meyhanede abdest şarapla alınır ancak;
Mümkün mü kara yazıyı aka çevirmek?
Perdemiz öyle yırtılmış ki bizim,
Onarılmaz artık ne kadar yamasak.
Ne içtiniz de tasavvufun yeni dünya düzeni güçlerinin elindeki en büyük kozlardan biri olduğunu anlatan bi blogda ve bunun farkında olan insanların olduğu yerde bunları yazıp medet umuyorsunuz? Ya da daha doğru tabirle sen kimin mekanında kime şekil yapıyon gardaş? Başka kapıda dene biz burda yemiyoruz bunları allaha şükür.
Silsiktir len. şeklini de, şemalini de, medet ummanın da, yeni dünya düzeninin de, tasavvuf kelimesinin de, senin de amına koyayım. var mı diyeceğin? ya da yapacağın? gardaşının da amına koim, mekanının da.
SilAciz kalınca küfüre başvuruyosunuz ya gülüyorum.Dönüp bi yazdığını oku ne halt anlatmışsın küfretmekten başka? Elinden o kadarı mı geliyor? Sana belgeyle bilgiyle kanıtla gelen insana ancak sen de aynı şekilde cevap verebilirsin ha tabi yemezse öyle siktirlen deyip bi bok bildiğini sanar sığır gelir sığır gidersin.
SilMalesef, yine saçmaladın, ahmak sürüsünün parçası. Adımı soyadımı söylemem saçma, hacklenmiş çünkü, bilirsin iyi...
SilElimden daha fazlası geliyor, gel buyur, diğer dostların bilir cep numaramı, tekrar yazmayayım şimdi, sor onlara, Sor ve gel buluşalım, ANANIN AMINI GÖRÖRSÜN o vakit. Çağır ekibini, herkesi, elime koz ver, ey orospu evladı, ya da yalnız gel, bir tane taşaklı çıksın aranızdan, olmaz mı?
ARA AMINA KOYDUĞUMUN ÇOCUĞU, VE GEL, KARŞINDAYIM İŞTE:
0544 622 82 11
Bir de, tehdit edildim daha önce, ve bilir misin ki; TEHDİT UZALAŞMAZ, hakime göre; gel, seni de katayım aynı aleme, zira aranızda yok bir tane konuşan, gerçek olanı. Ama konuşturmak basit be gülüm, siki olanı özellikle, buyursun gelsin kendi gerçekliğiyle ve dayatmasıyla; SİKERLER NİHİLİZMİ BAZEN; AMA SENİ, MUTLAKA.
SilŞimdi gelelim bilinçsizce peşinde olduğun ve bilinçlice karşı olduğun şu düşünceye:
SilTASAVVUF EHLİ, değişkendir, aynı bulutlar gibi, rüzgar gibi, dünya gibi, evren gibi, alemler gibi.
SUFİZM diyemezsin elbettte kolay kolay, çünkü sufizm bir nevi felsefedir; bilgelik sevgisidir.
HEPSİ TANRI'DAN DEĞİL Mİ A BE AHMAK GAFİL?
Kabul et ve anlamaya çalış, yobazlardan olma, kullan varsa beynin bir parça, ve şükret o parça için Yüce Yaratana.
Vefasız dünya diye yakınıp durma;
YanıtlaSilDünya elindeyken tadını çıkarsana!
Herkese vefalı olsaydı bu dünya
Sıra mı gelirdi senin yaşamana?
Abi blogu 2012den beri okuyorum bi ay sonra üniversite sınavım var ben tamamen senin yetiştirdiğin bi çocuktum ve şu an üniversiteye başlayacağım 13 yaşından 18 yaşıma kadar her yazını minimum 2 defa okumuş biri olarak bana en büyük umudu veren abimin son dönemde çöktüğünü görmek beni de çöktürüyor sen de haklısın ama senin bi sorumluluğun var be abi benim 6-7 yıldır ders çalışma sebebim dünyada bazı şeylere sesimi daha yüksek çıkartabilecek bi konuma gelebilmekti çalışıp fen lisesi okudum daha sonra da bu senenin başına kadar hala içimdeki o heves o bazı şeyleri değiştirmeye çalışma isteği hep vardı ama son bir yıldır sana ne olduysa aynı şey bana da oluyor. Hiç bişeyin düzeltilemeyeğini düşünmeye başlıyorum artık. Çok geçmiş gibi geliyor herşey için. O umutlu olan Cemre abi gittiğinden beri derslerini sadece 60-70 yıllık ömrünü daha iyi bi ev alıp daha çok taksit ödemek için değil dünyayı değiştirmek için çalışan o umutlu ben de gitti. Zaten çocukluğum sayende sıkıntılı geçti geçti 14 yaşında bi çocukken annem zorla cemaat okuluna göndermek istediğinde ona fethullah gülen hain bi amerika kuklası dediğimde bana gülüyodu şimdi 4 yıl sonra anneme gidip anne ne oldu bak bana gülüyodun adamlar darbe yaptı dediğimde napalım bilmiyoduk dedi. Ama işte diyemedim anne denyo musun niye bilmiyosun niye okumuyosun niye araştırmıyosun diye. Ulan arkadaşlarım dizi muhabbeti yaparken benim kafamda bankaların sisteminin nasıl işlediği düşünceleri dolaşıyodu ve oturup hiç kimseyle bunu konuşamıyordum yaşça büyük olanlar beni ciddiye almıyordu yaşıtlarım zaten bi bok anlamıyordu.Bi de kız olmanın getirdiği problemler de vardı annem her gün farklı bir değiştirilmiş hadisten yola çıkarak şu günah bu güna derken ona anne bunlar din değil gelenek diyememek dediğinde de ciddiye alınmamak durumu vardı yani. Ve benim pes etmeyip okumaya araştırmaya devam etmemi boyun eğmememi sağlayan en büyük etkenlerden biri de sendin abi. Fakat son zamanlarda değişmiş gibisin. Belki bana öyle geliyor sadece ama son zamanlarda umudunu yitirmiş gibisin. Allah yardımcı olsun hepimize umarım zamanla kendimizde o gücü bulabiliriz , insanlara daha çok anlatabiliriz ve bişeyler yapabiliriz , kendine dikkat et abi sen farkında değilsin ama çok insanı yetiştirdin bunu da unutma.
YanıtlaSilBu arada darbenin muhtemelen akp-cemaat ortak projesi olduğunu da hiç söylemeyezdim evlatlıktan reddederlerdi heralde.Böyle bi aile ve çevre içindeki bi insanken senin sayende sorgulamaya başlamıştım ben. Çok kez dualarıma dahil ettim seni beni düşünmeye sorgulamaya başlattığın için ve sende aynı umudu göremeyince benimki de gitti artık.
SilBenim durumum da benzer şekilde, 19 yaşındayım ve 6 senedir blogu okuyorum. Hayata bakış açımı önemli ölçüde geliştirdi ve bana muhteşem bir temel attı. Üstat sana böyle depresif düşünceler yakışmıyor. Umarım kısa sürede kendini toparlarsın. Kabullenmesi zaman alıyor ancak bu kadar acı çekmeye de değmez.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil"Kaldı ki din olmadan neye iyi neye kötü denileceğini de temellendirmek mümkün değildir." diyen bir kafanın, yaşadığı toplumun yüzde 99 unun ahlakının din temelli olup "Göstermelik iyilikler diyarında yaşamaktan bana gına geldi, biraz da size gelsin." demesi olsa olsa kara mizahtır.
YanıtlaSilOlurda bir gün sikkoya düşüncelerinden dolayı bir tür kumpas kurarlarsa başta burada yorum yazanlar olmak üzere binlerce sikkonun türeyeceğinden ve sikkonun düşüncelerinin yayılma hızının kat be kat artacağından emin olsunlar.
YanıtlaSilZira sikkonun garantisi ve sigortası onu destekleyen ve ona hayran duyan bizleriz��
Adını söyle, taşaklı adam? Yaz, net olarak?
SilYazılarınız çok güzel . Fakat aralardaki küfürlerden dolayı kızlarıma okutamıyorum �� onlar olmadan da yeterince güzel ifade ediyorsunuz zaten . Nolur onlar yerine ����⛌♨〰⁉➗➖➕ böyle bişeyler kullanıverin de maaile okuyalım ��
YanıtlaSilSevgili okuyucu; yazıyı komple kopyalayıp bir editöre yapıştırdıktan sonra hemencecik küfürlü kısımları sansürleyebilirsiniz��
SilBu sayede hem siz hem de yazar hem de diğer okuyucular memnun olacaktır.
Bir eser niteliğinde olan bu tür yazılarda müstehcen ifadelerin yer alması sanatçının ilham kaynağı açısından kaçınılmazdır (ayrıca Türk Ceza Kanunun'da yer alan özek bir madde ile de hakaret olmadığı sürece korunuyor). O sebeple sanatçıdan küfürü terk etmesini istemek köpekten havlamayı terk etmesini istemek gibi bir şey olacaktır...
Saygılarımla
Sanat sevenler gelin.
Silİlgilenenler takip edebilir.
YanıtlaSilhttp://nihilisthuman.blogspot.com.tr/
SİKKO OKUSANA
YanıtlaSilhttp://onuncudiyarinfilozofu.blogspot.com.tr/2017/03/iyilik.html
http://onuncudiyarinfilozofu.blogspot.com.tr/2017/03/iyilik.html ADRESINDEN BIR YAZI MUTLAKA OKUYUN
YanıtlaSilİYİLİK YAZISI.
Allah'ına kurban be..
YanıtlaSilsikkonun askerleriyiz...
ZURNANDAN ATKI YAPAR KARDA KIYAMETTE ÇIKARIR BOYNUMA DOLARIM SİKKO BABAAAAAAAAAAAAAAAA ÖZELLİKLE ŞU KADINLAR HAKKINDA YAZDIKLARIN İLE UFKUMU AÇTIN DOLAAAAAAAA BOYNUMA BABAAAAAAAA
YanıtlaSilDüşük IQ'lu biri olarak yorum yazıyorum. Abuk kriterini sikko belirlesin. "İyilik ne din, ne iman ne de başka zorunluluklarla yapılır. Bu hususta sorumlu merci vicdan ve yürektir. İyilik içgüdüseldir. Şüphesiz diğeri de. İyilik zorlamayla ya da şartlara bağlı olmaz. Bu iyiliğin doğasına aykırıdır. Oluyorsa da o iyilik değildir. Hayde..
YanıtlaSilOKU kardeş şunu
Siliyilik konulu yazi var
onuncudiyarinfilozofu@blogspot.com
asil mesesle karsilik beklemeden kötülük yapmak ;)
YanıtlaSil(biraz üzerinde düsün!)
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilŞimdiye kadar hemen her yazını acayip beğenmekle kalmayıp, önüme gelene tavsiye etmiş, linkini atmış, yorulana kadar övmüş biri olarak söylüyorum ki bu yazı okuduğum en karamsar, gerçeği yansıtmaktan uzak ve isabetsiz yazı.
YanıtlaSilNeden böyle düşündüğümü açıklamak kısa sürmez ama şu kadarını yazayım; "din haricinde insanlara iyi veya kötü olma tercihi konusunda iyi olmayı seçmeye yöneltecek geçerli bir argüman yok" önermesi yanlıştır. Bilimsel manada 2 farklı gerçeklik algısı vardır;
1-Antroposentrik Gerçeklik(İnsan-Üstün Gerçeklik)
2-Ekosantrik Gerçeklik(İnsan-Doğa Gerçeklik)
Antroposentrik gerçeklik der ki; doğa insanın kendi çıkarları ve tercihleri doğrultusunda şekillendirilmek ve kontrol edilmek için vardır ve dolayısıyla insan çevresinden bağımsız bir varlıktır. Bu gerçeklik algısı insan zihnindeki kutuplaşmanın başladığı yerdir ve bu algı insana sıkıntı ve ızdırap getirmeye programlıdır. Bütün tek tanrılı dinlerde var olan tevhid inancının tam tersidir. İnananlar için şirk denen şeyin başladığı yerdir. Bilimsel manada da bütün bu gerçekliğin ortak bir parçacık(quantum) alanında olduğu gerçeğiyle çelişir.
Ekosantrik gerçeklik ise insan doğadır der. İnsanın bedenindeki her hücre, var olan her şey doğadır. İnsan doğadır ve insanla doğa arasında bir ayrılma yoktur. Yani dışarıda olan şeye yaptığını insan aslında kendine yapar çünkü arada bir ayrım yoktur. Her insan her iyiliği hak etmiyor diye düşünülebilir ama bu, iyiliği hak etmediğini düşündüğümüz insanlarla aynı varlık alanının parçası olduğumuz gerçeğini değiştirmez. Etrafımızda bulunmasını isteyeceğimiz insanları dikkatli seçerek kendimizi basitçe koruyabilir, kendi grubumuzu oluşturabiliriz ama nihai anlamda tek bir grup vardır.
Kendimizi bu kutuplaşmadan çıkarmak ve birleşmeye çaba göstermek bu gerçeklikteki varlığın tekliğini anlamaktır. Yani insanın yapabileceği en bencilce şey iyi bir insan olmaktır. Herkese karşı eşit ölçüde iyi olamayabiliriz ama en azından kimseye kötü olmamak kendimize yapabileceğimiz en büyük kıyaktır =)
Kafamızın içinde konuşan sesin biz olan şeyin tamamı olduğunu düşünmeye devam ettiğimiz sürece etki altında tutulmaya açık, savunması zayıf varlıklar olmamız kaçınılmazdır. Bu ses gezegen üzerinde çok uzun süredir devam eden zihin kontrolünün enstrümanıdır ve bu sesin biz olan şey olduğunu düşünürsek zihin kontrolü altındayız demektir. İnsan zihninden ibaret değildir. Başkalarına kötülük yapmaya insanı sevk edecek tek şey kendi zihnidir. Başkasına kötülük olduğunu düşündüğümüz bir şeyi yapmak kafamızdaki kutuplaşmaya yakıt sağlar ve bizi ızdıraba götürür. Sarhoşken çarptığımız bir yerin ertesi gün acıması gibi yaptığımız kötülüğün dönüşü de zaman alabilir. Bu alem mühlet alemi. İyi için de, kötü için de …
Bir de bu bloğa ayırdığın zaman ve harcadığın çaba için çok teşekkür, çok şey öğrendim buradan, eyv sevgili sikko =)
Özet: "dine inanmıyorsan iyilik yapmanın anlamı yok kötülük yapın (ama belli etmeden) ve ayvayı yemiş dünyanın daha beter olmasına katkıda bulunun."
YanıtlaSilCunhurbaşkanlığına aday olmak istiyorum. Desteğinize ihtiyacım var. Mustafa Dolu 0546 210 38 32
YanıtlaSil"CUMHURBAŞKANLIĞINA" olacaktı
SilSoru yanlış... İyi de kötü de görece...genelleştirilemez yani. Kişisel bir şey....görece...Hayatta kazanım veya kayıp da yoktur...Görece yaşıyoruz. Kabiliyetimiz ölçüsünde beynimizin yüzde yüz ikna olduğu her şeyi yaşatır ve yaşarız. Biz yaşarız...teker teker yaşarız. Adem boyutumuz (beden, algı boyutumuz) öz (hakikat) boyutumuzu perdelemektedir. Öz boyutundan bakıldığında adem boyutu zorunluluktan yaşanan önemli ama çok da değerli olmayan bir varoluş... Adem boyutumuzda her şey değişken oysa öz boyutumuz doğmamış...doğurulmamış...bölünmez...sonsuz ve mutlaktır. Bana göre tabii...çünkü adem boyutundan öz boyutumu ALGILIYORUM.
YanıtlaSilYani tatlılar talısı biricikler biriciği güzeller güzeli Sikkocuğum ödüllendirilecek bir iyilik ve cezlandırılacak bir kötülük YOK. İyilik ve kötülük kavramları beynimizin (ademliğimizin) özümüzü perdelemek için kullandığı şeyler. Beyin ve nefis ister ve yapar. Öz boyutundan bakıldığında Adem boyutunda acı çekmek veya mutlu olmak yalnızca bir tercihtir. Özünün farkında olmayan için adem boyutu cehennemdir...mutlu yaşasa bile.
YanıtlaSilYani anlayacağın tatlılar tatlısı biricik Sikkocuğum çoğunlukla bilinçsizce mutlu oluruz ve bilinçsizce mutsuz oluruz. YANİ Kİ tercihlerimiz de bilinçsizcedir. Tek mutluluk vardır O DA ÖZÜN FARKINDALIĞIDIR... İşte o sende de bende de her şey de de mutlak olandır. FARKET ve KURTUL. O farkındalığa anda ulaşırsın anda yok olur o farkındalığın... Ama bir kez farkettikten sonra o artık senin peşini bırakmaz. İhtiyacında hep yanında :) SENİ SEVİYOM BE ....CİDDEN :))
YanıtlaSilSigara çay içeydik seninle be SİKKO ?
YanıtlaSil0546 210 38 32
Mustafa DOLU
Adam başı en az bir 35'lik içicez minimum, tamam dersen TAMAM DE ve mesaj çakayım sana, kalmasın kadehler boş veya dolu; olur mu, M. Dolu?
SilAdamsın... Yupiiiiiiiiiiiii :)))
SilAdamsın... Yupiiiiiiiiiiiii :)))
SilTAMAM
SilTAMAM
TAMAM
YABA DABA DUUUUUUU
SilTAMAM TAMAM TAMAM
BANA MESAJ ÇAKMANI BEKLİYOM.
ÇAY DA İÇERİZ AMA DEĞİL Mİ ?
SilHAYIR, ÇAY YOK. SADECE ALKOL. BOL BOL. Kİ ÇIKARTALIM ORTAYA CANAVARI, VEYA MELEĞİ, ARTIK NE VARSA.
SilTAMAMDIR
SilÇAK ŞU MESAJI :)
SilAYRICA İZMİR'DE OLMAN LAZIM, HANİ HABERİN YOKTUR GERÇİ AMA (NERDEN BİLECEKSİN Kİ, DİMİ DİMİ?)...
SilBİR DE GARİP HUYLARIM VARDIR. MESELA KARANLIKTAN KORKTUĞUN ÖNYARGISINA VARDIM ŞU AN, ÇÜNKÜ BİRAZ GERİZEKALIYIM, O YÜZDEN SENİ KORKUTMAYI DENİYCEM, MESELA BARDASIN DİYELİM, TUVALETE GİDECEKSİN BAKMIŞSIN KARANLIK. NEFRETLE BAĞIRIR GİBİ ŞAKALAŞABİLİRİM SENLE, BİR FİLMDEYMİŞSİNCESİNE SALAK BİR ATMOSFER YARATIP ARTİZLİK YAPABİLİR, BELKİ AZ DAHA İLERİ GİDİP (SENARYO İCABI) NİFAK TOHUMLARI SAÇABİLİRİM ÇEVREYE VE SENİNLE KUKLA GİBİ OYNADIĞIMI SANARKEN DÜŞTÜĞÜM APTALCA POZİSYONUN FARKINA DA VARAMAYABİLİRİM ÇÜNKÜ DEDİĞİM GİBİ; BİR GERİZEKALIYIM.
ALKOLUN DİBİNE VURCAĞIMIZ YERİ BEN AYARLIYCAM, KOMİKLİK OLSUN DİYE, VE BAKALIM NASIL BİR CEVHER SAKLI SENDE, Kİ BENDE YOK ZATEN BİLDİĞİNİZ GİBİ.
SENDEKİNİ GÖRMEK LAZIM AMA, MUAZZAM BİR BÜTÜNÜN PARÇASISIN BELLİ Kİ, İYİ DE İÇERSİN EMİNİM, VE HIZLI.
ÇAKTIM.
SilBANA İSTANBULDA CANLI BİRİ LAZIM :)
SilİZMİR NİRE İSTANBUL NİRE :)))
KISMET KISMET KISMET :)))))
HEYECANDAN ÇAKTIM DEDİĞİN MESAJINDAN ÖNCEKİ MESAJINI DA OKUMAMIŞIM YENİ OKUDUM.... VAY BANA VAYLAR BANA :)
SilDilerim bütün sinsi ve nefretle şarj edilmiş sözde dostlar uzak dururlar benden,
YanıtlaSilIn hack we trust, by lies we unite
derler düşünemeden daha, ve sonsuzca,
Zaman gelir götürür, ne varsa çöp bildiği;
Ki tümüdür.
Bir bilseydin, ah be ahmak...
Bir rint gördüm, binmiş dünya denen kır ata;
YanıtlaSilAldırmıyor dine, islama, şeriata;
Ne hak dinliyor, ne hakikat, ne marifet:
Gelmiş mi böylesi kahraman kainata?
Kimi gizlenir, kimselere görünmezsin;
Kimi renk renk dünyalarda görünür yüzün
Kendi kendinle sevişmek bu seninki:
Çünkü seyreden sen, seyredilen sensin.
Yüzümde pırıl pırıl sevinç gördüğün gün,
Nice konakları yıkılmıştır gönlümün.
Dalgıçsan dal gözlerimin denizine, bak:
Dibinde mahzun bir deniz kızı görürsün.
Seni kuru softaların softası seni!
Seni cehenneme kömür olası seni!
Sen mi Hak'tan rahmet dileyeceksin bana?
Hakka akıl öğretmek senin haddine mi?
http://yazdikiste.blogspot.de/
YanıtlaSilokumak isteyen bloguma baksin - sikkofield okuyanin ilgisini garanti cekecek
Orkunug@gmail.com sikko beni bul sana bir kitap göndereceğim
YanıtlaSilİslamiyetin üstünlüğünü ne zaman ve nasıl şartlar altında hristiyanlığa teslim ettiği ile ilgili bir makale bekliyoruz cemre.
YanıtlaSilManevi tatmin duygusu ikiye ayrılmalıdır. Önemli olan, inananların iyilik yaparken dünyada alacakları manevi tatmin duygusudur. Yani yaptığımız her hareketin bir nedeni var, somut çıkarlarımız dışında manevi tatmin denilebilir, peki bir hırsız sadece somut çıkarları için mi banka soyar? Kötülükte de manevi tatmin duygusu vardır, zira ,size yaptığınızın yanlış olduğunu söyleyen insana zarar vermek, size somut bir çıkar sağlamaz, mutluluğunuzun tek nedeni manevi tatmindir. İyilik yaparak da, kötülük yaparak da manevi olarak tatmin olabilen insanın, iyilik yaparak tatmin olması onu ''iyi bir insan'' yapar. Hangi şekilde daha çok tatmin olucam diye düşünen insan ''iyi'' olarak nitelendirilemez, ''çıkarcı'' olarak nitelendirilebilir. Bu anlamda en çok cennette tatmin olabilirim diye iyilik yapan insan ''iyi bir insan'' değil, çıkarcı insandır. Bu anlamda inananın da iyilik yapmaktaki amacı ''Cennetteki maneviyat'' değil, ''Dünyadaki maneviyat'' olmalıdır. Yani bu düşünceye göre tanrı olsa da olmasa da iyilik yaparak tatmin olan insan ''iyi bir insan''dır.
SilKi tanrı varsa ve ''iyi bir tanrı'' ise, iyilik yaparken manevi olarak tatmin olanları (iyi insanları) cennette alacaktır. Yani cennete girmek için iyilik yapmazsın, iyilik yaptığın için cennete alınırsın.
onuncudiyarinfilozofu@blogspot.com
onuncudiyarinfilozofu.blogspot.com
SilYaralı kediyi bile veterinere götüremeyen biri iyilik ve kötülükten dem vurmasın. Dünyanın derdine düşüp kendini unutma sikko.Dünyanın sahibi var ve sanılınanın aksine illucu çete küresel para babaları falan degil.Allah var ya...Daha ne konuşuyorsun.Kendi derdine düş biraz.Günlük 3 paket sigara neyin boşluğunu dolduruyor.Onu düşün.Sonra da o boşluğu olması gereken ile doldur.Sigara ve deprasyonla değil.Zeki adamsın birçok şeyi yapmaya muktedirsin.Hesabın zor geçer.Benden söylemesi vesselam...
YanıtlaSilbak şimdi kafama takılan bir soru yine aklıma geldi, peygamberimizin elinde olsaydı düşmanları için atom bombasını kullanmaya kalkar mıydı? eğer kullanmazsa düşmanlarının bir gün kendisi için kullanacağını düşünür müydü veya .... yani ayine/ava/festivale giden kabile eşyalarını başka kabile mensubuna yağmalatmamak için güçlü silahlar kullanması ahlaksızlık mı????
YanıtlaSilşimdi din bize sınırlama getiriyor ama karşıda o sınır yoksa zamanla senin sınırların da yok oluyor, değerlerini koruyamaz hale geliyorsun, buna ne diyorsun peki?
Değerlerinle, inandığın dinin buyrukları çelişiyorsa eğer ki sorduğun sorudan bu anlam çıkıyor, bir seçim yapman gerekmez mi?
SilSikko buraları okuyor mu? :)
Yaralı kediyi bile veterinere götüremeyen biri iyilik ve kötülükten dem vurmasın. Dünyanın derdine düşüp kendini unutma sikko.Dünyanın sahibi var ve sanılınanın aksine illucu çete küresel para babaları falan degil.Allah var ya...Daha ne konuşuyorsun.Kendi derdine düş biraz.Günlük 3 paket sigara neyin boşluğunu dolduruyor.Onu düşün.Sonra da o boşluğu olması gereken ile doldur.Sigara ve deprasyonla değil.Zeki adamsın birçok şeyi yapmaya muktedirsin.Hesabın zor geçer.Benden söylemesi vesselam...
YanıtlaSilPesimistlik bi harika adamım
YanıtlaSilmichaelın çok iyi sosyolojik tespitleride olmuştur zamanında ama maalesef bu yazı onları içermiyor evet insanlar güvende olmak için iyilik yaparlar bu hayatın devamı için içgüdüsel bir dürtüdür annenin çocuğu koruması gibi fakat bu yazıda çok yanlış tespitlerde var yazıdan alıntı(Kaldı ki din olmadan neye iyi neye kötü denileceğini de temellendirmek mümkün değildir. ) bunun çürütmesi olarak ateist bir mühendisin köprüde yaptığı hata sonucu ipin kopması kimse ölmediği halde vicdan azabından intihar etmesi . bir diğer yanlış filmdeki sarışın kızın kimse onuna ilgilenmedi diye feminist olması tespiti tamemen dünyayı erkeğin etrafında döndüğünü zanneden zihniyetinin yanlış bir tespiti belki ilgisizlikten değil bu anlayıştan dolayı oluyorlardır.Neyse canlar örnekler çoğaltılabilir birçok yazısında pek çok hata buluruz pek çok güzel doğru tespitte buluruz şimdi sikkoyu kendi laflarından biriyle vuralım biri 100 kere doğru bir kere yanlış söledğinde biz o 1 yanlışa inanıyoruz okuyun sikkoyu kötü değildir ama o bir yanlışı daima ayırt edin
YanıtlaSilQuantum Mechanics: A Realitively Subjective/Objective Close/Far Look
YanıtlaSil"On God's Holy Justice, Perfect Objectivity of Point of View And Utmost Subjective At Heart Closeness to Whatever He Creates or Removes From His Creatures' Reach of Grasp of See/Understanding For He is Far Beyond (Superior/Unthinkably Greatest) The Creations of All Forms But Those/That His Mercy Holds of Which Means Ultimately Every Created Being Spining Around His True Light Like Moths That Little Know To Tell Dark From Light Thus Helped And Warned Ultimately For Their Own Sake For All Other Infinite Creations to Function (Be Understood) Even Better, In Dream-like Quality Of Life(s) That Vibrates Through Belief/Disbelief That Are Necessary Till The Very Self Comes to Realize That No Seemingly Separation Could Never Do Any Damage to One Whole Truth Called His Kingdom Whether Learnt From Holy Books or Holy Eyes or Hearts, Etc. Which is My Point Right Now"
99)
Assuming That You, The Reader Know The Basics Of QM, I'd Like to Come to Conclusion Rather Quickly For Now, "A Particular Wish" If You Please.
1)
It's too much for a man to comprehend but yet too simple to see. Let's just say that it is the Breath of God, in everything. Look at how far we come to identify all matter. Light is also a matter that has space and time, so as it is for dark. We will never identify or explain quantum physics unless we identify and truly understand ourselves as one. Only then will quantum physics be of no relevance than to live our life in harmony will all matter /creation.
References:
Why not Truely ask? Him, her, It, X, Rays, etc.
Yeryüzünü gül bahçesine çevirmekten
YanıtlaSilDaha güzeldir bir insanı sevindirmen.
Bin kulu azat edenden daha büyüktür
Bir hür insanı iyilikle kul edebilen.
bocaliyorsun sikko. gercekci ol biraz.
YanıtlaSilBize rehber olan mutlak doğrular Allah'ın kitabında Hz.Peygamberin hayatında zaten mevcut.Kötülüğe doğru evrimleşir gibi sebep-sonuç veya çıkar ilişkisi kabilinden yazılar yazmana anlam veremiyorum.Ruhsuz hikmetsiz çaresiz bi insan oluvermişsin ama hala doğru yolda olduğunu düşünmektesin.milletide saçma sapan fikirlerinle zehirliyosun.
YanıtlaSilmaykıl sana nerden rastladım , oldum derbeder
YanıtlaSilKendi içindeki iyilik anlayışını dine göre mi belirliyorsun, yoksa kendi iyilik anlayışını dine empozeleyerek aslında kafandan uydurduğun bir inanca göre mi yaşıyorsun pek anlayamadım. Şayet ben 2. si olduğunu düşünüyorum yoksa bünyesine ''Cariye'' diye alıp din kisvesi altında onlara her istediklerini yapma özgürlüğü veren bir dinin ne iyilik, ne de ahlak anlayışı tasvip edilebilir. Şimdi bana burdan sallarsın uydurma boklarlan gelmeyin diye de sen daha neyin ne olduğunu anlayacak kadar sağlıklı bir kafada değilsin bence. Bu yüzden insanları ve yargıları bir an önce siktir edip bu kokuşmuş, dejenere olmuş dünyaya nasıl katkıda bulunabilirim onu düşün, burdan kuru nutuk atıp insanlığa verip veriştirerek bir sik çözümlenmiyor sikkocuğum, o yüzden o sikik yaşantını bir kenara bırak ve artık uygulamaya geç...
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSiluygulamaya geç.. mesela kafandan geçen düşüncelerin, şöyle ahelinkçe olanlarını diz bir sıraya, döşe geç..
YanıtlaSilbul bir yaş batacak; ıslak nutuk at.
11 eylülde kimse ölmedi, veya ladin yaptı v.s. de. ya da yapanı işaret et mesela, bilgi hayattır ya...
YanıtlaSilTa 2014'te, 2016 temmuzu bileni aklın ignore etsin örneğin; bastırılmış bir kötü anı gibi. müneccimler çok ya dünyada..
Temmuz'dan birkaç ay önce gösterimde olan Batman Süperman'e Karşı filminin sonunda; tehlike yukarıdan gelecek diyen kötü karakter ve hapisane gömleğinde yazan TK'yı (türk kuşu?)tesadüftür ya da müneccim serisinin devamıdır de.
BİZ TEMİZİZ, SEN İSE ATIYORSUN TUTUYOR DE? DEĞİLMİ Kİ KANITLI GERÇEKTİR, SOR ETRAFA...
HEKE ARA VER, AKAN KANI DÜŞÜN VE KİBİRE KAPILIP İNSANLARI DÜZELTMEYE ÇALIŞAN TANRI-ARI MODELİNDEN KURTUL(UN), BU MUAZZAM DÜZENDE LANET ETMEYE DAHİ GEREK YOK; GELİR BULUR SENİ DE GERÇEK.
UYGULAMAYA GEÇ HAYDİ, BEKLİYORUZ...
önce kuzen, nefret, sinsilik, tanrıyı oynamak, bilgisizce önyargıyla ispiyonculuk ve fitne çıkarmak varken;
YanıtlaSilkim ne yapsın akan kanı değil mi???
barış deyimiyle: "binlerce yıldır böyle bu iş, trajedi hep vardır".
YanıtlaSilkalpte pil, sinsice saklan... mekanik yaşa ve öl, gEt it over buddy?
Hani hatırlarsanız, batman'in arabası istanbul boğazda geçiş yaptı.. THY sponsor oldu filme, sonra uçaklar taradı istanbul ve ankara'yı...
YanıtlaSilmüneccim ya herif, dimi dimi moruk?
ben "tesadüf yok, farkına varılmamış yasa vardır" deyince benle taşak geçen zihniyet namaz kılıyor, haberiniz var mı?? :))))))
Niye delisiniz diye sormak, ahlaksızlık olur. Aranızdan kopmak, büyük bir isabet olur. Ama zamanı var.. O "küresel güç" daha doğrusu istihbarat sizle ultra taşak geçiyor, ama size yeter o bilinç hali. orgazmik takılın bir kibir loop'unda, güce tapın, daha doğrusu MUTLAK GÜCÜN sikinde bile olmayacak bir kısmının rahmetinde, nihayetinde, kafanızı yaşayın, esriyin...
"Rahim ve Rahman"
YanıtlaSilSöylesene Ersin! Köprüyü de bildi de! Saklama gerçeği! O köprüde olacak ne olacaksa dedi Uğur de! Ve nerde oldu lanet şey????
YanıtlaSilGidin Up&Up klibini izleyin Coldplay'in... Tarihine de bakarsınız, yayınlanma tarihi...
Havalalanı önce gider dedi de Uğur! Ne oldu sonra? Az kaldı geberiyordun, konuyu zihnin attı gitti, bir sanrı gibi, tırstın kaldın, ama bilim adamısın ya, az da inançlı, olmaz yauv dedin (inşallah???), bu herif sadece atıyor ve tutturuyor. Rasputindir maksimum bu, o günahkar bir müneccim, biz saf deliler...
İşte aramızda böyle bir set var. O yıkılınca, inşallah kimse kalmaz ortada, maymunluk yapacak...
YanıtlaSilMert! Yemekten önce terkettim evini, istediğin gibi! Böylesine nefret, ancak Allah'ın belası bir ya da birkaç sinsi, kibirli ve GÖT hasetçiden gelir. Hep beraber erin huzura; bilerek ya da bilmeyerek... Gerçeğe yer yok; ben yokum.
YanıtlaSilYamuk cetvel ile düz bir çizgi çizemezsin
YanıtlaSilBu sözüm blog yazarına...
Ki özü sözü hatta kendisine yakıştırdığı isim dahi yamuk..
İyilik kötülük meselesine gelince
İnsanoğlu her ikisinede meyilli bir varlık
Tercih kısmı değişkenlik gösterebilir
İlla menfaat gereği dir denilemez mutlak manada
Fakat
Kaide i istisna kaydı ile menfaat fayda çıkar itibari iledir ki aynı zamanda iyilik yapmak kişinin de kendi iyiliğinedir
Ağaç dikmek bir iyiliktir
Kendine çoluk çocuk torun torba müslim gayri müslim börtü böcek vs..
Kıyamet anında dahi olsa bu böyle
Oysa bırak çoluk torba börtüyü fidanın kendi dahi bir fayda göremeyecek
kökü toprağın altında kalsa ne üstünde kalsa ne
Ama Efendimiz (s.a.v) dikin (tamamlayın) buyuruyor!
Ortada bir fayda yok gibi gözüküsede (en azından fiziki) demekki var imiş!
Ağaç dikmek bir iyiliktir
Kainatın yok oluşuna an dahi kalmış olsa...
İyilik yap denize at
Balık bilmez ise de Halık bilir
Fayda niyeti ile iyilik yapmak vardır birde iyilik yaptığından dolayı bir şekilde kişinin faydalandığı
İkiside aynı şey
Evet ama sonuç itibari ile...
Şu taşı yol ortasından çekeyim insana hayvana bir engel teşkil etmesin derken kralın onu altına boğacagını bilemezdi belki ancak içinden de beni bir gören olur ve takdir eder belki diye de geçirmediğini biz bilemeyeceğiz
Noktayı şöyle koyalım
Sen yamuk değil Doğru ol
Bu kendine yapacağın en büyük iyiliktir
.
Karşılıksız hiç bir şey yok
YanıtlaSilİstersin beklersin umarsın vesaire
En azından bilirsin
Yahu iyilik yapta nasıl yaparsan yap. göreceli olduğu gerçeği de bir başka konu gerçi....
Hani çocuk hitleri denizde son anda kurtaran adam fıkrası var ya��....
Anladın sen onu
Hihi hi ha haa hi iiiii ii i ıh hı hıh h
Dostum siteyi CSS (Https) korumasına al bence. Yazıların değerli,seviliyorsun.
YanıtlaSilSSL
SilOkadar güzel örneklemelerde bulunmuşsun ki,aklıma Kingsman filminde Samuel L. Jackson insanlığı kurtarmak ıcın,bir nesili yok etme planı geldi.Tabikide aklımdan geçirmedım fakat,şu soruyuda sormadım dıyemem.Samul L,Jackson ıyımıydı kötümüydü?İyi olan eğer topluluklara,gelecek nesillee faydalı olansa ozaman adam iyi.Fakat ahlaki değerler olayın içine girince,adam kötü olarak tanımlanabilir.Açmazımızda şu oluyor ozaman?Kim neye göre,hangi koşullarda daha iyi yada daha kötü olarak tanımlanabilir?
YanıtlaSilBilmiyorum bu yazımı okurmusun.Seni Kubrick hayranı oldum için tanıdım.Sonrada makalelerin ilgimi çekti devamlı okumaya başladım.Fakat kusra bakma bu yazında,malesef batırmışssın.Diyorsun ki, din olmadan neye iyi neye kötü denileceğini de temellendirmek mümkün değildir. Ateist bir insan dıılım.Fakat bu yazdın tamamen zırvalık.Peki arkadaşım.Şöle yaklışırsak olaya,Tanrı-Din Kavramının olmadığı zamanlara gidelim.Ozamanlar için neye iyi yada kötü deniliyordu?Konudan bağımsız olarak Alacakaranlık kuşağı vardı bir zamanlar.Yaşı 30 üstü olanlar bilir.Bölümün birinde kadının birisi zaman makinesiyle Hitlerin bebeklik zamanına gidiyordu,savaşı önlemek için.Kadınınsa bir tercih yapması gerekiyor doğal olarak.Sizce kadın ne yapmalı?Olayı biraz daha kurgu koyalım birazda.Diziye göre tabikide.Tamamen hayalürünüm belirteyim.Hitler gelecekte yaşamış bir adam olsa.Vede dese ki gelecekte Yahudiler dünyayı mahvediyor.Benımde zaman makınesiyle geçmişe gidip,bu olaylara son vermek için tercih yapmam gerekiyor.Olay nereye bağlanır ozaman aynı bölüm içinde.
YanıtlaSilYaptığın ve yapmadığın her şey ya iyiliktir yada kötülük
SilKi trilyarcasını bitki hayvan her an yapmakta
Alemde her şey ölçü ile...
Kötülük yapmamak bir iyiliktir en kötüsünden...
Derece yükseldikçe şerefi de yükselir bence...
Mutlak manada ne iyidir bence düşünülmesi gerek asıl soru budur.
Azap ki hele sonsuz bu felakettir bırak sen kötü olmasını
Yani imansız iyi ne kadar iyidir
Dar ve sade Dünya ile sınırlı düşünmeyelim bence... Ataist değilim dediğin için böyle yazdım yoksa dileyen dilediği gibi yapar yaşar ölür ve tekrar dirilir son iki kısım dilemesede olur değilmi
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilSen adamın dibisin de biraz daha sık yaz açma arayı
YanıtlaSilTertemiz yazı
YanıtlaSilgüzel...
YanıtlaSilBunun yanlış olduğunu söyleyen hiçbir argümanımız yok hadi öyleyse Müslüman olup Gayrimüslimlere hayatı zindan edelim. Cizye adıyla onlardan haraç alalım inanmasalar da zorla başlarını kapatalım, içkiye yüzde binbeşyüz vergi koyup özgürlüklerini kısıtlayalım, arapçayı okullarda zorunlu kılıp din dersi adına yanlızca sünni islamı dayatalım, namaz kılmayana iş de vermeyelim, ramazanda yemek yiyeni dövelim, günde 5 vakit ezan sesi dinletelim, sonra da vergileriyle devlet kanallarında islam propagandası yapalım.
YanıtlaSilArtık insanların bu yalanlara karnı tok, İslamdan gelse gelse baskı zulüm ve diktatörlük gelir. İslam insanlara ne sunmuş ki Batı değerlerini eleştirebiliyor. Batının eleştirilebilecek onlarca yanlışı var belki önce dön de kendine bak derler adama. Madem batı bu kadar kötü niye şeriat ülkelerine gitmiyorsun?
Adsız yazar sana sesleniyorum. Kuran hakikattır canm benim. Sadece şöyle ispatlıcam bak. Batı dünyasının 18.yy da temellerini attığı ''Plaka tektoniği kuramı'' Yani jeolojik olarak kıtaların, yeryüzünün hareket halinde olduğu Batı dünyasıyla 1900 lü yıllarda ispatlandı. Kuranda bu ifade Neml Suresi 88. Ayette geçiyor. Ayrıca Galileonun 16. yy da dünya yuvarlak buldum dediği şey içinse git Bursa Ulu Cami'ye orda gezegenler güneş küre şeklinde ve yörüngeler nasıl işlenmiş git gör
SilGoogle'a yaz ''Bursa ulu cami minberi'' orda göreceksin gezegen motiflerinin minbere işlendiğini ayrıca Bursa Ulu Cami kaç yılında yapılmış bir oku öğren.
SilBaşka yerde de kazık gibi sabit sağlar yerleştirdik diyor onu ne yapacağız? Ayrıca İslam doğru olsa bile bu bahsettiğim zulümlerin yaşanmadığı anlamına gelmiyor.
SilSinan Yaşar, oku lütfen
Silonuncudiyarinfilozofu.blogspot.com
Bloga gir ve yazilari oku, vakit kaybetmeyeceksin. Okunacak şeyler aradigin icin oku
YanıtlaSilonuncudiyarinfilozofu.blogspot.com
len akıllı ol:)) çık tribal aksiyondan.
YanıtlaSilözer dile yaklaş milletle tekrar, ya da tam tersi.
ne fark eder olm sen dilemezsen özür, ben dilerim a.k. walla senin yerine; özür dilerim herkesten, ki sevmeme ihtimalim gaybda kayıp la. sıfır gibi.
Allah şifa versin, emeğine sağlık, herkesin emeğine sağlık, insansınız a.k., bırak sen kafanda millet atar tutar, yaz yaza bildiğin kadar, güzel kısmetli kardeşim benim...
onuncudiyarinfilozofu.blogspot.com
YanıtlaSilBirkaç güne uzun bir sikkofield eleştirisi gelicek. Sikko okursun kardeşim takipte kal