Okunması şart makaleler:

Tasavvuf ve Tarikatlardan Yeni Dünya Dinine: Bölüm 1 ve Bölüm 2
Komünizm, Kızıl Devrim, Sovyetler Birliği ve Şirketler
İnsan, Din ve Kuran
Bu da amme hizmeti: Okunması Gereken Kitaplar Listesi

Bir Başka Din: Tasavvuf kitabı çıktı; internet'ten sipariş etmek için kitapyurdu link'i.

YENİ: Youtube'daki hodor hodor konuşmalarım için buradan alalım.

3 Mart 2016 Perşembe

UNESCO ve Türklere Kakalanan Hurafeler

Selam kaynatasızlar.

Yine belgelerimle geldim, lakin söze başlamadan önce belirtmem gerekenler var. Birincisi bu yazıyı sabırla sonuna kadar okumanızı istiyorum, zira harcadığınız her saniyenin karşılığını fazlasıyla alacaksınız. Yazı bazılarınız için biraz sıkıcı başlayabilir, zira size tarihteki birtakım kılkuyruk heriflerin yazdıklarından örnekler vereceğim, fakat bu hıyar heriflerin öğretilerini ve etki alanlarını bilmeden Türk halkının hem geçmişteki, hem de günümüzdeki durumu anlaşılamaz. Öğrenmek için bu kısımları sabırla okumak zorundasınız, zira köyde cenazeye gelmeyeni düğünde halaya almazlar kaynatasız. Yoksa piyasada oturduğu yerden sadece kulaktan dolma bilgileriyle tespit sıçan heriften bol ne var? İkinci ricam ise şu olacak, bu yazıyı okuduktan sonra sadece "hassiktir ya, vay anasını, neler neler olmuş" diye hayıflanmakla kalmayacak, üretmek ve daha fazlasını okumak için bir şeyler yapacaksınız ki burada anlattıklarımın sizin için bir manası olsun. Ben bu araştırma yazılarını Allah'ın rızasını kazanmaktan başka bir amaç için hazırlamıyorum, benim için her halükarda hava hoş, siz düşünün kendinizi. "Ben bunları zaten biliyorum, sizin için anlatıyorum çocuklar" diye söylenen sikindirik tarih öğretmeni edasıyla konuşmuş gibi oldum biraz ama neyse ehehe, anlaştıysak ben ufaktan girizgahı yapıyorum sevgili gadasını aldıklarım.

İmrenmek ile kıskanmak arasındaki farkı bilir misiniz? İmrenmek, başkasında gördüğünüz bir başarıyı bizzat yapma isteği, yani o başarıya gıpta etmektir. Kıskanmak ise başkasında gördüğünüz bu başarıya katlanamama halidir. Yani imrenmek olumlu, kıskanmak olumsuz bir mana içerir. Benim imrendiğim çok insan olduysa da, şimdiye kadar kıskandığım sadece iki insan oldu. Ne zaman güzel bir film izlesem veya güzel bir kitap okusam, "ulan ben bunun daha iyisini yazarım" diye hırslanır, imrenirim. Fakat Ayn Rand'ın Fountainhead'ini okuduğumda "ben bu kadar iyi bir şey yazamam lan" diye moralim bozulmuştu. Bildiğin kıskandım koduğumun karısını. Kıskandığım diğer insan ise, hayatını okuduktan sonra Biruni oldu. Bu yazıda da zaten nasıl Biruni'lerden, abuk subuk hocaefendi hazretlerinin veya siyasetçilerin eline düştüğümüzü ve bu geri kalmışlığın neden ısrarla devam ettirilmek istendiğini anlatmaya çalışıcam.

10. ve 11. yüzyıllarda yaşayan Biruni, 180 civarında kitap yazmıştır ve bu kitapların birçoğu astronomi, fizik, tıp, matematik, coğrafya, biyoloji gibi bilim dallarına aittir. Kendisi aynı zamanda felsefeyle de ilgilenmiştir. Zaten Platon'un meşhur "Dünyayı filozoflar yönetmeli" sözünde kastettiği filozoflar da böyle birçok alana hakim, komple adamlardır, yoksa okulda dersine giren meymenetsiz süveterli felsefe doçentinden bahsetmiyor adam. Her neyse, Biruni'nin yazdığı kitapların çok azı günümüze ulaştıysa da, hakkında edindiğim izlenime göre Biruni muhtemelen dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğünü bile keşfetmiş olabilir. Kendisi dünyanın ekliptik eğiminin 23 derece 27 dakika olduğunu hesaplamıştır ve bu, günümüzdeki ölçümlere son derece yakın bir ölçümdür. Tamam dayı anladık astronomiye hakimsin, fakat o kadar bilim dalına aynı anda nasıl hakim olabiliyorsun? Hadi hakim oldun, nasıl bu kadar üretken olabiliyorsun? Biruni'yi bilim yapmaya sevk eden şey, Ali İmran suresinin 191. ayetindeki "Onlar göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler: 'Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın' derler" sözleri olmuştur. Ben de aynı ayet sayesinde motive olup ayakta durmaya, bir şeyler üretmeye çabalıyorum. Beni de motive eden şey bu ayette belirtildiği gibi hayatın ve yaratılışın bir anlamı olduğunu düşünmemdir. Fakat Biruni'yi acayip kıskanıyorum. Ben asla bu kadar zeki ve üretken olamam diye resmen kıskanıyorum adamı, abartmıyorum bak.

Şimdi bu anlatacaklarımı iyi dinleyin, zira öyle haybeye İslam güzellemesi yapmayacağım, konuyu çok ama çok önemli yerlere bağlıycam. 8. ve 13. yüzyıllar arasındaki dönem, müslümanların patır patır Biruni yetiştirdikleri yıllardır. Bu yaklaşık 500 yıllık döneme "İslam'ın Altın Çağı" denir ki müslümanlar, bu yıllarda bilim ve ilimde dünyanın geri kalanına farkın kralını atmıştır. Yani bugünden örnek vereyim diye düşünüyorum, bugünün Japonya'sı da desem, Nasa'sı da desem eksik kalacak. Belki müslümanların dünyanın geri kalanına attığı farkı, bugünkü Güney Kore'nin Kuzey Kore'ye attığı farka benzetebiliriz. O Haçlı Seferleri boş yere yapılmadı moruk, birbiriyle sürekli kavga halinde olan Hristiyan kontlar, dükler, prensler durduk yere "noluyo lan oralarda?" diye birlik olmadı. Müslümanlar sadece eski Yunan eserlerini kendi dillerine çevirmekle yetinmedi, onları inanılmaz derecede geliştirdi ve daha sonra Avrupa'nın rönesansına temel oluşturdu. Hatta 8-13. yüzyıllar arasındaki müslüman dünyasının bilimdeki başarısını sadece Antik Yunan eserlerinin çevrilmesi ve geliştirilmesine bağlamak, batılı tarihçilerin yıllardır bizlere attığı kazıklardan biridir. Zira özellikle Orta Asyalı (Türk) ve İranlı müslüman bilginler birçok alanda sıfırdan başlayarak bilim icra etmişlerdir ve bu durum batı tarafından dikte edilen tarih sebebiyle pek de açık seçik dile getirilmemektedir. Bu son söylediklerimi de Princeton Üniversitesi'nden tarihçi Frederick Starr, 680 sayfalık eserinde tüm detaylarıyla açıklar [1]. Bu itirafları da bir nevi, yıllarca zencilere ırkçılık yapan ABD'nin, son yıllarda sürekli kölelik ve ırkçılık karşıtı filmler yaparak günah çıkarma seansları gibi bir geçmişle yüzleşmedir. Her neyse, konumuza dönelim. Harezmi, Kindi, Farabi, Battani, İbn Rüşt ve saymaya kalksam bir yerden sonra adlarını okumayı bırakacağınız yüzlerce meşhur bilim adamı çıktı o müslüman toplumdan, bak yüzlerce diyorum ve daha kim bilir ismi günümüze ulaşmayan kaç bilim insanı daha çıktı. Hele hele bir El Cezeri var ki, dünyanın ilk robotunu yapmış, icat ettiği makineler günümüzdeki birçok teknolojiye temel oluşturmuş, hatta ve hatta Leonardo Da Vinci'ye bile esin kaynağı olmuştur. Literatürü biraz taradığınızda, o dönemin koşulları için akıl almaz buluşlara imza atan müslüman bilim adamlarıyla karşılaşacaksınız. O dönemlerde Avrupa'da tıp bilimi büyücülük olarak kabul edilirken, doktorluk yapmaya çalışanlar "Cadı bu!" diye yakılıp asılırken, El-Zehravi denilen adam 200'den fazla ameliyat aleti icat etmiş, tarihteki ilk migren ameliyatını yapmış ve tıp alanında daha birçok "ilk"lere imza atmıştır. Kendisiyle ilgili Türkçe kaynak pek bulamazsınız, zira 13. yüzyıldan beri eloğlu bu adamların kıymetini bizden daha iyi biliyor. El-Zehravi yaban ellerde Abulcasis ismiyle bilinir ve ünvanı "Cerrahlığın Kurucusu"dur. Peki nasıl oldu da bir zamanlar Cerrahlığın Kurucusunu yetiştiren müslümanlar, şimdi Cerrahi tarikatında hah huh hah huh diye zikir ayini yapan tuhaf insanlara dönüştüler?

Bu yazının bazı bölümlerinde, özellikle de ilk kısımlarında, "Tasavvuf ve Tarikatlardan Tek Dünya Dinine" adlı iki bölümlük makalemde anlattıklarımın biraz üstünden geçme gereği duyacağım. Fakat asla aynı yazı olmayacak, burada size tonla yeni bilgi ve delil sunucam, Karagümrük çocuğuyum sözüm senet. "Ya sikko bazen aynı şeyleri tekrar tekrar anlatıyorsun" tarzında eleştiriler alıyorum ve bunda haklısınız. Fakat ben de haklıyım, zira sadece bir yazımı okuyan adam, benim o anlattıklarımın altını önceki yazılarımda nasıl doldurduğumu bilmiyor ve kıçımdan salladığımı düşünüyor. Ayrıca benim bu blog'da anlattığım tüm konular birbiriyle ilintili olduğu için, tıpkı bir puzzle'ın parçaları gibi olduğu için bunu yapmak zorundayım. Tasavvuf hakkındaki önceki makalemde; esasen bambaşka bir din olan tasavvufun, İslam dünyasına nasıl sızdığını ve Kuran'la nasıl çeliştiğini anlatmıştım. Bu yazıda ise tasavvufun bize, yani "Türklere" hem geçmişte, hem de günümüzde nasıl kakalanmakta olduğu üzerinde durucam.

Unesco bildiğiniz üzere 2007'yi "Mevlana Yılı" ilan etmiş, hem Türkiye'de hem tüm dünyada yığınla adeta Mevlana'ya tapınma törenleri düzenlemişti. Bunun altında yatan amacı bilmeyen insanımız da "heleloy" nidalarıyla övünmüştü.

Unesco her sene, birçok ünlü tarihi kişi hakkında anma törenleri düzenler. Bu sene de iki ünlü Türk için hem burada, hem dünya çapında anma törenleri düzenleyerek bizi onore edecekler (!).



Bu kişiler Ahmet Yesevi ve Fuat Köprülü'dür [2]. Peki bayram değil seyran değil, Unesco bizi neden öptü?

Bunu anlamak için 12. yüzyılda yaşamış olan Ahmet Yesevi'yi ve daha sonra 1920'li yıllarda, yani cumhuriyetin ilk yıllarında, unutulmaya yüz tutmuş olan Ahmet Yesevi'yi adeta yeniden hortlatan Fuat Köprülü'yü bilmemiz gerek. Bu şahısları bilmek, Türk halkının yüzyıllardan beri gelen dini inancını ve sosyolojik yapısını anlamak için şarttır. Bu kişiler bilinmeden Türk halkının hangi kültürlerden beslendiği anlaşılamaz. O nedenle bu anlatacaklarımı, tasavvufu İslam zanneden müslümanlar ayrı bir dikkatle, koca insanlık tarihini kendi yaşadıkları 30-40 yılda gördükleriyle değerlendiren ve dünyadaki her kötü olayı İslam'a bağlayan tırt ateistler ayrı bir dikkatle okusunlar.

Genel kanının aksine Türkler, İslam'ı Araplardan değil, İranlılardan öğrenmişlerdir [3]. İranlılardan sonra ise Türk halkına İslam'ı öğreten diğer kesim; İran sınırından Orta Asya'ya kadar uzanan coğrafyada yer alan tasavvufçular olmuştur ve bunların en önemlisi Türkistan'da yaşamış olan Ahmet Yesevi'dir [4]. Ahmet Yesevi'nin etkisiyle bilhassa 12. yüzyılda ve ondan sonraki tarihlerde Türklerin yaşadıkları şehirler; tekkeler, dergahlar, şeyhler ve tasavvufçular ile dolmuştur. Yani Türklerin İslam anlayışına, peygamberimizden çok sonra peydah olan tasavvuf felsefesi hakim olmuştur. Daha önce tasavvuf öğretisinin ne olduğunu 5 yaşında bir çocuğa anlatır gibi anlattığım malum makalemde, tasavvufun; vahdet-i vücud, vahdet-i şühud, şeyhlik, keramet, velayet mertebesi, tarikatçılık, çilecilik, Allah'ta yok olmak (fenafillah), dünyayı terk etmek, sabah akşam nafile ibadet etmek gibi İslam ile hiçbir alakası olmayan, hatta İslam'a tamamen zıt inançlara sahip olduğunu anlatmıştım. Yani Türklerin bir mutasavvıf (tasavvufçu) olan Ahmet Yesevi'den ve onun öğrencilerinden öğrendikleri şey ne kadar İslam'dır, bu tartışılır (bence tartışılmaz da neyse).

Ahmet Yesevi, İslam ile tasavvuf inancını harmanlayıp, sade bir Türkçe ile eserler yazmış ve bu sayede halka kolayca nüfuz etmiştir. Etrafında on binlerce mürit toplamış ve birçok bölgeye halifelerini atamış, bu sayede de kendisinden yıllar sonraki birçok kişiyi ve tarikatı etkilemiştir. Misal Ahmet Yesevi'nin etkilediği Türk tasavvufçulardan biri, İslam anlayışı haşa "Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm" olan meşhur Yunus Emre'dir. Yesevilik tarikatı, geçmişte de günümüzde de hala etkili olan Nakşibendi tarikatını ve Bektaşiliği de etkilemiştir. Yani özetle, Türklerin İslam inancının oluşmasında ve şekillenmesinde Ahmet Yesevi'nin etkisi büyüktür. Fuat Köprülü de, 1919 yılında yazdığı ve en meşhur eseri olan "Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar"da bunu belirtmiş, Ahmet Yesevi'yi öve öve bitirememiştir.

Şimdi Türklere İslam'ı (!) öğreten en önemli figürlerden olan Ahmet Yesevi'nin öğretilerine bir bakalım. Kendisinin en meşhur eseri Divan-ı Hikmet'tir, bu kitapta da adına Hikmet dediği çeşitli şiirler vardır. 126. hikmetinden bazı kesitler göstereyim:



Bu dizelerde Ahmet Yesevi, "Ben Allah'ım" diyen panteist Hallac-ı Mansuru över. Hallac, tüm tasavvufçuların atası, piridir, bunu önceki yazılarda da belirtmiştik sayın kaynatasızlar. "Tavasin" adlı kitabında "Benim yoldaşım ve öğretmenim, İblis ile Firavun'dur" diyecek kadar ruh hastası bir kişilik olan ve "Hallac onları Allah aşkıyla söyledi, siz anlayamazsınız" gibi salak ifadelerle savunulan Hallac-ı Mansur'u elbette tüm tasavvufçular gibi Ahmet Yesevi de sahiplenir ve över.

Aynı Hikmet'in son dörtlüğünde de şunları söyler pek kıymetli Ahmet Yesevi hazretleri:



Bu dizelerde kendisi Budizm'deki karşılığı Nirvana, Hinduizm'deki karşılığı da Samadhi olan "Allah ile bir olma" inancının hesapta İslami versiyonu "Fenafillah"a erişmesi gerektiğinden bahseder. Bizim gariban Türklere de bu pagan inancı İslam diye bir güzel kakalayıverir.

Veya aynı naneyi kendisinin 27. hikmetinde de görürüz:



Özellikle bu iki dizede tıpkı Mevlana'da ve diğer tasavvufçularda gördüğümüz gibi benliğin (nefsin) bir suç, bir günah kabul edildiği ve onun öldürülerek Allah ile bir olunması gerektiği, Ahmet Yesevi'nin de bu yolda ilerlediği anlatılır. Ne diyeyim, Allah gazasını mübarek etsin ehehe.

Hatırlarsanız tasavvuf jargonunda aşık kul demek, maşuk ise aşık olunan, yani Allah demektir. Mevlana, Divan-ı Kebir'inde şunları söyler [5]:



Yani ha aşık, ha maşuk, ikisi de aynı şey. Ha yaratılan, ha Yaratan, ikisi de aynı şey. Yaban ellerde günümüzde New Age diye kakalanan panteizm inancı, Vahdet-i vücud inancının temelde birebir aynısıdır. Şimdi neden Mevlana'yı örnek olarak gösterdim? Çünkü Ahmet Yesevi de tam olarak onun dilinden konuşmaktadır, lütfen şu iki dizeyi okuyun [6]:



Burada Ahmet Yesevi'nin, kendisinden 100 yıl sonra Mevleviliği kuracak olan Mevlana'yı bile ne kadar etkilediğini görüyorsunuz. Birebir olarak aynı ifadeyi kullanırlar. Ahmet Yesevi de hem aşık, hem maşuktur, yani haşa Allah'ın bir parçasıdır. Hatta Ahmet Yesevi denen ruh hastası hızını alamayıp kendine Allah'ın "Rahman" ve "Süphan" sıfatlarını da yakıştırır yukarıda göreceğiniz üzere.

Allah'ın bazı sıfatları insanlarda da kısıtlı ölçüde vardır. Örneğin insanlar da Allah gibi merhametli olabilir, affedici olabilir. Fakat Rahman gibi sadece Allah'a ait olan "sınırsız" bir sıfatı kendisine de layık görür Ahmet Yesevi. Neden? Çünkü kendisi de birebir olarak Allah'tan kopan bir parçadır. Tasavvuf inancı budur. Oysa sırf Kuran'daki İhlas suresi, yani şu hesapta çok dindar olan milletimizin "kulhuvallahü..." diye başlayıp anlamını bilmeden okuduğu İhlas suresi bile, Allah ile onun yarattıkları arasına bir çizgi çeker, Allah'ın eşinin, denginin ve hatta bir benzerinin bile bulunamayacağını söyler. Hele hele "Sübhan" demek, tüm noksanlıklardan münezzeh olan, kusursuz olan demektir. Ee Ahmet Yesevi de fenafillah makamına erişince, tıpkı Allah gibi kusursuz olur. Bu sebeple ki daha canınız sıkılmasın diye göstermeye gerek görmediğim diğer dizelerinde Ahmet Yesevi, insanlara kurtuluşa ermeleri için kendi yazdığı hikmetleri okumaları gerektiğini emreder. Zira kendisi de Allah'ın yeryüzündeki bir tecellisidir (!). Tıpkı Allah ile bir olan ve yazdığı Mesnevi için "Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir" ifadesini kullanan Mevlana gibi [7], kendi hikmetlerinin de insanları kurtuluşa erdireceğini söyler Ahmet Yesevi.

Müslümanlar, yazının başlarında değindiğim o altın çağlarında bilimle ve akıl yoluyla Allah'ın yaratışını incelerken, Uzakdoğu ve Kabala mistisizminden etkilenen tasavvufçular "gerçek bilgiye ancak vahiyle ulaşılır, o da biz şeyhlere nasip olur" argümanını üretmişlerdir. Öte yandan bu şeyh ve veli gibi ulu zatların birtakım "kerametler" gösterdiklerini, bu kerametlere inanmayanların da kafir olduklarını öne sürmüşlerdir. İşte 12. ve 13. yüzyıllarda bu tasavvufçular, akılcı gruba baskın gelmiş ve müslümanların çöküşünü başlatmışlardır.


Fakrname adlı eserinde çok büyük bir alçak gönüllülük örneği gösteren Ahmet Yesevi, kendisi için "Şeyhlerin Sultanı Ahmet Yesevi Hazretleri" demektedir [8]. Gerçi hadi bir ihtimal de olsa günahını almayalım, Fakrname'nin Ahmet Yesevi'yi dinleyen talebeleri tarafından yazıldığına dair iddialar da vardır, fakat bunun pek bir önemi yoktur, zira sonuç olarak bu adam müritlerine bunları anlatmış, müritleri de beyinlerini kendileri gibi bir ruh hastasına teslim etmişlerdir.



Lütfen altını çizdiğim cümleyi okuyun. Fakrname'de Allah ile bir olma yolunu ve mertebelerini anlatan Ahmet Yesevi, bu uyduruk mertebelere iman etmeyenin şeytana uyacağını söyler [9]. Yani şu meşhur "şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır" sözünü, farklı kelimeler kullanarak ifade eder. Ulan be kafasının içindeki sümüğümsü organı kullanmaya gerek görmeyen arkadaşım, sizin en tepedeki şeyhinizin de şeyhi yok. E bu mantıkla sizin şeyhiniz şeytanın ta kendisi oluyor o zaman. Ha ama buna da "Şeyhimizin şeyhi Hazreti Muhammed'dir" diye kılıf uydururlar. Valla Allah'ın elçisi olan Hz Muhammed, sizin gibi uyduruk ezoterik bilgiler anlatmıyordu insanlara ve kendisi bir şeyh değildi.

"Sahte şeyh" diye bir laf vardır, haberlerde falan çok duyarsınız. Bu laf tıpkı "YDS sınavı" gibi anlatım bozukluğu içeren bir ifadedir. Zira şeyhin hakikisi yoktur ki sahtesi olsun amına koduğumun yerinde. Ya en azından şu dini içerikli yazılarda küfretmiyim diyorum da kendimi tutamıyorum moruk, Allah affetsin artık beni de ne diyeyim. Sen bu sikko herifin ahlaksızlığını değil ilimini al kaynatasız ehehe.

Bu Uzakdoğu öğretilerinde bulunan "Allah ile bir olma, Allah'ta yok olma" mertebelerine biraz yorum katarak, onların tıpatıp aynılarını tasavvuf adı altında müslümanlara kakalamıştır bu şeyhler. Oysa Kuran'a göre insan veya hiçbir yaratık, Allah ile bir olamaz ki bu işin mertebeleri olsun! Bu hurafe işinin bizim gariban Türkmenlere kakalanma şubesi de, işte bu UNESCO tarafından "sevgi ve hoşgörü timsali" adı altında altın tepsi içinde sunulan Ahmet Yesevi'dir. Ahmet Yesevi de diğer tüm tasavvufçular gibi bu saçma inançları İslam diye kakalamış, hem Fakrname hem de Mir’âtü’l Kulûb adlı kitaplarında bu Allah ile bir olma mertebelerini anlatmıştır. Önceden de defalarca dediğim gibi, bu tasavvuftaki "sevgi ve hoşgörü" olayı tamamen palavradır. Zira bu adamlar zaten kendi yollarına uymayan herkese kafir gözüyle bakar, sertçe dışlarlar. "Ne olursan ol gel" lafıyla başlayan o "sevgi ve kardeşlik" mesajları dolu şiir bile Mevlana'ya ait değildir, hadi getirin bakıyım bana bir kaynak, nerede söylemiş o lafı? Bir senemi harcadım da bulamadım. Kimse de bulamadı, çünkü onun değil o şiir. Mevlana'nın Mesnevi'si, kendisinin yolunu izlemeyen insanlara tehditler ve hakaretler saçmasıyla doludur. Gerçeğin, sizin hayal dünyanızda kurduğunuz romantik hikayelerle alakası yoktur sevgili tasavvufu iyi bir halt zanneden kardeşlerim.

Fuat Köprülü'yü elbette Ahmet Yesevi denilen şarlatanla bir tutmayacağım. Fuat Köprülü, cumhuriyetin ilk yıllarının büyük bir bilim adamıdır, tarihçisidir. Kendisinin ne haltlar karıştırdığına yazının ilerleyen bölümlerinde değineceğim, fakat aynı zamanda Köprülü'nün "Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar" kitabını da kaynak olarak kullanacağım. Zira Köprülü bu eserinde, Ahmet Yesevi'yi ve Yunus Emre'yi övse de, en nihayetinde bu adamların hayatlarını, müritlerini ve etkilerini detaylıca araştırıp kaynaklarıyla anlatmıştır. Şimdi bu kitabın önderliğinde, Ahmet Yesevi'nin nasıl bir ruh hastası olduğunu göstereceğim size. Sadece bu kitapta değil, Ahmet Yesevi ile ilgili hemen her kaynakta da bulabilirsiniz bu bilgileri. İşaretlediğim bölümleri ister okuyun, ister okumayın, ben özetini geçeceğim [10]:



Çilecilik yani asketizm, yine pagan bir inanıştır, çünkü bu salaklar benliğin, Allah ile bir olma yolunda bir engel olduğuna inanırlar ve o yüzden nefslerine kötü davranıp onu öldürmeye çalışırlar. Bu dünyada kendine kendi elinle eziyet etmenin hiçbir İslami tarafı yoktur, zira Allah Kuran'da insanın nefsine ve bedenine zulmetmesini yasaklar, tam tersine ona iyi bakmasını ister. Gel gelelim Ahmet Yesevi denen ruh hastası, 63 yaşına geldiğinde içine kapanıp çile çekmek için adı üstünde bir çilehane inşa ettirir. Sebep? Kendisi, Hz Muhammed 63 yaşında öldüğü için, bunu "peygamber sünneti" olarak görür ve 63 yaşından sonra yaşamayı kendine haram kılarak hayatını bundan sonra ufacık ve karanlık bir odada çile çekerek geçirir.

Ulan be gerizekalı, Hz İbrahim'in sünneti diye oğlunu mu bıçaklamaya kalkacaktın? Be ruh hastası, Yunus Peygamberin sünneti diye katil balinaya kendini yem mi edecektin? Be etrafına topladığı müritlerinden akılca gram farkı olmayan sersem beyinli, Nuh Peygamberin sünneti diye Titanic mi inşa edecektin? Ha bak keşke bu son dediğimi yapsaydın da insanlığa bir hizmetin dokunurdu, ama ona da aklınız nah erer sizin. Varsa yoksa hah huh halahula cap cup.

İşte bu kafa hala kerameti misvakta arar, ağız temizliğinde değil. Misvak kullanmayı, şalvar giymeyi, sakal uzatmayı peygamber sünneti zanneder. Sizin ben taklitçilikten ibaret sünnet anlayışınızı yiyim.

Ya moruk, sinirleniyorum, ben bu mevzuları sakin anlatamıyorum. Zira bu adamlar hem yüzyıllardır insanların beyinlerini uyuşturdular, rezil bir Türk kültürünün oluşmasında etkin rol oynadılar, insanların zihinlerine saçma kodlar yerleştirdiler, üstüne üstlük hala da "İslam alimi" diye sahiplenilmekteler. Toplumun etkisinden tırsan din adamları ve işimden olurum kaygısı yaşayan ilahiyatçılar da bunlara karşı tek kelime edemiyorlar. Bu şarlatanların günümüzdeki etkileri, sandığınızdan çok ama çok fazladır. Geçmişte yarattıkları tahribat ise zaten ortada. Mis gibi bilim ve akılcılık geleneğini yerle bir ettiler bu tasavvuf anlayışı ile ve müslüman ülkelerde şu an da dahil olmak üzere yüzyıllardır bir bilim geleneğinin olmamasının yegâne sebebi, aklı dışlayan tasavvuf inancıdır.

Neyse ben devam ediyorum. Yukarıda göreceğiniz üzere Fuat Köprülü, bu çilehanenin İlyas Peygamber ve Hızır tarafından korunduğu için yüzyıllardır ayakta durduğunu söyler ehehe. Sonlara doğru altını çizdiğim bölümde ise, Ahmet Yesevi'nin birçok keramet gösterdiğini söyler. Yani ordinaryus profesör de olsan, Kuran'a zıt gitmek pahasına bile olsa, böyle saçmalıklara inanabiliyorsun işte, ne diyeyim. Bu işler kariyere, paraya, vesaireye bakmıyor moruk. Aklını kullanmaya ve böylece Allah'ın nasip etmesine bakıyor. Hayat sizin, özgür irade sizin, alın size Allah'tan açık çek.

Neyse, önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bu adamlar Kuran'da geçen "vahiy" sözcüğünü, müslümanlar tarafından çok tepki görmemek için "keşif" ya da "ilham" adıyla yumuşatarak insanlara kakalamışlardır, yani tıpkı peygamberlerin vahiyle Allah'tan bilgi alması gibi, bu şeyh bozuntuları da keşif ve ilham yoluyla Allah'tan bilgi alırlarmış. Yine aynı şekilde Kuran'da geçen "mucize" tabirini de, "keramet" olarak değiştirmişlerdir ve kendilerinin de tıpkı peygamberlerin mucize göstermesi gibi keramet gösterdiklerini insanlara yutturmuşlardır. Hatırlayın hani, şu tape mevzularının patlak verdiği dönemlerde bir Nurcu şu minvalde bir açıklama yapmıştı: "Biz ne zaman bir konu hakkında Fethullah Hoca'ya gitsek, aklımızı okurcasına o konuyu kendisi bize açıyordu. Biz de bunu keramet zannediyorduk. Meğer telefonlarımızı dinliyormuş". Olum kusura bakmayın seviyeyi düşürücem ama burada random harflerle gülmek istiyorum sadjkflşasjdkljsd.

Ve dikkat edin, size buraya kadar anlattığım tüm bu hurafe bilgilerin Kuran ile hiçbir alakası yoktur, bu hurafe bilgiler 12. ve 13. yüzyıldan itibaren Ahmet Yesevi, Mevlana, Yunus Emre, İbn Arabi, Gazali gibi tasavvufçular vasıtasıyla müslüman dünyasında baskın hale gelmişlerdir.

Elbette Kuran'da, son peygamber olan Hz Muhammed'den itibaren hiçbir insanın böyle ruhani özelliklere sahip olabileceği belirtilmemiştir. Fakat Kuran'ı okuyan, sallayan kim?

Size Ahmet Yesevi'nin gösterdiği o mübarek kerametlerden birini, Fuat Köprülü'nün kaleminden aktarayım, okumanıza lüzum yok ben anlatacağım [11]:



Dönemin hükümdarı Kazan Han "La bu Ahmet Yesevi o çilehanenin içinde yaşıyo ama cuma namazını cemaatle kılması lazım, nasıl oluyo bu iş?" diyerekten hocayı cuma namazına çağırtır. Ahmet Yesevi'yi cuma namazına davet etmeye bir müridi gelir. Ahmet Yesevi de "takıl bana hayatını yaşa kanka yea" der öğrencisine, öğrencisi de Ahmet Yesevi'ye yapışır ve bir anda kendilerini Mısır'daki bir camide cuma namazını kılarken bulurlar. Ha bir ek bilgi vereyim, Ahmet Yesevi'nin çilehanesi Türkistan'dadır. Şimdi size el emeği göz nuru, paint terk bir yapım ile Ahmet Yesevi'nin gösterdiği kerameti anlatacağım:



Ahmet Yesevi Airlines Hazretleri müthiş bir keramet göstererek bir anda müridiyle beraber Türkistan'dan Mısır'a ışınlanır. Meğersem adam her cuma namazını bu şekilde çilehanesinden Mısır'daki camiye ışınlanarak kılıyormuş.

Bir söz vardır ya, "Şeyh uçmaz mürit uçurur" diye. İşte bu söz mecazi bir sözdür ama buraya gerçek anlamıyla da uyuyor amına koyim. Uçmayan adamı uçurtuyorlar. Milyonlarca insan, kulaktan kulağa bu hurafeci heriflerin keramet hikayeleriyle ve dünya hayatını terk etme, aza tamah etme nasihatleriyle büyüyor. Ordinaryus profesör Fuat Köprülü bile bu saçmalıkları inanarak anlatıyor. O yüzden siz kimsenin ismine, namına, şanına, etiketine kanmayın, kendi aklınızı kullanın. Bugün dünyaya yön veren elit ailelerin bile ruh hastası inançları var. Bu dünya yemin ederim ki hasta amına koyim hasta.

Tamam bu kadar yeter. Buraya kadar anlattıklarım işin itikadi kısmıydı. Buraya kadar anlattıklarım, diğer tüm tasavvufçular gibi Ahmet Yesevi'nin öğretilerinin de Kuran ile taban tabana zıt olduğunun ispatıdır. Yani diyeceğim o ki, hem tasavvufçu hem müslüman olunmaz, ters mıknatıslanma yapar. Zira tasavvuf, şu an küresel elit tarafından dünyaya pompalanan panteist/panenteist dinin müslüman coğrafyasına yutturulan versiyonudur. UNESCO gibi yığınla yabancı vakıf ve basın organlarının ikide bir bizim tasavvufçuların reklamını yapması boş yere değildir.

Buradan sonra anlatacaklarım ise işin sosyolojik yönüyle alakalı olacaktır. Yani bu adamların öğretileri insanlara nasıl fikirler aşılamış, Müslüman ve Türk toplumunu ne yönde değiştirmiş, biz müslümanlar neden böyle bok batağının içindeyiz, bunları göreceğiz.

Şimdi bu dergâhlar, tekkeler ve tarikatlar hakkında insanımızın genel kanaati şudur. "Bu tarikatlar ilk başta iyiydi de, sonradan bozuldu" veya "Tamam bazı tarikatlar sapıtmış olabilir ama hepsi mi kötü?"

Evet güzel kardeşim, içlerinde iyi niyetli veya saf, samimi insanlar olsa da hepsi kötü. Sonradan da bozulmadılar, sonradan yorum farkıyla değişmiş olabilirler ama zaten daha ilk başında da sapıktılar. Size bu dergâhların ve tarikatların, şeyh-mürit ilişkisinin ilk başlarda da ne olduğunu anlatmam lazım. Fuat Köprülü, Yesevi dergâhındaki bir müridin bir gün içinde yapması gerekenleri anlatır. Ben buraya ilgili sayfaları koyacağım, ister hepsini okuyun, ister şöyle bir göz gezdirin, ben açıklayacağım [12]:



Özetle, derviş ve müritleri 100 kere bilmem ne okur, 25 kere falanca çeker, sonra 25 kere falanca sureyi okur, derken 101 kere bilmem ne çeker. Sonra bilmem kaç rekat nafile namaz kılar.

Ve daha bunlar sabahın köründen öğlen vaktine kadar yaptıkları, daha gün bitmedi dur dur. Ha bu arada son satırda göreceğiniz üzere o Allah'ın cezası şeyhlerin ruhuna da fatiha okunurmuş. Sayfayı çevirip devam ediyoruz:



Yemin ederim artık altını çizmekten bile yoruldum, bunlar nedir arkadaşım, siz nasıl böyle manyaklar haline gelebiliyorsunuz? Yani anlayacağın, dergâhtaki bir müridin tüm günü oturduğu yerden halahula cap cup diye söylenmekle, şeyhine hizmet etmek ile geçer. Üretim? Sıfır. İnsanlığa hizmet? Sıfır. Bilim, ilim, çalışmak? Sıfır oğlu sıfır.

Bu şeyhler, toplumun beynini işte böyle yıkadılar.

Ha nafile namaz yasak mıdır? Yahu ibadet bu, Kuran'da farz olanlarını yapman şarttır, üstüne de içinden geliyorsa istediğin kadar namaz kılar, Allah'ı zikreder, anarsın. Bir sınırı yok bunun, sana kalmış. Fakat bu herifler tüm gün oturduğun yerden, bir odaya kapanarak hah huh diye dua etmenin adına "zikir" demişler ve bunları yapmazsan cennete giremezsin diye insanları korkutmuşlardır. Kuran'da cuma namazının kılınışı bile şöyle anlatılır:

"Namaz yerine getirilince hemen yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın! Allah'ı çok anın ki, kurtuluşa erebilesiniz." - Cumua 10

Allah'ı anmak ve zikretmek, öyle oturduğun yerden 2348934 kere falanca duayı etmek değildir! Zikir, Allah'ı anmak, sürekli O'nu aklında tutmak ve ona göre yaşamaktır. Ben demiyorum bunu, Kuran söylüyor, al işte gözlerinle gör, yoksa nasıl namazını kılar kılmaz yer yüzüne dağılıp nasibini arayacaksın!

"O halde, bir iş ve oluştan boşalır boşalmaz yeni bir işe koyulup yorul!" - İnşirah 7

Kuran sana bağırıyor; çalış, üret diye. Ama Allah kesilen şeyh hazretleri buyuruyorlar ki, bu dünya işleri boş, elini eteğini onlardan çek, kurtuluşa ermek için hababam nafile ibadet yap.

Kuran, Allah'ın yaratışını incelemeyi emreden ayetler ile doluyken, bu adamlar akılcılığı tamamen bitirmişler ve toplumun paradigmasını kökünden değiştirmişlerdir. Nasıl mı? Şöyle açıklayayım o halde kaynatasız;

Bugünkü okulların, hele hele Türkiye'deki eğitimin ve okulların kalitesi elbette tartışılır, hatta bence tartışmaya bile gerek yok, rezil haldedir. Fakat en nihayetinde günümüz paradigmasında 6-7 yaşına gelmiş bir çocuktan beklenen nedir? Okula gitmesidir. 18 yaşına erişmiş bir çocuktan beklenen nedir? Üniversiteye gitmesi, kendini geliştirmesi ve bir işte çalışmasıdır.

Kuran, indiği andan itibaren Cahiliye toplumunun da paradigmasını değiştirmiştir. İnsanları sorgulamaya, akıllarını kullanmaya davet etmiştir ki "hiç mi düşünmezsiniz?" veya "aklınızı işletin" türünde ifadelerin Kuran'da defalarca geçtiğini, Kuran'ı bir kez okumuş bir kişi bile biliyordur.

13. yüzyılda tasavvuf inancı, dergâhlar ve şeyhler üstünlüğü ele geçirmeden evvel, yani İslam'ın Altın Çağı dediğimiz o dönemin paradigması da aklı kullanmak üzereydi. 13. yüzyıla kadar zeki bir çocuktan beklenen şey, medreseye gitmesi, bilim ve ilim öğrenmesi, üretmesiydi. O yukarıda çok çok azının ismini saydığım bilim adamı ve düşünürler, işte bu Kuran odaklı toplum paradigması sayesinde yetişmiştir. Bugünkü İspanya'dan (Endülüs) Orta Asya'ya kadar uzanan bir coğrafyada, bilim yapılan medreseler, düşünürler ve bilim adamları fink atmaktaydı.

Derken Ahmet Yesevi, Yunus Emre, İbn Arabi, Mevlana gibi tasavvufun ağır toplarının etkisiyle, 12-13. yüzyıllarda ezoterik bilgilerin peşindeki tasavvufçular topluma hakim olmaya başladılar. Bu yıllardan itibaren de toplumun paradigması yeniden kaydı. Artık bir çocuktan beklenen şey bilim öğrenmesi veya üretmesi değil, dergâha girmesi, şeyhine bağlanıp ona hizmet etmesi, sabahtan akşama kadar nafile ibadet yapması oldu.

Ve o günden bu yana da müslümanlar pislik batağının içinde yüzmektedirler. Tıpkı Allah'ın Kuran'da söylediği gibi:

"...Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır." - Yunus 100

Hiç kimse o tarihlerdeki çöküşü Moğol İstilasına bağlamasın. Bilim ve üretim geleneği olan bir toplum, yıkımın üzerinden hemen hızlı bir çıkışa geçer. Son yüzyıldaki Almanya ve Japonya bunun en net, en yakın örnekleridir. 2. Dünya Savaşından perişan halde çıkan bu ülkeler, sahip oldukları bilim ve üretim gelenekleri sayesinde hızla toparlanabilmişlerdir.

Fakat gel gelelim "akıl ile gerçek bilgiye ulaşılmaz, gerçek bilgi keşif ve ilham yoluyla şeyhlere gelir, o yüzden sen kendini şeyhine teslim et" argümanıyla mürit sürüsü toplayan ve hem Türk, hem de diğer müslüman coğrafyasına patır patır yayılan tasavvufçu şeyhler, dergâhlar, tarikatlar, bu bilim geleneğini bitirmiş, toplumun paradigmasının anasını bellemişlerdir. Halkı tamamen pasifize etmiş, beyinlerini uyuşturmuşlardır. İşte esas çöküş böyle başlamıştır.

Osmanlı'nın yükselişi, fetih politikası ve daha sonra askeri teknolojide ilerlemesi sayesinde olmuştur. Fakat Osmanlı'nın gerileyişi, bilimde ve kurumsal yapıda çuvallamasıyla başlamış, bu da doğal olarak askeri teknolojiye, ekonomiye ve bir ülkeyi ayakta tutacak her alana yansımıştır.

1575 yılında, artık o yıllarda ender yetişen bilim adamlarımızdan olan gökbilimci ve matematikçi Takiyüddin, Osmanlı'nın ilk rasathanesini kurmuştur. 1580 yılında, yani 5 sene sonra ise şeyhülislamın fetvasıyla o rasathane top atışına tutularak yıkılmıştır.

Al sana tasavvuf, al sana şeyh, al sana şıh, al sana o şanlı ecdadımız. Eğer suç İslam'ınsa, Kuran önderliğindeki o Altın Çağ nasıl yaşandı?

Önce aklınızı, sonra vicdanınızı kullanıp söyleyin, bunları ben mi uyduruyor, ben mi işime gelen şekilde yorumluyorum? Ben öyle bir modernleşme çabası içinde miyim? Ben önce Kuran'ı referans alıyor, sonra tarihten notlar ve dersler çıkararak burada son derece rasyonel bir analiz yapıyorum.

Endülüs'te İspanyollar müslümanlara galip geldiklerinde, İber Yarımadası'ndaki, yani İspanya'daki tüm müslüman izlerini silmek istemiş ve büyük çoğunluğu müslüman bilim adamlarına ait olan yüzbinlerce ciltlik kitapları gövde gösterisi yapmak için yakmışlardır. Madam Curie'nin eşi, Nobel ödüllü fizikçi Pierre Curie'nin şu sözü sanırım size işin önemini daha iyi anlatacaktır: "Müslüman Endülüs'ten bize otuz kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Eğer o kitapların yarısı bile kalsaydı çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olacaktık".

Bu ülkenin müslümanı çok mu müslüman ki, ateisti adam akıllı ateist olsun. Akp'yi görüp İslam eleştirisi yapan, on binlerce yıllık insanlık tarihini kendi gördüğü 50-60 sene üzerinden değerlendiren veya tarihi de kendi keyfine göre yorumlayan yurdum ateisti suçu İslam'a atadursun, suç beynini tasavvuf illetine kaptıran müslümanlarındır. Bizim insanımız aşağılık kompleksi içinde kendi tarihine yabancıdır. Ben de tarihimizi tamamen beğenmiyorum, buraya kadar anlattıklarımdan da belli oluyordur zaten. Lakin bu işler öyle İncil ve Tevrat eleştirisi yapan Kierkegaard'dan, Feuerbach'tan duyduklarını İslam zannederek atıp tutmakla olmuyor güzel kardeşim. Okulda dersime giren sosyalist hocalardan bile Adem'in çocuklarının ensest ile çoğaldıklarını, dinlere göre dünya tarihinin 6000 yıl olduğunu, Lut'un kızlarıyla seviştiğini ve dinlerin tamamen palavra olduğunu dikte eden masallar işitti bu kulaklar. Akademisyeni böyleyse ergen ateistleri sen düşün. Adamlar Kitab-ı Mukaddes hikayelerini bile Kuran'dan biliyorlar. Neyse, arada sırf ateist olduğu için kendini otomatikman bilim adamı zanneden boş beleş güruha da iki çakasım geldi buradan, hak geçmesin. Ben konuma geri dönüyorum.


Dönelim Ahmet Yesevi'nin bizim gariban Türklerin beyin yıkama seanslarına. Fakrname adlı eserinde Ahmet Yesevi, şeyhlik makamına ulaşma mertebelerinden ve müridin şeyhe nasıl davranması gerektiğinden falan bahseder. Bakınız kendisi ne diyorlar [13]:



Bir kimse kurtuluşa ermek ve dervişlik mevkiine ermek istiyorsa "40 yıl" hizmet etmesi gerekirmiş. 40 yıl diyorum bak 40 yıl. Peki bu 40 yılda ettiği hizmet nelerdir? Hah huh calabula capcup diye zikir saçmalıkları, dergâhta çile çekmek, odun kırmak, çorba pişirmek, sözüm ona gösterişten uzak kalacam diye fakir ve rezil bir hayat yaşamak, Allah'ın bir çok nimetini (en başta akıl ve teknoloji) kendine haram kılmak ve şeyh hazretlerinin işlerini görmek. Sonra bu adamlar bunun adına "hizmet" derler, bunun gibi saçma şeyhlerin öğretilerin adına da "ilim" derler.

Bu adamlar Kuran'daki "Allah'ı zikredin" ayetlerini, kendi tuhaf ritüellerine de alet ederler. Zikir çekecem diye şekilden şekle gelirler. Misal 12. yüzyılda Abdülkadir Geylani tarafından kurulan Kadiriye tarikatının zikirine bir bakın:



Cezbeye kapılmak için, havasız bir odada garip garip hareketler, hah huh diye bağırıp kendinden geçmeler... Hani internet'te espri olsun diye bu tür zikir video'larının altına metal müzik koyarlar ya, aslında metalcilerin headbang yapmaları ile zikir çeken sufilerin böyle kafa sallayıp derin nefes çekmeleri aynı amaç içindir: kafa bulmak, beyin frekansını değiştirmek. Tasavvuf jargonuyla konuşacak olursak da bu rezilliği; cezbeye kapılmak, varlığın birliğini idrak etmek veya ilahi aşk şarabından içmek (canım benim) gibi süslü laflarla ve minik soslarla müritlerimize kakalayabiliriz.

Şimdi diyeceksin ki bana her tarikat bu şekilde zikir yapmıyor, hayır kardeşim tarikatlerin çoğunluğunda bu tür saçmalıklar vardır. Bu şekilde zikir çekmeyen tarikatlarda da yine yukarıda saydığım, Kuran dışı ve insanı pasifize eden, beynini baştaki şeyhe veya hocaefendiye teslim etme inancına dayalı yığınla hurafe vardır.

Eğer hala ısrarla "Bu tarikatlar sonradan bozuldu" diyorsanız da, al işte UNESCO tarafından sevgi yumağı diye kakalanan Ahmet Yesevi'nin 12. yüzyılda kaleme aldığı hikmetine bak [14]:



Kendisi gayet de daha 12. yüzyılda bu saçma zikir seanslarını yapmıştır, bunları şiirlerinde de, eserlerinde de ifade ettiğini görebilirsin. Eee Allah ile bir olmak kolay olmuyor tabi canım ehehe.

"Hu-hu" lafının manasında kötü bir şey yoktur, "Hû" Allah demektir. Hani meşhur bir deyim vardır ya, "Hayy'dan gelen Hû'ya gider" diye, bu söz "Allah'tan gelen Allah'a döner" manasındadır. Fakat bu tür sapık bir zikir anlayışı Kuran'da var mıdır? Asla.

Evet ruh hastası Yunus Emre ile beraber en büyük Türk tasavvufçulardan olan diğer ruh hastası Ahmet Yesevi defterini artık burada kapayabiliriz. Bu iki Türk tasavvufçu veya pagan, Mevlana ve Şems ile birlikte Türklere tasavvufu İslam diye yediren en etkili kişilerdir.

Gelelim şimdi UNESCO'nun şereflendirdiği, cumhuriyetin önemli bilim adamlarından Fuat Köprülü'ye. Fuat Köprülü hayatının önemli kısmını bu tasavvufçuların hayatlarını ve eserlerini araştırmaya adamıştır. Bilhassa Türk oldukları için Ahmet Yesevi ve Yunus Emre'nin üstünde ayrıca durmuştur, 1919 yılında kaleme aldığı Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar adlı eserinde bu iki adamı didik didik araştırmış ve yerlere göklere sığdıramamıştır. Fuat Köprülü, tasavvuf edebiyatının bizim milli bir değerimiz olduğunu ve bu nedenle sahiplenmemiz gerektiğini savunmuştur.

Şu sözler, Fuat Köprülü'nün kendisine aittir: "Tekke edebiyatı dil, vezin, nazım şekilleri ve ifade tarzı bakımından Türk halk edebiyatının bir çok unsurunu almıştır. İnanç itibariyle doğrudan doğruya klasik İslam kültürüne bağlıdır." [15]

Köprülü, bu saçmalıkların hem edebi açıdan bizim kültürümüz olduğunu, hem de inanç itibariyle "doğrudan doğruya" İslam'a bağlı olduğunu söylemiştir. Afferim oğluma, good boy.

Şimdi bu Ahmet Yesevi'nin ve Yunus Emre'nin şiirlerinin edebiyat açısından bir değeri var mıdır? Elbette vardır. Fakat bunlar sadece edebi şiirler değil, İslam'dan tamamen uzak, yüzyıllardır müslümanları ve Türk halkını uyuşturmuş saçma bir dinin, yani tasavvuf dininin öğretileridir.

Fuat Köprülü'nün tekke edebiyatı dediği şey, işte bu Ahmet Yesevi'lerin, Yunus Emre'lerin eserleridir. Bu adamların yazdıkları şeylere "tekke edebiyatı" mı diyelim, "tasavvuf edebiyatı" mı diyelim şeklinde zamanında bazı tartışmalar yapılmıştır, fakat her ikisi de aynı şeyi kasteder. En nihayetinde tekkede, dergâhta saçma sapan bir hayat yaşayan mistik adamların saçmaladıkları sözlerdir bunlar. Şimdi biz de burada terim tartışmayalım, yoksa "Kafiye göz içündür, hayur efendüm kulak içündür" gibi sikimsonik gereksiz bir tartışmanın içine düşmüş oluruz.

Fuat Köprülü 1924 yılında Milli Eğitim müsteşarımız olmuştur. Ayrıca 1930'lu yıllarda Atatürk, Türk Tarih Tezi'ni ortaya attığında Türkiye'deki akademisyenleri bir araya getirmiş ve bu tezi eleştirmelerini istemiştir. Atatürk'ü bilirsiniz, sırf meclis daha iyi denetlensin ve eleştirilsin diye kendi eliyle muhalefet partisi kurmuş bir adamdır. Lakin çoğu akademisyen Atatürk'e "çok güzel paşam, katılıyorum paşam" diye yalakalık yaparken, Fuat Köprülü "Paşam bu tez saçmalık" diye karşı çıkmıştır. Şu an başımızda bulunan beyimizin aksine, etrafında yalaka adam istemeyen Atatürk de Fuat Köprülü'ye "Bu millete senin gibi adamlar lazım, sen gel milletvekili ol" demiştir. Ardından Fuat Köprülü siyasete atılıp milletvekili olmuş, hatta sonraları Adnan Menderes döneminde dışişleri bakanlığına ve başbakan yardımcılığına kadar yükselmiştir.

Her neyse, işin acıklı yanı şu ki, zamanında akademisyenliği ve Atatürk'le olan saygın ilişkisi sebebiyle gayet sözü geçen bir adam olan Fuat Köprülü, bu tasavvuf denen illeti cumhuriyet yıllarında bizim eğitim müfredatımıza sokmuştur.

Liseden aklınızda kalan bazı sikimsonik bilgiler vardır, hani "Almanya'nın siyasi birliğini geç tamamlaması" veya "İtalya'nın ham madde ve pazar arayışı" gibi, Hah işte aklınızda eminim şöyle bir kalıp da yer edinmiştir: "Tekke ve zaviyelerin kapatılması".

Atatürk 1925 yılında bu kanunu çıkararak sadece bu tekkeleri ve tarikatları kapatmakla kalmamış, aynı zamanda şeyhlik, dervişlik, müritlik gibi tasavvuf öğretilerini de yasaklamıştır. O Şeyh Sait isyanları falan ne diye çıktı zannediyorsunuz siz?

İşin daha da acıklı yönü ise, Fuat Köprülü denen adam, tekkeleri kapattıran Atatürk'e "tekke edebiyatı"nı bizim kültürümüz diye yutturmuş ve geçmişle olan bu bağın kopmasına müsaade ettirmemiştir. "Türkiye şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz" sözünün sahibi olan Atatürk, gidip bu dervişlerin edebi eserlerini Fuat Köprülü'nün gazıyla milli edebiyatımız olarak kabul etmiştir.

Atatürk için "geçmişle bağımızı kopardı" diyorlar ya, Atatürk milliyetçi duyguları yüzünden belki de en koparması gereken bağı tamamen koparamamıştır.

Tayyip'in ağzından çıkan ender doğru sözlerden olan "cehape zihniyeti"nin ve halk arasında müslüman rolü yapıp evde kabalistik ayin yapan bir sabetay edasıyla toplum tarafından dışlanmamak için Atatürkçü ayağına yatan bazı sosyalist kardeşlerimizin işine gelmese de, Atatürk aslanlar gibi milliyetçi ve Turancı bir adamdır. Bunu görmemek için kör olmak lazımdır. Hatta ve hatta bizim merkez bankasının bastığı ilk 5 ve 10 liralık banknotlarda bile bozkurt sembolü vardır, bunu merkez bankasının resmi sayfasında da görebilirsiniz: [16]






1927 yılında basılan bu paralar, 1937 ve 1938 yıllarında, yani artık Atatürk'ün hastalığı sebebiyle elden ayaktan düştüğü dönemlerde tedavülden kaldırılmıştır.

Her neyse, sonuç itibariyle bizim Fuat Köprülü'nün, Ahmet Yesevi ile birlikte UNESCO tarafından onore edilmesinin sebebi, yediği bu halttır. Peki hem Fuat Köprülü, hem Atatürk, bu Yunus Emre'lerin, Ahmet Yesevi'lerin ne ayak olduğunu çakozlayamamış mıdır?

Şu an dahi en bilgilisinden en cahiline, yoldan geçen 100 kişiye Mevlana'yı veya Yunus Emre'yi sorsanız, bunların 99'u bu kişiler hakkında güzel şeyler söyler. Zira yüzyıllardan beri öyle sahte bir "hoşgörü, ne olursan ol gel, kardeşlik heleloy" imajı vardır ki bu şahsiyetlerin, bu tabuyu yıkmak çok zordur. Sana şahsi gözlemlerimden şöyle bir örnek vereyim hacım. Tasavvuf hakkında yazdığım, yığınla ilk kaynaklardan toplanmış delillere sahip olan o yüzlerce sayfalık makalem, bugün itibariyle 200.000'den fazla kez tıklanmış. Hadi bu tıklayanların yarısı aynı insanlar olsa, diğerleri de "çok uzunmuş, okumam" deyip pencereyi kapatmış olsa, nereden baksan en az bir 20.000 kişi herhalde o makalemi okumuştur diye öngörüde bulunuyorum. Aldığım tepkilerin sahiden önemli bir kısmı "vay anasını, tasavvuftan şüpheleniyordum ama bu kadar da İslam dışı bir şey olduğunu bilmiyordum" şeklindeydi, çok çok az bir kısmı "bunu zaten biliyordum, cesurca dile getirdiğin için teşekkür ederim" şeklindeydi. Ve yaklaşık yarısı da "sen o yüce kişilerin ilmini nerden anlayacaksın cahil köpek wara wara wara wara" şeklinde boş laftan ibaretti. Yani anlayacağın, günümüzde bile bu tasavvuf putunu yıkmak zorken, 100 sene önce bu tasavvuf nanesinin farkında olan insan sayısı kaç tanedir Allah bilir. Fakat cumhuriyetin ilk yıllarında, bu tasavvufun nasıl bir halt olduğunu bilen çok önemli bir kişi vardır, onu da yazının sonunda söyleyeceğim.

Yıllar geçtikçe ve hele hele günümüzde, tasavvufun hem eğitimdeki ve okullardaki etkinliği iyice arttırılmakta, hem de CIA'e bağlı think-tank kuruluşu RAND'ın raporlarında da dikte ettirdiği gibi tasavvuf, El Kaide ve IŞİD gibi kelle kesen adamlara karşı "gerçek İslam işte bu" argümanıyla insanlara yutturulmaktadır [17].

İsmet İnönü'nün 1946-47'de yaptığı birtakım gizli anlaşmalar ile eğitim sistemimiz Amerikalılara teslim edilmiştir. Bu gizli anlaşmaların en önemlisi, eğitim sistemimizi kayıtsız şartsız Amerika'ya teslim eden Fulbright Anlaşması'dır ve bu anlaşma hala yürürlüktedir. Ne tesadüftür ki (!) Atatürk'ün bir projesi olan Köy Enstitülerinin müfredatı da tam olarak 1946 yılında değiştirilip rezalet ezberci bir sisteme çevrilmiş, ardından 1954 yılında da resmen kapatılmıştır. Bizim eğitim sistemimizin çöp olmasının sebebi, bu gibi yapılan gizli anlaşmalarla bağımsızlığımızın eloğluna teslim edilmiş olmasıdır. İsmet ve Adnan efendiler sağ olsunlar... "Ya bu anlaşmalar ve örgütler madem gizli, o zaman biz bunları nasıl biliyoruz heoehoeheoeheoe" diye sığır sığır konuşan gerizekalılarımıza gelince, onlara da rahmetli Oktay Sinanoğlu'nun şu 5 dakikalık konuşmasını dinlemelerini tavsiye ediyorum:




Mücevher değerindeki bu video'nun sadece 5.000 kez tıklanmış olması ne acıdır. Siz ne bok çuvalı adamlarsınız ki elinizin altındaki şu internet nimetinden bile faydalanmayıp, bir sik bilmeden her şeyin en iyisini biliyorsunuz? Sonra bilmediğini bile bilmeyen Dunning Kruger sendromlu tipler gelip bizim her türlü deliliyle izah ettiklerimize "komple tooorisi" diyorlar amına koduğumun yerinde. Gezi zamanında 3 günlüğüne Starbucks'ı boykot edip, ertesi hafta Starbucks'tan check-in yapan adamlara zaten sen neyi anlatacaksın ki. Sizin hayatınızda ne ilkeniz, ne davanız olmuş amcık ağızlılar sizi. Ulan ben size ev yapan müteahhitin amına koyayım. Size ikametgah belgesi veren muhtarın 2 oralet 1 çay söylediği kahvehanenin duvarında asılı olan işletme sahibi belgesini onaylayan noter memurunun amına koyayım. Akp'yi yaratan da zaten sizin gibi dangalaklardır. Evet evet, aynen sizin gibi dangalakların eseridir şu an başımızda olanlar. Zira siz Hitler'e muhalefet etseniz, ters psikoloji ile insanlara Hitler'i sevdirirsiniz içi boş it sürüleri sizi.

Her neyse, insan manipülasyona çok ama çok açıktır. Çevremizin ve gördüklerimizin etkisinde kalır ve çoğu zaman çerçevenin dışına çıkmakta zorluk yaşayarak hayatı dar bir bakış açısıyla ele alırız. İnsanoğlu manipülasyona bu kadar açık bir canlı olmasaydı, medya ve eğitim, küresel güç tarafından bu kadar etkili kullanılmaz, hatta "propaganda" diye bir şey icat bile edilmezdi.

Tasavvuf kültürü hem bu UNESCO'nun ve matruşka gibi birbiriyle iç içe olan kurumların etkinlikleriyle, hem de eğitim yoluyla hala canlı tutulmaktadır. Ortaokullarda ve liselerde, edebiyat ve din kültürü derslerinde tasavvufçulara gittikçe daha da ağırlık verilmektedir. Al bak mesela, Milli Eğitim Bakanlığının sayfasından rastgele bir din kültürü kitabı seçeyim sana, şu rezalete bak [18]:



"Tasavvuf kültürümüzün önderlerinden olan Hoca Ahmet Yesevi"ymiş... Allah belasını versin o kültürün de önderinin de. Bu pagan tasavvufçular, binlerce yıllık ezoterik bilgilerini peygamberi överek, Allah'ı sık sık anarak bizim müslümanlara bir güzel kakalamışlardır. Tıpkı İblis gibi, insanları Allah ile aldatmışlardır.

Şimdi okulda öğretmenlerinden, televizyonda sözümona bilirkişilerden bunları duyarak büyüyen bir çocuğa sen nasıl anlatacaksın ona öğretilen tüm bunların yalan olduğunu? Nasıl kıracaksın kafasındaki putları?

İşimiz zor, ama imkânsız değil. Allah'ın yardımıyla her şey mümkün.

Bu UNESCO, UNICEF ve UN (Birleşmiş Milletler); Rothschild ve Rockefeller ailelerinin paravan şirketleridir. Bunlar sadece göstermelik "demokrasi, medeniyet, iyilik" kurumlarıdır. Bizim New York Times'ta çıkan her haberi doğru belleyen, Discovery Channel'da gördüğü her şeyi bilim zanneden gerizekalı elitist özentisi aydınımız daha bu kurumların esas amaçlarını dahi anlamaktan acizdir. Al bak o hayır kurumu zannettiğin Unicef'i kim finanse ediyormuş, adamlar kendi resmi sayfalarından açık seçik söylüyorlar zaten kendilerini "hayırsever" olarak tanıtmak için [19]:



Rockefeller Vakfı.

Al hatta Rockefeller Vakfı tarafından finanse edilen Unicef'in Amerika şubesinin kurduğu lisenin ismine bak, kendi resmi sayfalarından alıyorum yine [20]:



Olum "Illuminati Lisesi" diye isim mi olur amına koyayım? Bu öyle Kadıköy Lisesi veya Adnan Menderes Üniversitesi gibi yerel kültürden beslenmiş bir isim değil ki. Hatta Illuminati kelimesi İngilizce bir sözcük bile değil, Latince'dir, ne alakası var amına kodumun yerinde bir okula bu ismi vermenin?

Yüzyıllardır Afrika'nın anasını siken insanlar, oralardan sömürdüklerinin milyonda birini Unicef ve Unesco kurumları aracılığıyla bağışlayınca "bakın insanlara yardım ediyürüz ehehe" diye kendilerini iyilik meleği olarak tanıtıyorlar. Bizim salaklarımız da bu paravan şirketlere bağışlarda bulunuyorlar. Zaten şu Unicef'in gülen veya burnuna sinek konmuş zenci çocuklu broşürleriyle, çocuklar tarafından pastel boyayla çizilmiş resimlerinden oluşan vıcık vıcık duygu sömürüsü ve kolpa hümanistlik kokan tanıtımlarına, kelimelerle tarif edemeyeceğim ölçüde uyuz oluyorum. Hele hele bunlara prim verenlere apayrı uyuz oluyorum. Sözde iyi özde gavat ruh hastaları sizi.

Unicef son yıllarda uluslararası evlat edinmeleri engelliyor. Bakın mesela aşağıdaki grafik, yıllara göre Unicef'in uluslararası evlat edindirme rakamlarıdır [21]:


Peki neden Afrikalı veya ne bileyim Bangladeşli çocukların ABD'liler, Avrupalılar tarafından evlat edinmesini teşvik etmek yerine buna engel oluyorlar? Zira dünyayı yöneten ruh hastası global elit, alt ırk olarak gördükleri bu insanların yeryüzünden silinmesini ve genlerini diğer insanlara aktarmalarını önlemeyi amaçlamaktadır. Bu uluslararası evlat edinme politikasındaki tuhaf durum daha 2009 yılında Elizabeth Bartholet adlı Harvard'lı bir akademisyenin dikkatini çekmiş ve bu politikayı eleştiren çetrefilli bir makale yayınlamıştır [22].

Rothschild ve Rockefeller ailelerinin sık sık akraba evlilikleri yapmalarının sebebi sadece servetin aile içinde kalması değil, aynı zamanda o çok asil, çok şerefli kanlarının bozulmasını istememelerindendir. Herifler akraba evliliği yapa yapa çıban çıkmış göt gibi suratlarıyla dolaşıyorlar ortada. Ya biraz konuyu sulandıracağım ama bunu yapmazsam acayip içimde kalır, n'olur şu Nathaniel Rothschild'in tipine sıfatına bir bakın ya:



Herif dededen beri yapılan akraba evlilikleri yüzünden down sendromlu Mark Zuckerberg gibi dolanıyor ortalıkta. Bir de bu tiple gitti Natalie Portman'la sevgili oldu bu. Ulan bu herif Rothschild ailesinin bir ferdi olmasa, Natalie Portman bununla tokalaştıktan sonra elini 3 kere arap sabunuyla çitiler amına koyim. Gerçi Natalie Portman da sonuç olarak bu siyonist tayfanın reklam yüzü olarak kullandığı bir kevaşedir, tıpkı durup dururken dünyanın barış elçiliğine soyunan Angelina Jolie gibi.

Sizlere sık sık belirttiğim gibi global elitin amacı; tek bir dünya devleti, tek bir merkez bankası ve tek bir dünya dini yaratmaktır. Bu yazımda sık sık referans verdiğim "Tasavvuf ve Tarikatlardan Tek Dünya Dinine" adlı makalemde bin bir türlü delille gösterdiğim üzere, tek dünya dini yaratma amacıyla da panteist/panenteist pagan dinini tüm dünyaya yaymaktalar. Bunu da tıpkı matruşka gibi kurum içinde kurumlar vasıtasıyla yapıyorlar. Misal New Age'in geçen yüzyıldaki önemli temsilcilerinden Alice Bailey adlı ruh hastası ablanın Lucifer Publishing Company'i (Lucifer Yayınevi) kurduğunu, ardından bu şirketin isim değişikliğine giderek ismini Lucis Trust'a çevirdiğini ve günümüzde hala dünya çapında etkin bir rol oynadığını anlatmıştım. Lucis Trust'ın da bir alt kurumu olan World Goodwill, dünya çapında ezoterik eğitim veren sürüyle okullar açar. Buyrun kendi sitelerinden bazı kesitler vereyim [23]:



"İlahi Plan'a Hizmet"

Neymiş bu planlar, sayfayı biraz aşağı indirelim bakalım.




Uluslararası birlik, New Age eğitimi ve en önemlisi: "Yeni Dünya Dini"

Lucis Trust ve World Goodwill adlı bu yeni tek dünya dini yaratma gayesindeki kuruluşlar, elbette Birleşmiş Milletler, Unicef ve Unesco gibi global elitin diğer paravan kuruluşlarıyla beraber çalışırlar. Yine kendi sayfalarından bir kare aktarıyorum, tüm metni okumak isteyen kaynakçadan girer okur [24]:



Anlayana sivri sinek saz misali, size bu ezoterik örgütün Hindistan'da kurmuş olduğu bir okulun örneğini vereyim ki sadece Hindistan'da değil, dediğim gibi tüm dünyada okul ve kuruluşları vardır bunların [25]



Hindistan'da açtıkları bu ezoterik, okült okul, yani öğrencilerin beynine panteist dini inançlar aşılayan hurafecilik okulu, UNESCO tarafından 2002'de ödüllendirilmiştir. Ödülün adı da her zamanki gibi vıcık vıcık suistimal dolu bir isimdir: "Barış Eğitimi Ödülü".

Barış, sevgi, kardeşlik gibi lafta hiç kimsenin itiraz etmeyeceği bu soyut kavramları kullanarak, tüm dünyaya panteist/panenteist din yayma amacındaki global elit nabza göre şerbet verir. Hintli'ye panteizmin bir başka türünü, Amerikan'a başka türünü, Türk'e ise başka türünü, yani tasavvufu kakalar. Ve tüm dünyada hem basın, hem eğitim, hem dernekler, hem filmler vasıtasıyla panteizm yüceltilmektedir. Bu size örneğini verdiğim World Goodwill bu sayısız kuruluştan yalnızca bir tanesidir ve onun bile sürüsüyle derneği, okulu, üyesi vardır. Artık gerisini siz düşünün.

Amaç tüm insanları kontrol etmek için tek ve ortak, hurafe, insan ürünü uydurma bir din kurmaktır.

Tasavvuf denilen illet de işte bu beyin uyuşturan paganlığın hesapta İslami versiyonudur. Tasavvuf nedeniyle müslümanlar yüzyıllardır Allah'ın nimetlerini kendilerine haram kılmış, teknoloji ve bilim düşmanı olmuş, pasifize edilmişlerdir. Hadis yazıcılığı ve mezheplere bölünmek de İslam'a zarar vermiştir ve ileride Allah kısmet ederse o konuda da çetrefilli bir yazı yazmayı düşünüyorum. Fakat şahsi kanaatimce, müslümanlara en büyük darbeyi işte bu tasavvuf denilen saçmalık vurmuştur.

Yazıyı ufak ufak sonlandırıyorum. Fakat sözünü verdiğim üzere, tasavvuf denilen illeti daha 100 yıl önceden çözmüş ünlü bir düşünürümüzü de size hatırlatıcam. Bu kişinin babası İpekli Tahir Efendi adında, Nakşibendi Tarikatının Halidiyye kolunun müridi olan bir adamdır. Fakat buna rağmen bu kişi babasının aksine, hayatı boyunca hiçbir tarikata mensup olmamıştır. Kuran odaklı bir İslam anlayışı olan bu düşünürümüz, "Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli" sözlerinin sahibi, İstiklal Marşı'mızın şairi Mehmet Akif Ersoy'dur. Mehmet Akif'in tasavvuf hakkındaki düşüncelerini, Safahat'taki şu dizelerden öğrenebilirsiniz:

"Sürdüler Türk`e "tasavvuf“ diye olgun şirayı;
Muttasıl şimdi hakikat kusuyor Sıdkı Dayı!
...
Git o Divan mı, ne karnağrısıdır, aç da onu,
Kokla bir kere, kokar mis gibi Sadıkburnu!
Beni söyletme neler var daha!"

Mehmet Akif açık açık Türk milletinin tasavvufla uyuşturulduğunu belirtmiş, tasavvufi eserlerin de sarhoş kafayla yazıldıklarını söylemiştir. Zira Sadıkburnu, o dönemlerde İstanbul'un meşhur bir meyhanesidir. Eee ne de olsa Mevlana, Mesnevi'sinde şarabın şeyhlere helal olduğunu söylemişti [26]. Akıllı adam Mehmet Akif, olayı tee o yıllarda çözmüş. Allah'ın da buyurduğu gibi "Bilenlerle bilmeyenler bir olmaz".

Konuyu kişiselleştirmek istemiyorum ama yazıyı bitirmeden önce de kendimle ilgili bir şeyler söyleme gereği duyuyorum kaynatasız. Hani Allah, peygambere bile Hicr suresinin 97. ayetinde "Yemin olsun ki, onların söyledikleri yüzünden senin göğsünün daraldığını biliyoruz" diyor ya, eh ne yalan söyleyeyim, kıytırık bir blog yazarı olmama rağmen ben bile o kadar fazla boş laf işitiyorum ki, benim de bir yerlerden sonra tepemin tası atıyor. Yıllarca ateizmin ateşli bir şekilde savunuculuğunu yaptıktan sonra "Yanılmışım Tanrı Varmış" adlı kitabı yayınlayan Antony Flew, nasıl ki o günden sonra ateist çevrelerce "yaşlandı artık, delirdi, morukladı" diye saçma sapan laflar işitince, kitabında artık dayanamayıp bu iddialara cevap verme gereği duyduysa, ben de şimdi bir şeyler söylemek istiyorum. Bak hacı, 5 yıldır bu blog'da kendimce bir şeyler yapmaya, üretmeye çalışıyorum. Tıpkı Atatürk gibi ben de mantıklı eleştiriye açım, varsa bir hatam n'olur söyleyin diyorum, fakat maalesef bugüne kadar eleştiri adı altında işittiğim lafların %99,9'u boş beleş zırvalardan oluşmakta. Diyorum ki, varsa mantıklı ve tutarlı bir izahın veya delilin, gel buyur söyle. Delil karşısında değişime açık bir adamım ben. Her söylediğimin doğru olduğu iddiasında da değilim, kulum lan ben, hata yapmaya mahkumum. Hatta benim yazdıklarıma da körü körüne inanmamanız gerektiğini her fırsatta belirtiyorum. Ama sürekli 2 tipte insanın bomboş, yüzeysel laflarıyla karşılaşıyorum. Birinci tip, sırf kendisine zıt fikirlere sahibim diye hiçbir delil sunamadan beni itibarsızlaştırmaya çalışan denyo adamlar. İkinci tip ise, hiçbir fikre sahip olmayan, sosyal medya denen gerizekalı ortamda bile ilgi çekme orospuluğuna kapılan ve "ulan ben de bir sürü tweet atıyorum ama kimse beni okumuyo :(" tribine girip "bu sikko da amma ekmek yedi yea" diye sallayan amaçsız tipler. Bak sevgili dar vizyonlu gerizekalı evladım... Tüm hayat amacı şöhret, para, seks olan vizyonunu siktiğimin salağı, bunu senin o dar kafana nasıl izah edebilirim bilmiyorum ama benim bir davam var. Ne için yazıyorum ulan sence bu kadar yazıyı? Ne için gece gündüz arşiv tarıyorum, sabahtan akşama kadar yazıyorum? Ne için senin gibi dangalakların hakkımda atıp tutmalarına göz yumuyorum? 2 tane "helal sikko yea" lafı işitmek için mi? Para için mi? Şöhret için mi? Cem Yılmaz'ın bir lafı var ya, "ben bu hayatta para için hiçbir şey yapmadım, ama bir şey yaptım o para etti" diye, heh işte benim durumum ondan da beter. Zira ben de para için bir şey yapmıyorum ve üstelik yaptıklarım para da etmiyor ehehe. He olur da bir gün dini içerikli yazılarım hariç, yazdıklarım para eder, oh ne ala, sevdiğim işi yapıp geçinirim mis gibi. O sebeple sen benimle uğraşmayı bırak, ben öyle mühim biri değilim, illa ki uğraşacaksan gel buyur yazıp çizdiklerime bak, onlarla uğraş. Varsa bir delilin haydi buyur getir. Yoksa lütfen siktir ol git başımdan. Ama maalesef bu laflarım, prim yapmak için insanların ortasında Acun'a laf çakan, ama ne hikmetse sonra da onun tüm programlarını seyreden, sözlüklerde veya Twitter'da onu gündemden düşürmeyen tiplere tesir etmiyor. Nasıl biri olduğuyla değil de, nasıl gözüktüğüyle ilgilenen insanlara tesir etmiyor bu laflar abi, etmiyor işte. Maalesef insanların birçoğu dünyanın anasının sikilmesinden rahatsız değiller, siken tarafta olamadıklarından öfkeliler. Tüm dertleri bu.

Ağzı bozuk hıyar bir herif de olsam, benim amacım Allah imkân verdiği sürece üretmek ve onun rızası için çabalamak. 80 milyonluk Türkiye'de 3-5 bin adama ulaşabilen halimle dünyayı kurtaramayacağımın farkındayım, ben sadece elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Daha yaşımız genç, Allah imkân verirse inşallah daha fazlasını da yaparım. Sana da tavsiyem şudur ki, git üret. Bu ülkenin akademisyeni bile elinin altında internet denen nimet varken, yüz binlerce makaleye ve kitaba rahatlıkla ulaşabilecekken, kendini gerçekleştirmek için hiçbir bok yapmıyor, "ben bir profesör olayım da keyfime bakayım" kafasında takılıyor. Böyle bombok zihniyetli insanların arasında yaşıyoruz. Ama ben bireyci bir insanım ve bireyin gücüne inanıyorum. O sebeple, n'olur git üret. Git oku. Git öğren. Kendini gerçekleştirmesi ancak üretmekle mümkün olan insanın, daha fazla tükettikçe mutlu olacağına inandırıldığı bu saçma dünyada, sürüye uyma.

Zira şöyle bir gerçek var: "Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur." - Necm 39

Aşağıya dipnotlarımı yazıp uzuyorum. Hadi eyvallah.


Dipnotlar:

1- S. Frederick Starr - Lost Enlightenment: Central Asia's Golden Age from the Arab Conquest to Tamerlane, Princeton University
2- UNESCO: http://en.unesco.org/celebrations/anniversaries/2016/all?page=3
3- Fuat Köprülü - Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, sf 21. Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1976.
4- Köprülü, sf 17-18-56
5- Mevlana, Divan-ı Kebir’den Seçmeler, Hazırlayan: Şefik Can. 345. Bölüm. Ötüken Yayınevi.
6- Ahmet Yesevi, Divan-ı Hikmet, 54. hikmet.
7-  Mevlana, Mesnevi, cilt 1 önsöz. Milliği Eğitim Basımevi, ikinci basım, 1953 veya Mevlana, Mesnevi, cilt 1 önsöz. Timaş yayınevi, 2007.
8- Kemal Eraslan - Ahmet Yesevi'nin Fakrname'si, sf 81
9- Eraslan. sf 82
10 - Köprülü, sf 37
11- Köprülü sf 38
12 - Köprülü sf 102
13- Eraslan, sf 74
14- Yesevi, 74. Hikmet
15- Sazşairleri, Dün ve Bugün", Edebiyat Araştırmaları, Ankara 1986, s.184-187 kaynağından aktaran: Prof. Dr. Azmi Bilgin - Fuad Köprülü ve Tekke Edebiyatı
16- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası resmi web sitesi. Link: http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TCMB+TR/TCMB+TR/Main+Menu/Banknotlar/Cumhuriyet+Doneminde+Dolasima+Cikarilan+Banknotlarimiz/Emisyon+Gruplari/1.+Emisyon+Grubu/Emisyon2
17- Bkz: "Tasavvuf ve Tarikatlardan Tek Dünya Dinine - Volume I" adlı makalem
18- Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları - 11. Sınıf Ortaöğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı, 2012
19- Rockefeller Vakfı resmi web sayfası. Link: https://www.rockefellerfoundation.org/our-work/grants/united-states-fund-for-unicef/
20- UNICEF ABD resmi web sayfası. Link: https://www.unicefusa.org/supporters/volunteers/illuminati-high-school
21- CNN, 17 Eylül 2013, International adoptions in decline as number of orphans grows
22- Elizabeth Bartholet - INTERNATIONAL ADOPTION: THE HUMAN RIGHTS POSITION 
23- Lucis Trust resmi web sayfası. Link: https://www.lucistrust.org/world_goodwill/plan_wg
24- Lucis Trust. Link: https://www.lucistrust.org/world_goodwill/un_wg
25- Lucis Trust. Link: https://www.lucistrust.org/world_goodwill/newsletter/recent_issues__1/2009_2_a_time_of_transition/transition_activities_emerging_evidence_group_service
26- Mevlana, Mesnevi, cilt 2, 3333-3339. beyitler. Timaş yayınevi, 2007.

353 yorum:

  1. özlemişim ya . . okumaya başlayalım

    YanıtlaSil
  2. 2 saate bitirecem şimdiden saygılar..

    YanıtlaSil
  3. Şimdiden eline sağlık...

    YanıtlaSil
  4. Yazinin sahibi bana kosiyef@gmail.com hesabindan ulasabilirseniz cok sevinirim.

    YanıtlaSil
  5. Sahalara geri dönmene sevindim cemre.. Devamı gelsin Insallah...

    YanıtlaSil
  6. Konu disi ama biri cevap versin lütfen
    Kuran'a göre dövme caiz midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alakası yok
      Nisa 34 yanlıl çevrilmiştir çoğu mealde

      Sil
    2. arkadaşım iyi niyetlisin biliyorum da hiç kıvırmaya gerek yok orda babalar gibi var dayak olayı. ben de kendimi uzun bir süre inandırmaya çalıştım ama durum bu.

      Sil
    3. üstelik orada aldatma gibi bir durum da söz konusu değil, itaatsizliklerinden baş kaldırmalarından korkarsanız diyor. yani ben kocama karşı çıktığımda onun lafını dinlemediğimde onun beni dövmeye hakkı olacak öyle mi? Allah'tan gelen kitap bu mudur? cool olayım diye dini reddeden bir ergen değilim. en çok ben istiyorum inanmayı, öldükten sonra adilce yargılanmayı ama islam benim hiçbir soruma cevap veremiyor. ya ben hukuk öğrencisiyim, bizim dandik medeni kanun bile Allah'ın kitabından daha mantıklı, uygulanabilir. miras, çok eşlilik, şahitlik, zina cezası gibi saçmalıkları açıklayanla daha karşılaşmadım. ha bana dersiniz ki sen neye inanıyorsun senin çözümün ne? bilmiyorum arkadaşım. ama bu kitabı da kabullenecek değilim. cemre, bu güne kadar tasavvuf, mezhep saçmalıklarını çok iyi açıkladın. bence bundan sonra kuran ayetlerini incelesen bence daha faydalı olur herkes için. belki yarın belki de 50 sene sonra öleceğim bilmiyorum ama benim için hayatın bir anlamı yok pek. öbür dünyanın var olabildiğine inanacağım, bir anlam bulabileceğim ihtimalini düşünerek yaşıyorum. neyse benden bu kadar umarım okursunuz bu yorumu.

      Sil
    4. dövme konusunda senin dediğini mi bahsetti bilmiyorum ben vücuda yapılan dövme anladım ama senin bahsettiğin konu üzerine.
      erkek kadın üzerine idarecedir.yok ben çok medeneyim diyosan en medeni toplumda da öyledir.yaratılış gereği erkek kadından idare güç gibi konularda kadın erkekten güzellik çocuğa merhamet gibi konularda üstündür.yanlış anlama bu dünyalık üstünlük.asıl üstünlük ahiretliktir ki bu takvadır.

      yani ailenin sosyal olarak devamlılığı böyle sağlanır.bi yerde iki reis olmaz.yalnız itaat konusunu ele almak lazım.itaat kölelik gibi algılanıyor galiba.en başta itaat doğruya olur.allah sonsuz doğru olduğundan ona sonsuz itaat vardır.kadının kocasına itaati böyle değildir.doğru bi şey söyler ve sen ona nedenini sorabilirsin vesayire vesayire ve nitekim doğru olduğu haksa itaat etmelisin.ve aile içi itaat konusunu da ele alayım.kimse kimseye şahsi konularda karışamaz.yani aileyi ilgilendiren konuda erkeğe itaat edilir.yoksa aile yürümez.ve yine aileyi ilgilendiren konuda erkeğin haklı olması lazım.

      mesela kuran-ı kerim de toplum yöneticilerine itaatten bahseder.mesela burda da toplumu ilgilendiren konularda itaattir.ve doğruysa haklıysa itaat edilir yöneticiye.

      sonuç anlaşılacağı üzere itaat ailevi düzeni sağlar.erkek önce öğüt verir sonra yatağı terkeder son çare olarakta vurabilir.vallaha gayet doğal geliyor bana.hak etmiş kadın.ya aile düzeni sağlanacak yada boşanma olacak.son çare de vurma.ve nitekim kadın öğüt alırsa evliliğe devam eğer vurupta öğüt almazsa evliliğin yürümeyeceği ve sonlandırılması gerektiği anlaşılır.zira ailevi düzen sağlanamıyordur.

      sen vurmayı büyük ihtimal dövme olarak algılamışsın.hayır kadına tokatı sallarsın oluyorsa eyvallah olmuyorsa yallah...

      Sil
    5. hacı senin üzerinden yürüyeceğim kusura bakma.lan oğlum ayetleri kendi yobaz aklınızca çeviriyorsunuz sonra neden böyle böyle lagaluga yapıyorsunuz.benim aile konusunda dediğime itiraz eden olsa olsa ancak feministler olur.onlara burdan selam.kadın erkek eşittir.nah.bazı konularda erkek bazı konularda kadın üstündür
      ama bunlar dünyalık üstünlük.lan iki erkek de eşit değildir ki.iki kadın da eşit değildir anasını satayım.

      neyse sonuç ayetleri kalbi selim ve özellikle dilbilimsel olarak akıllıca incelenirse ayetlerin: allah'ın verdiği öğütlerin aklımızın dışını bırak aklımızın üstünde olduğu anlaşılacaktır.bu öğütler bizzat allah'tan.size akıl veren allah'tan kendini akıllı görenler buyursunlar kendi dediklerini yapsınlar...

      Sil
    6. sana ciddi bir cevap yazmak isterdim de bu zihniyetteki bir insana ne anlatabilirim, o ne anlar bilemem. erkek kadından üstünmüş de, vurunca aklı başına gelirmiş. lan sen nasıl bir insansın ya? senin anlayışına göre fiziksel üstünlüğü olan her kimse karşısındakine şiddet uygulayabilir, onu ezebilir. senin gibi bir şerefsize verecek cevabım yok benim. lan benim babamın okuma şansı olmamış 13 yaşından beri ailesinden ayrı zor bir işte çalışan bir adam. ne hacı-hoca takımına inanır, ne anneme ne de bize el bile kaldırmamış, beni her daim okutmuş, desteklemiş, annemin ne işine ne gittiği yere karışmayan bir adam. annem kendi isteğiyle kendi parasıyla ev aldı be. çoğu şeye oturup konuşup karar veriyorlar. senin bahsettiğin tipte bir "aile reisi" olsaydı babam hiç saygı duymazdım, nefret bile edebilirdim. ama şimdi çoğu şeyde anne babamın varlığı beni motive ediyor, okuyayım da onlar daha iyi şartlarda yaşasınlar diye. bak yine söylüyorum zengin, eğitimli de değil benim ailem. ama insaniyetlerini korumuşlar. eğer bu din erkek kadından üstündür, lafını dinlemiyorsa çak ağzına bir tane diyorsa öyle din olmaz olsun. zaten senin gibi yobaz, zalim insanlar yüzünden bütün islam aleminin geldiği nokta ortada.

      Sil
    7. hahahhaha.yazim bi tarafina dokunmus galiba.çünkü baya sacmalamissin.güldürdün beni.
      yemin ederim senin yazini okuyunca senin ayetlere bakis acini anladim.benim yazimdan nasil bu kadar sacma cikarimlar yaptigindan belli ettin kendini

      gelgelelim sana yeni cevap yazmaya.karsimda herseyi art niyetli anlamaya calisan birine anlatir gibi anlatiyorum.

      Bir ben cocuklarin dövülmesine kesinlikle karsiyim nerden cikardin boyle sacma seyleri.iki ben güçlü olan gücsüsüzü döver asla demedim.tam tersi erkek kadindan güclüdür ve onu korur.ve ailenin emri odur.reisi odur dedim.ve itaati anlattim sana.toplum da ve ailede bir takim kurallar vardir.bunlara uymazsan cezani cekersin.mesela bana serefsiz demen gibi.neyse orayinda gectim.ve kadin itaat etmezsen aile dagilmaya yuz tutar.itaat ise ailevi konularda olur.sahsina karisamaz.ve bu konularda hakli olmasi lazimdir erkegin.ve tabiki istisare eder.ama son karari erkek verir.iste bu sartlar altinda itaat etmezse ogut verir.denedi denedi olmadi yatakta yalniz birakir.olmadi vurur.bu kadar basit.o da olmadi ailenin yuruyemeyecegi anlasilir ve bosanilir.

      sen yine dediklerimi anlamayacaksin buyuk ihtimal.selam sana.uyman geren kurallar boyle.nitekim gercegi goreceksin ! cok yakinda...
      ayrica git annene okut yazimi bakalim o ne dusunuyor.

      Sil
    8. bi sey ekleyim.sen vurmayi nefsi hirs olarak algiliyorsun.nitekim öyle anlamaya buyuk ihtimal devam edersin.çünkü kendi nefsi azginliginla olaya bakiyorsun.ama asil olay aile kurumunu korumaktir.ve burdaki vurmaya iyi niyetli bakarsan kafa goz yarma degil.kadinin akli basina gelmesi icin ona uyari.git babana sor bunu hic yapmamis mi.ayrica bu herkesin ortasinda olmaz.koca ile kari arasindadir.nitekim öyle bi olay olmalidir ki artik öyle bi seviyeye gelmelidir kadin iyi niyetli düsunurse ben bunu hakettim diyecek seviyededir.sen bu olaya niye bu kadar tepki verdin bilmiyorum ama herseyin bi kurali vardir.aile kurumunun da kurali budur.nefsi azginliginkliginla degil iyi niyetli bakarsan olayi anlarsin yoksa imkani yok.iyi aksamlar.

      Sil
    9. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    10. karını döverek aile kurumunu nasıl koruyorsun? dün dayak yediği adamla bugün yatmak zorunda olan kadın ne hisseder bir düşün bakalım. erkeğe hava hoş islamda, isterse 4 kadın alır "nefsini" dizginlemek için, isterse cariyelerden harem kurar kendine şanlı ecdadın yaptığı gibi.
      ayrıca erkeğin her yaptığı şey, her aldığı karar doğru mu oluyor? kadın düşünemez, o karar alamaz; erkek en iyisini bilir, kadın "itaat" etmediğinde ona şiddet uygulama hakkı vardır. bu ayet bunu söylüyor. bir de niye bu kadar tepki verdin demişsin. kadınların çektiği eziyet senin için değil belki ama benim için önemli. etrafımda ne yaşamlar görüyorum. baskıdan okuyamayan, istediği gibi giyinemeyen, istediği kişiyle evlenemeyen, çalışamayan, şiddet gören, korkusundan boşanamayan kadınlar. hepsinin sebebi de senin savunduğun bakış açısı. sen kendine göre çıkarımlar yapmışsın yok istişare varmış, bunlar karı koca arasındaymış. yumuşatmaya çalışıyorsun ayeti ama olay net.

      Sil
    11. O konuda sikkonun önceden önerdiği Edip Yüksel in Kuran Çevirilerindeki Hatalar kitabı farklı bir çeviri getiriyor. O kitaba bakabilirsin. Erkeğin kadın üzerine hakim olması da o kadın dövme ayetinin de çevirisi orada düzeltilmiş.
      Adam kendi çeviri de yaptı ancak ben güvenilir bulmuyorum. Ama o kitapta yanlışlıkları, kelimelerin başka ayetlerindeki anlamları ile karşılaştırarak güzelce açıklıyor.

      Sil
    12. ablam.artik cok buyuk ihtimal bayansiniz.erkegin nerfsi ile kadinin nefsi bir degildir olamaz.nitekim erkek baska seylerden hoslanirken bayan baska seylerden hoslanir.ben size en basindan beri dedigim vurmada erkegin hakli olmasi ve kadinin da yeteri kadar haksiz olmasidir.siniri soyledim zaten.yani kadin iyi niyetliyse hatasini anlar aile kurumunu devam ettirir.ve her ailede boyle seyler olabilir.insanlar zaman zaman hata yapar.kadin kotu niyetliyse zaten evlilik sonlanir.yani sizin dediginiz ertesigun sorunu kalmiyor.

      ikinci.erkek en iyisni bilir demedim.erkek aile de karar makamidir.karar alirken de hep birlikte almak zorundadir ailesiyle.nitekim herkese dogruyunsorar tartar ve en dogru karari almaya calisir.sonucta kadinda tamam haklisin derse yani artik o karar hak olmustur.yani yanlis karar almamasi icin sonuna kadar tartisabilirsiniz.nitekim yinr aliyorsa uygulamamalisiniz.hatta boyle boyle aciklamalisiniz.nitekim siz haklisiniz bu durumda dinen size hicbirsey yapamaz hatta ozur diler.ama sizde anlayinki devlette bi tane baskan olur.ayette yazarkainatta iki rab olsaydi bozunmaya ugrardi.burdan allah'in tek oldugunu anlayabilirsiniz.ve nitekim anlamaniz gereken de aile reisi idare konusunda size ustun olan erkektir .sizinde erkeklere ustun taraflariniz vardir.o konuda da siz basroldesiniz.nitekik evli degilseniz bence anlarsiniz ideal aile duzeni boyle saglanir.son olarak sizin dediginiz eziyet cekn bayanlara yapilan tamamen yobazlik.ben babamla bu konuda cok kavga etmisimdir.neyse kadin sahsi her konuda ozgurdur.ve bi karar alinirken ailede her istrdigini soyler.ve nitekim beyi de hakliysa birlikte aldiklari ve beyin son makam oldugu karara uyar

      sizin hassasiyetinizi daha iyi anladim ama lutfen siz de bni anlayin.nitekim islam kadini geregi kadar korur ve geregi kadar deger verin yobazligi islam sanmayin.ama en basindan beri anlatmaya calistigim konu yobazlik degil.selam size.

      Sil
    13. unkown ...ssafsatalara inanmiyorum

      Sil
    14. leemyastone, muhakkak izle:
      https://www.youtube.com/watch?v=eRXDoTnqwZI

      Sil
    15. tarafsız şekilde dinledim kardeşim.hata bir.zuhruf 5 nadribu vermek demek bırakmak asla ve asla değil.safran vazgeçmek.size zikri vermeyi vaz mı geçelim...hatta ankebut 43 e de bakabilirsin.ayrıca peygamberizin o süslü hayat için kadınlardan ayrıldığı için kullandığı kelime varken vadribu yu kullanmazdı.ki ve drb ki çok net şekilde bu vurmak demek.vallaha kimse kusura bakmasın kimsenin hevesi için ayet çekilip bükülemez.amuda kalkarsanız belki kadınları sevin diye çevirebilirsiniz.ama biz buna islamı ılımlaştırmak diyoruz.ayet netdir.açıktır.herkesin gönlü bilir.ha ama şunu söyleyim asla ve asla erkekte eşine itaatsizlik yapamaz.karşılıklı saygı sevgi.son karar makamı erkek erkek korur kollar.ailenin reisdir.vesselam.

      Sil
    16. @yusuf mert zorlu, ben bu videoyu izlemiştim hala da kanala aboneymişim hatta. ben araştırdım okudum bu konuları, edip yükselden de taslaman dan da kurandakidin sitesinden de. arapça bilmiyorum ama aklımla bazı şeyleri çözebilirim. darabe fiili darp etmek, darbe şeklinde bizim dilimize bile girmiş. tabi ki başka anlamları da olabilir. ama madem kuran apaçık bir kitap, madem bizim anlamamız için kolaylaştırılmış neden allah arapçada bu anlamı karşılayacak başka bir kelime yokmuş gibi darabeyi kullanıyor? kuranı okuyan bir arap bu manayı çıkarıyor işte, başörtüsü ayeti gibi bir mesele değil ki bu. mesela o konuyu açıklayabiliyorsun kolayca, ayetteki kelime sadece örtü, kıyafet anlamına gelir bu yüzden baş örtme emri yoktur diye. ama bu ayeti eğip bükmekten başka bir şey yapamazsınız. ha yapanlar da iyi niyetlerinden yapıyor. caner taslaman ı pek sevmesem de cübbeli gibi adamlara tercih ederim tabi. zaten islamda bir reform olacaksa da bu adamlar yapsın. bizim ülkecek bir kurtuluşumuz ancak bu yolla olur. ama çok zor.

      Sil
    17. Yorumlarınızın sadece baş kısmını okuyabildim. Okurken bu konu üzerinde pek düşünmediğimi farkedip biraz araştırma yaptım. Ve şu videoyu buldum. Bence ayeti çok güzel açıklamış. Belki faydası olur diyerek linkini bırakıyorum. https://youtu.be/1XOEK_84U3g

      Sil
    18. isteyen istediğini düşünür ama bence bu adam meselenin özünü anlamamış.dediği doğru şeyler var ama arada yanlışlarda cok var bana göre.bu adamı bi kaç kez daha dinlemiştim ama böyle araştıran üstündeki yobaz gelenekçiliği atmaya çalışan ama yeteri kadar da başaramayan biri.neyse bence ayet çok açık.herkes kendi düşünsün.benim dediğimi bu adamı diğerlerini...ve en önemlisi kendi ayeti okuyup anlamaya çalışmalı bence başkalarını da nesne yerine dikkate alabilir.ve kendi kararını alsın bana göre.benim bu ayet hakkında düşüncem belli.

      Sil
    19. @leemyastone ben de dusundum tartismalari ayetleri Allah neden acik bir sekilde yazmamis diye. Neden farkli ayetlerde namazin kilinis bicimini anlatmis, neden tek bir ayette soyle soyle kilacaksiniz diye yazmamis. sonuc olarak da Allah'in aklimizi kullanmamiz gerektigini bircok ayette belirttigini hatirladim. Allah boyle konulari dusunup aklimizla bir sonuca varmamizi istiyor olabilir. De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır." Zumer Suresi 9. ayet'ten.

      Sil
    20. kardeşim dediklerine genel olarak katiliyorum.şunu da hatirlatmak isterim.ayetler gercekten cok acik.hangi konu olursa olsun allah, bi seyi net olarak bildrimesiyse o konuda bizi özgür birakmistir.ozellille sekilcilikte allah çoğu zaman özgür biraktigi halde biz inatla olaya şekil cizmeye calisiyoruz.iyi aksamlar.

      Sil
    21. @yusuf mert zorlu, sorun burda zaten. ayet yorumlanacak bir ayet değil ki. gayet açık. biz hazmetmekte zorlanıyoruz o kadar. aynı cümleyi incilde görmüş olsak duygusallığa kapılmadan, eee ööö demeye kalkmadan kabul ederdik. zaten incil ve tevratı okurken daha objektif baktığımız için insan düşünüyor bu saçmalığa nasıl milyonlarca kişi inanıyor diye. kurana gelince kabullenmekte zorlanıyoruz işte.

      Sil
    22. çok güzel bi noktaya değinmişsiniz.kabullenmek.olay bence burda.ayetlerde bu olay çok vurgulanmış.allah'ın ayetlerin nefslerinin hoşuna gitmediği için yalanlayanlar...

      allah herşeyde bize en doğrusunu emretmiş.nitekim emrolunduğunuz gibi dosdoğru olun diyor.fakat bazı doğrular işimize gelmiyor.ve asıl olay bu zaman başlıyor.bu argümanı çok kullandım ama yine kullanayım buraya çok uyuyor.allah sonsuz kebirdir.insan da allah'ın yarattığı kadar kebirdir.yani kendi nefsin isteği için allah'ın emrettiği doğruluğu yalanlarsan kibirlenmiş olursun.şeytanın kovulmasının nedeni gibi.kıskançlığı yüzünden allah'a kibirlendi büyüklendi.ya çok basit seni yaratana karşı yoktan var edene karşı bu saygı fazlasıyla gerekiyor.ayrıca allah'ın dediği kesinlikle bizim yararımızadır.sadece kimi zaman nefsimizin hoşuna gitmez.ve asıl olayda allah'tan geldiği için kalben ve aklen tasdik etmek.bence iman olayının özü de böyle.

      sonuç nefsin fucuru şeytani azgınlığına dur demek.ve herşeye rağmen kalben istemek.ben allah'ı herşeyden çok severim.ondan geleni de herşeyden çok severim.nefsimden bile çok.ve akıllıca düşününce de bana vallaha diyorum pek inanmıyorsunuz galiba çok mantıklı geliyor.

      selam size.inşallah dosdoğru oluruz,ölürüz...

      Sil
  7. Seni tanıdıktan sonraki ilk yazın
    Okuyalım bakalım :D

    YanıtlaSil
  8. Dayı bu sizin çeteden mi
    http://i.hizliresim.com/1vr8jA.jpg

    YanıtlaSil
  9. Vay anasını adamsın başlıyorum şimdi

    YanıtlaSil
  10. Sikko bi topluluk oluştursak diyom pek oralı olmuyon neyse depresyondasın sen,kaynataya selamlar.

    YanıtlaSil
  11. okudum sikko adamsın tam benim kafam,su hastalık falanda sik at artık ne bu böyle

    YanıtlaSil
  12. madem çilecilik İslam'a zıt, günde 3 paket sigara niye? (görüşlerim senle paralel bu arada)

    YanıtlaSil
  13. İnsanımız için güzel yazı. Umarım bu altın çağın eskiden beri farkındaydın da yazıya yeni döküyorsundur.
    Bağlılığımı korumak için çaba sarfettiğim zamanlar ben mesela hep Endülüs Emevi Devleti'nde yaşamış bir erkek olmak istemiştim, ayrıntıları sorun etmeksizin. Peki neden erkek?

    Üzerine https://www.youtube.com/watch?v=rx6m9E_yUnQ izleyin iyi gider. Bilgilenmek iyidir içine girmeli. Sonra şöyle bir kendinizi parçalardaki şahikalardan uzaklaştırıp resmin bütününe bakın ve birazda bütündeki noksanlara odaklanın. Hala mantığınız yerine kalbiniz galip geliyorsa welcome to the islamic world..

    YanıtlaSil
  14. Sana kızanların aklina koyim, seni zeki insanlardan zekasını bir yere şartlandırmayıp gerçeği bulmaya açmış insanlar anlar, anlamıyorsanız bir şeyler eksik sizde kısa ve net. Ölünce hoca dedi inanmamaya cesaret edemedim demek yerine vallahi ben aklım yettiğince, gösterdiğin eserlerden gerçek seni aradım demek güzel olur bi düşünün bunu siz

    YanıtlaSil
  15. ruh halinin dengelenmesine sevindim sikko okuyalım bakalım

    YanıtlaSil
  16. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  17. Cemre yine döktürmüşsün ama senden bir ricam var ben bir lise öğrencisiyim ve şerefsizim edebiyat dersinde tasavvufçulardan başka bir bok görmüyorum. Senin yaptığın şey cesurluk fakat bu dava bir bireyde bitmez senden ricam yazındaki küfürleri kaldır da okuldaki edebiyat hocama bu yazıyı okutayım. Kendisi küfürden nefret eden bir bayan ve eğer o kişiye tasavvufun ne olduğunu öğretebilirsen 100lerce öğrenciyi kurtarmış olursun. Bu yüzden senden gerçekten rica ediyorum şu küfürleri kaldırman için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adamın yazdığı yazıyı ben nasıl kaldırayım?

      Sil
    2. Yazıyı kopyalarsın word'e oradan da küfür içeren sözcükleri silersin. Altına yine yazıyı nereden aldıysan onu kaynakça olarak verirsin. (Bu örnekte blog adresi mesela) İşini görür. Hocana ulaşmaya çalışmak, aklında bir soru işareti bile uyandırabilmek bir adımdır. Kolaylıklar.

      Sil
    3. yeni nesil ne kadar tembel lan

      Sil
  18. Eline sağlık reyiz.Rasyonel insanlara ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde ilaç gibi geliyorsun.İslamı söylediğin tasavvuf,mezhep ve hadisler gibi yanlışlardan arındırarak incelediğin bir yazı bence çok güzel olur.Sorunları çok güzel yazıyorsun birde çözümleri dillendirirsen minnettar kalırız.Örneğin islam, dini bir siyasi yapı öngörür mü? Birazda bunları dillendirmen gerektiği düşüncesindeyim.Selam.

    YanıtlaSil
  19. Ülkenin son zamanlardaki durumu, çözüm süreci safsataları ve tekrar yazılmaya başlayan yanlı tarih hakkında bir yazı yazarsan ne de güzel olur be :)
    Bu yazını da hemen baştan sona okudum. Tek kelimeyle mükemmel olmuş.

    YanıtlaSil
  20. Emeğine sağlık sikkocan

    YanıtlaSil
  21. Eline sağlık Cemre, Allah çabaları hiç kuşkusuz zayi etmez. Yolun açık olsun, elbette biz de bu yolda insanları ikna için elimizden geleni yapmaktayız. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  22. Moruk adamsın.. Bilim adamı olma isteği doğdu içimde..

    YanıtlaSil
  23. Dünyada en büyük kul hakkı yiyen insanlar, Allah'la kul arasına kendini koyup "ilim ve bilgi bendedir, onu benden alacaksınız" diyen hocalardır. Yazılarında sıkça bahsettiğin gibi doğuştan gelen öğretilerimizi sorgulamadan yaşamaya devam ediyoruz, ya Allah'ın söylediklerini anlamak aslında çok kolaysa? Ya sürekli bahsettiğiniz kahreden, cezalandıran, ulaşılamaz Allah bizleri sevgi üzerine yarattıysa ve çok seviyorsa? Ya Allah ile birlikte olmak için onunla aranda duran bir hacı hoca değil de, kendini aradan çıkarmış bensiz bir kul yeterse? Bu soruların tamamına verilecek cevap, egemenliği ve gücü elinde barındıran, adeta bir zamanların "kilisesi" gibi kalıplaşmış şeriat ve tarikat ehlinin işine gelmez, çünkü Allah'ı sevmek ve onun da bizi sevdiğini bilmek bu kadar kolay olmamalıdır hiçbir zaman...

    Ahmet Yesevi'ye, Sadreddin Konevi'ye laf söylenir, İslam'ın altın zamanları diye de Osmanlı örnek verilir. Peki Osmanlı padişahlarının mentorları olan Edebali, Akşemseddin, Hacı Bayram Veli'nin din görüşleri nasıldı acaba? Padişahları başarılı kılan şey bu mentorlardan aldıkları ilim üzerine olabilir mi mesela?

    Neml suresi 88. ayetinde Allah "Görüp de sabit sandığınız dağlar, bulutlar gibi hareket ederler. Herşeyi sağlam yapan Allah'ın yaratmasıdır. Muhakkak o, yaptıklarınızdan haberdardır" der. Belki de dayanak görüp, onun üzerine şartlandığınız dağlar gibi bilgiler de bulutlar gibi hareket eder, ne dersin?

    Müslüman, S-L-M kökünden geldiği gibi salim olan, kalbi selim olan demektir. Yaratılış, Allah'ın emrettiği üzeredir, birbirinden bu kadar uzakta, ama din olarak ama felsefe olarak gelen tüm öğretiler Allah'tan gelmedir. Bu "dinlerin", "öğretilerin", "felsefelerin", "düşüncelerin" benzerlik göstermesi kaçınılmazdır. "Sevgi" denildiğinde kızıyorsun, tek dünya dinine doğru gidiliyor görmüyor musunuz diyorsun. Nasıl ki İslam üzerinden diğer pek çok şey istismar ediliyorsa, bu görüşler üzerinden de istismar edilecek kavramlar olacaktır. Üzüldüğüm nokta, bu istismar üzerine düşünmek yerine, Allahu Ekber deyip kendini patlatanların sebep olduğu İslamofobi benzeri bir duruşla kötüleme çabası göstermen...

    Seninle yüzyüze konuşabilmeyi isterdim çok. Karagümrük'e yolun düşerse bir çay-sigara yapabilmek ümidiyle :)

    YanıtlaSil
  24. ellerine sağlık sikko süper yazı olmuş. Hacı senin bana en büyük katkılarından biri şu sikik hayatta götü yayıp facebookta takılmaktansa bir şeyleri araştırıp öğrenme hevesi aşılaman (Almanca öğrenmekten tarih vs). İnsanoğlunun başına ne geliyorsa bu cahil kalma aşkından geliyor. Kaynataya selam

    YanıtlaSil
  25. ibadet her şekliyle bir zulumdur. namaz ise en akılsızın bile anlayacağı ibadet şeklidir. namazdan farklı ve seni allaha yakınlaştıran ibadetler vardır. cennet 2. kata yerleşince, 3. kattaki bana nazar atarsın.

    YanıtlaSil
  26. Sikko eline sağlik oncelikle. Simdi sana bir sorum olucak bu cilehane hakkinda ki goruslerine katiliyorum ama bunu dusununce aklima haşa oruc geliyor bunu bir baskasina nasil anlatabiliriz yani orucla bu cileciligin bir olmadigini.

    YanıtlaSil
  27. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  28. ahmet yesevi diye şeyh mi olur amk mısırlı orta saha gibi

    YanıtlaSil
  29. yarısını okudum.devam edeceğim inşallah.ama cemre sana şöyle söyleyim.görünür algıyla ilgili olay.yani toplum üzerinde kimi zamanlarda bilerek dikte edilen kimi zamanlarda toplumun kendi oluşturduğu -toplumsal gelenek -kültür -mahalle baskısı her ne derseniz olay burda bitiyor.yani insanların çooook büyük çoğunluğu yüzde doksandokuznoktadokuzu kendi aklına fikrine inancına göre değil de toplumsal görünür algı ne derse onu yapıyor,ona göre yaşıyor,ki bu işine geliyor.daha basit ve kimse onu bu haliyle yadırgamıyor hatta onu öyle onaylıyor.tam tersi kendi inancına aklına göre yaşasa o görünür algının gücünü hiçe sayıp kendi iradesini ortaya koymak güçlü bi irade ister.kuran-ı kerim de geçen yöneticilerin müslüman olması bundan önemlidir.zira senin saydığın tüm sapıklıklarda görünür algıyı müthiş şekilde yönetmişler ve buna yenik düşen insanları da bitik bir hayat yaşatmışlar.yani o sele kapılan insanlar felakete sürüklenmişler.

    kuran-ı kerimde geçen toplumsal yöneticiler ise sadece ve sadece toplumu düzenini sağlamalı ve insanlara her defasında özgür olduğunu hissettirmeli ve herhangi bi karar almalarına yönelik en ufak bir dikte kesinlikle yapmamalıdır.

    sonuç insanların çoğu yanılgıda çoğu cesaretsiz çoğu kendi inancına göre yaşamıyor nitekim meşhur söz yaşadığına inanmaya başlıyor.çoğunun ipi birilerin elinde ve bunun farkında bile değiller hatta bunu istiyorlar.lan kaç yıl 1300 de gel 1900 e 600 yıl hiç mi akıllı adam çıkmamış.hadi şeyler sapıttı.herkes mi sapıktı hayır.çok az cesaretli adam çıkmış.korkak sünepeler...ve nitekim yönetici kimse(psikolojik yönetici)onun selinde boğulmuşlar ve sanmışlar ki tatil köyü.

    keza şuan da olan farksız geliyor bana.hala insanlar toplumsal algı ne derse onu yapıyorlar.bi toplumun psikolojik yöneticisi kimse o toplumu o yönetiyordur.bırakın başkanı bilmem neyi...

    senin hep dediğin şey şuanın toplumsal etiketleri farklı.bi tane toplumsal algı yok.ama beşide geçmez.neyse herkes etiketinde ne yazıyorsa o kadar değerli.ben o kadar ucuz olmak istemem.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bi şey eklemek istiyorum.

      hacılar hocalar.münafık gibi yaşamayın.başkalarının inancına göre toplumun inancına göre yaşamayın lan !

      bak illa müslüman olun demiyorum.ama doğruyu herkes kendi aramalı bence.kendi fikrin kendi karakteri...insan kendi olmalı anasını satayım.

      ben kendim çok sorguladım ve nitekim tüm kainatın bi yaratıcısı olduğunu anladım.ve anladım ki ben eskiden yoktum.bunu derin derin düşünen varsa yokluğunu düşünmek çok ilginçtir.ve dedim ki allah'ım çok şükür beni yoktan var ettin.bana beni nasip eyledin.ve kalbimi,niyetimi.vechimi allah'a yönelttim.nitekim islamı da anladım.ama bunları yaparken hep düşündüm.insan kendini yaşamak için düşünmeli.

      herneyse ben müslümanım.toplumum da genel kanı müslüman olduğundan değil.ben buyum.tamamen kendi seçimin.tüm sorumluluk bende.ve en önemli konuda kendi sorumluluğumu başkasına atmadım.

      ve son olarak islam da anladığım en önemli şeyi söyleyim.allah'a kul olmak.bunun tek yöntemi de insan olmak ne fazlası ne eksiği...

      Sil
  30. ulan kaynatasız içime mi doğdu ne bi girdim 1 saat önce yeni yazı

    YanıtlaSil
  31. Eline kalemine sağlık

    YanıtlaSil
  32. Vee yine harika bir yazı!Bize yeni şeyler kattığın için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  33. Eline kalemine sağlık

    YanıtlaSil
  34. KANKA YAZİM YANLİSİ COK RAHATSİZ EDİCİ "yaratılışını incelemeyi emreden ayetler ile doluyken" şunu arattir cümleyi düzelt

    YanıtlaSil
  35. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  36. eline sağlık yarına kadın doğum stajı var okumadan yatamadım.iyi geceler

    YanıtlaSil
  37. Öncelikle yazdığın için teşekkür ederim. Lisedeyken ödev diye verdikleri kitabı alıp hiç okumayan biri olarak seni bu blog vasıtasıyla okumaya başladım. Yazılarına denk uzunluktaki başka yazılara itinayla 'hayatımda toplam bu kadar okumadım' yorumunu bırakırım ama bana bir şeyler kattığın için teşekkürler Cemre abi. Zevk için aldığım ilk kitap Piyondu. Sayende az buçuk bi okuma alışkanlığı edindim devamı geldi. tasavvufa bilmeden önce de pek sıcak bakmazdım yazılarından sonra çevreme de yaymaya başladım ama senin karşılaştığın tepkiler geldi. En yakınlarım bile o kadar kanıksamış ki mevlana yunus emre akrabamız sanki amına koyim öyle cansiperane savunuyorlar. Sırf tasavvuf yazınla yargıya varmıyim diye o saçma pembiş kapaklı mevlana kitabına baktım ve yazdıklarından ne eksik ne fazla. Ne kadar didinsemde bu üretim inanç kalıplaşmış. Din işlerine kafa yormaya kuranı okumaya da sayende başladım. İstikametim pek seninki gibi değil şu an; çok fazla soru hiç cevap yok tatmin olmaktan çok uzağım ama çabalıyorum. Ablam da kuranı odamda görünce tam bi yobaz gibi çıkıştı yükseğe koymam gerekiyormuş. Ondan bile bu tavrı görmek hayal kırıklığıydı. Eğer bir hikmeti varsa yazanlarda olmalı, kuşe kağıdı ve sayfaları değil:) y

    Yazıya gelecek olursam Fuat Köprülüyü Celal Şengörün methiyeleri kadarıyla biliyordum; Rus bilimler akademisine seçilmiş bir alimin yazındaki gibi bir gaflete düşmesi şaşırttı daha çok ilgilenicem bununla. Moğol istilasıyla ilgileniyordum bu ara islamın altın döneminin çöküşünde dediğin gibi tasavvufla birlikte payını değerlendiricem. Tam da üstün körü ; yazdığın gibi Moğollar yakıp yıktı da niye japonya-almanya gibi küllerinden doğamadı diye geçirmiştim senin gibi. Neyse eyvallah

    YanıtlaSil
  38. Hasta insanlar nedeniyle bu halde olduğumuz doğrudur. Tasavvuçlular, bilimum aydınlık iddiasında bulunan "süveterli" şarlatanlar... Fakat burada mesele şu; ne yapmaLIYIZ sikko. Böyle, böyle böyle. Hepsine evet öyle. Ama, nasıl olacak da Allah'ın ayetleri ışığında, sistemleri yalnız Allah'a has kılarak yaşayacağız ve çocuklarımıza özgür, temiz, adil bir dünya bırakacağız? Neden böyle? sorusu çok önemli elbette, ama geleceği kenara atmayalım. Gelecek için çabalayalım ve senin de dediğin gibi, üretelim... Selametle...

    YanıtlaSil
  39. Sevgili kardeşim; İslam adına verdiğin mücadeleden dolayı Allah razı olsun! Zira İnsana üstünlük olarak verilmiş aklı üstünlüğü olarak görmeyen toplumların akibeti maalesef karanlık bir şuursuzluk oluyor. Tasavvuf ekolü küfür ekolüdür. Buna katılmakla birlikte nefs konusunda Kuran ve bilim ile çelişen bir düşüncelerin var! Bu konuda seni uyarmak istedim.
    sana yön verebileceğini düşündüğüm aşağıdaki linki okumanı tavsiye ediyorum. Bu içerikler insan davranışları ve psikoloji bilimini meslek olarak sürdüren yazarlarımız tarafından oluşturuldu.
    https://askacagri.wordpress.com/2015/07/12/deizm-bilim-ve-islam/

    Ve makaleni tamamlayan, en son yayınladığımız makaleyi okumanı arzu ederim.
    https://askacagri.wordpress.com/2016/02/28/hikmet/

    sadece seni bilgilendirme ve uyarma niyetiyle yapıldığı için bu yorumu yayınlamaz isen sevinirim. Zira amaç sayfamızı tanıtmak değil ve olumlu eleştirinin herkesin içinde yapılmasını doğru bulmayız. Sevgiler kardeşime

    YanıtlaSil
  40. Mükemmeldi sikko eline sağlık

    YanıtlaSil
  41. Yine yardırmışsın mayk

    YanıtlaSil
  42. senin gibi adamların varlığını bilip görmek beni hep umutlandırmıştır. tamam, yanlışların birçoğunu biz de biliyoruz ama amına kodumun dar kafalılarına anlatamıyoruz cemre. hitabetimiz zayıf. tavsiye edip size yönlendirsek ya okumuyorlar ya da önyargıyla okuduklarından bir sik anlamıyorlar malesef. fakat bunları bahane etmekten vazgeçmeliyiz. zamanı geldiğinde yükümüzü sırtlanabilmeliyiz. inşallah başarırız. Allah sana acil şifalar nasip etsin. niyetinin temizliğini muhafaza edip yolunu açsın. açsın ki bu uyandırma daha çok uyuyan insana ulaşsın. hadisler ve mezheplerle ilgili yazını dört gözle bekliyorum. kendini çok yorma ama çok salma da. hadi baalım. Allah'a emanetsin.

    YanıtlaSil
  43. Bütün bunlar doğru ama zaten bu yazdıklarını herkes bilir. Herkes bilir bilmesine ama bu gerçekler insanın yüreğini çatlatır. İnsanlar bu gerceklerden kaçmak zorunda yoksa 3 paket sigara da yetmez, kayınçosuz...hayaller aristo gercekler yildo

    YanıtlaSil
  44. Karakter sınırına takıldım, birinci kısım;

    Her yazdığın yazıdan sonra "bu sefer yorum yapmayacağım" diyorum ama illa kendine küfür ettirmeyi başarıyorsun amına koyım.

    Pakistanlı bir alim var Muhammed İkbal diye. Onun bir lafı var aslında upuzun yazmayı düşündüğüm şu yazıyı yazmadan bitirmeme sebep olacak kadar güzel bir laf ama onu yazmama rağmen devam edeceğim.

    "Aynı gökyüzünde uçarlar lakin kuzgunun dünyası farklı şahinin dünyası farklıdır" demiş Muhammed İkbal.

    Ben Kuran'ı okudukça söz konusu kitabın Tanrı'dan gelmediğine günbegün inanan bir deist olarak söylüyorum bu lafları, var içinde bulunduğun hali kendin düşün.

    Durup durup "tek kaynak Kuran'dır" diyorsun bu görüşüne kaynak olarak da Kuran'ı gösteriyorsun. Ulan olm yanlış olan Kuran ise şayet o zaman bu sarıldığın şeylerin hepsi boşa düşüyor farkında mısın?

    Biri sana diyor ki "senin getirdiğin su zehirli içmemek lazım.." sen diyorsun ki "Kayışdağı suyunun aktığı çeşmelerden olan bir çeşmeden aldım bunu.." ulan iyi de olm Kayışdağı suyunun kendisi zehirliyse o zaman ne olacak? Senin getirdiğin suda otomatikman zehirli olmuyor mu?

    Mevlana'yı, Ahmet Yesevi'yi bilmem kimi geçtim Yunus Emre'ye dil uzatıyorsun amına koyım. Şimdi burada Kemalizm savunucusu Neyzen Tevfik rolüne bürünüp "Yunus Emre'ye dil uzatma sebepsiz" diye başlamayacağım ama saydığın bu isimlerle sen aynı gökte yaşıyorsunuz ama biriniz kuzgun biriniz şahin.. Dünyalarınız tamamen farklı sikko.

    Muhammed'in ay'ı ortadan ikiye böldüğüne inanıyorsun. Musa'nın asasının canlandığına, denizi ikiye yardığına, İsa'nın dölsüz dünyaya geldiğine inanıyorsun ama Ahmet Yesevi'nin Türkistan'dan Mısır'a gelebileceğine burun kıvırıyorsun ya senin zürriyetini sikeyim ben amına koyım.

    "Onlar peygamberdi lan sikik Ahmet Yesevi kim?" diyebilirsin. Amenna. Ulan olm hayatında hiç "kün fe yekün" diye bir şeyde mi duymadın? Hızır'ı da duymadın, bedenden, mekandan gayrı olan. He pardon gerçi senin Hızır'a inanmak için önce Caner Taslaman'a bi sorman lazım di mi? Pardon.

    Her şeyi geç Kuran'da (sen iman ediyorsun sonuçta, hem de her ayetine ve buna mecbursun) mucizelere konu olmuş -SIRADAN- insanlar var. Bunu pekala biliyorsun. Öldürülüp tekrar diriltilen sonra "ne kadar mühlet geçti" diye sorulan vs.. vs.. Yani anlayacağın senin iman ettiğin Kuran'a göre Allah dilerse mucizeler sadece peygamberlere özgü değildir. Bilmem anlatabildim mi?

    İnancın hurafelerle değil akılla yaşanması gerektiğine bende inanıyorum. Sırf bu sebepten yıllarca istifade edip sohbetlerine gittiğim Cübbeliyi ve sohbetlerini sorgulaya sorgulaya terk etmiş insanım ben. Ama inanç denen şey beyinle değil gönülle yapılır. Beyinle yapılan şey ticarettir, "al gülüm - ver gülüm"dür. "Ben sana inanayım da sende beni cennete sok"tur. Yani inancı ateistlerin ağzına sakız ettiğiniz "Tüccar mantığıdır."

    O ruh hastası dediğin Yunus Emre "Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle bir kaç huri / Dileyene ver onları / Bana seri gerek seni / diyerek yaradana (şayet varsa) ulaşmanın cennetten evla olduğunu söylemiştir. Yani anlamaya kapasiten yeter mi bilmiyorum ama cenneti elinin tersiyle itmiştir. O beğenmediğin Anadolu Erenlerinden olan Hacı Bektaş-i Veli "Cennet için yapılan ibadet geçersizdir.." demiştir. Varını yoğunu, dününü bugününü cennete gitmek için taklalar atarak geçiren insanlar nereden bilecek "Cennet için yapılan ibadet geçersizdir" lafının ne demek olduğunu, ne kadar ağır bir laf olduğunu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mucize ne yaa...nerede yazıyo...

      Sil
    2. kardeşim her yazıda senin yorumlarını görüyorum dayanamadım bu sefer ben cevap vericem.
      nefsi öldürmek. falan diyorsun övüyorsun da biz ona laf etmiyoruz ki? adamlar nefsi öldürüp allah ile"bir"olma derdinde. biz buna şirk diyoruz.
      fatiha ile ilgili yorumun arapça lisanı ile ilgili başkasının ağzından yazmak. bunu çoğu ayette görebilirsin aramana gerek yok nette araştırırsan farkedeceksin. ayrıca 40 rekat diyorsun da kuranda rekat yazmaz okumadın mı yoksa? kim nasıl ibadet etmek isterse öyle ibadet eder.kuranı eksiksiz yazdığını söyler allah. namazın nasıl olacağınımı yazmayacak?
      mümin demek onaylayan demek.eğer kuranı okuyup mümin olmamışsan bitmiştir.kimse sana zorla bunu inandıramaz.
      peygamber ayı ikiye falan bölmedi.miraca cıkmadı.
      aşık veysele laf atmak için ortada bişi yok neden atalım? adam ölmeden ölünüz dediğin için mi? :D
      herkes anlamaz yazmışsında. bi sen mi anladın amına koyim? anlaşılmayacak bi durumuda yok.
      Allah kuranda çalışın didinin diyor. ama adamlar kendilerini herşeye kapatıyor. ulan gülün eğlenin dolaşın sevin. neden hundizm deki gibi kendilerini dağlarda yalnız basına bırakacaksın ki? Allah o kadar nimeti boşa mı yarattı? cennette vaad ettiği şeylerde gayet nefsi şeyler. nefsi kim olursan ol öldüremezsin ÖL-DÜ-RE-MEZ-SİN. nefs=sensindir.
      bu son sözede karşı cıkıyorsan sana bi sorum olacak nefs nedir?

      Sil
    3. Heh, bana işte bunlarla gelin hacı abi. Çünkü ben değişme sürecinde olan deizme evrilen, araştırmaya, okumaya, eleştiriye açık insanım. Maykıl gibi "ben eleştiriye açığım" ya deyip sonra kendini eleştirilenleri kategorize edip "birçoğu bir sike yaramayan laflar" diyen biri değilim. Bunlarla gelin diyorum çünkü yazdıkların mantıklı bir, ikincisi de doğru veya yanlış ilim tartışmayı severim.

      Bak şimdi eğri oturup doğru çay içelim. Basit konuşalım. Bekar bir erkeğim canım kadın istiyor diyelim. Eğer geneleve gidersem nefsime/kibrime/egoma yenilmiş olurum. Yok eğer dişimi sıkıp gitmezsem nefsimi/egomu/kibrimi alt etmiş olurum. En azından bu olay için.

      Nefs öldürülebilecek bir şey değildir çünkü yaratılış gereği vardır son nefese kadarda insanla yaşar. Öldürülebilecek bir şey değildir ama en aza indirilmesi gereken öldürülmese de amiyane tabirle yatağa düşürülmesi gereken bir şeydir. Ben şimdi iddaa oynayan bir adamım. Nefsim "oyna kazan" diyor gönlüm "oynama lan siktir et" diyor. Kimi zaman nefsim kazanıyor kimi zaman gönlüm.

      Daha yalın daha anlaşılır söyleyeyim. Nefs Adem'i cennetten kovdurandır, İblis'i Adem'e secde ettirmeyendir. Gökyüzünden baktığında bir karıncadan farksız gözüken ve milyarlarca yıldız/galaksi arasında kapladığı yer sadece dünyada bir toplu iğne ucu kadar olan ama yolda mağrurlanarak yürümesine sebep olandır.

      Yani iyi bir şey değildir.

      Kuran'ın bazı kısımlarını vicdanen kabul etmem mümkün değil ama şunu biliyorum nefs mücadele edilmesi gereken bir şey. Öyle Allah yarattı diye "aman nefsime zulmetmiyim" deyip karıya gitmeye gerek yok. Bu işin kolay kısmı çünkü.

      Ben iman ediyorum ki "Erenler Katı" diye bir yer var. Ve oraya ulaşabilmek için nefsi yok edemese de insanın ezmesi gerekiyor.

      Bu arada; belki de saçma sapan olabilecek cümlelerle engizisyon mahkemesine karşı dünyanın döndüğünü anlatmaya çalışan Galilei gibi oldum burada (hakikat benim dediğimdir demiyorum mecaz yapıyorum) ama şöyle bir şey var benimde bir blogum ve bir mail adresim var. Maykılın yazılarının altına yazdığım yorumlardan sonra bana mail atıp "abi maykılı iyi sıkıştırıyorsun destekliyorum" seni diyen insanlarda var. Ekseriyet siz olabilirsiniz ama bu sizin söylediğinizin doğru olduğu anlamına gelmez.

      Mahkemede Galilei'ye "dünyanın dönmediğini söyle seni öldürmeyelim" dediler Galilei şöyle dedi;

      "Dünya, ben dönmüyor desem de dönüyor."

      "Ölmeden olmak olmaz; Filozof bildikçe ölür, derviş öldükçe bilir." Dücane Cündioğlu

      Sağlıcakla kardeşim.

      Sil
    4. ooo emeka okafor haci abimde buralardaymis.ozlettiniz kendinizi.ben de bu nefs ene suur ruh gibi konularda bi düşünceye sahibim ama emin degilim.tartismaya dahil olayim.bakalim siz ne dusuneceksiniz ? objektif okuyun.

      şöyle ki allah ademi sekillendirdi ve ruhundan ufledi.burdaki ufleme nefahtu diye yaziliyor.ve nefsle ayni kokenden geliyormus cok sevdigim buyugum serhat ahmet tan abime göre ki dilbilgisi iyidir adamin hasindan ragip el isfahaniden bakar.

      yani allah'in ruhundan ufledigi sey nefs.ama ufledikten sonra baska ayette yazar fucurunu ve takvasini ilham etti.yani söyle ki allah'in esmalarinin kuvvetli bir temsilcisi nefs.ve allah nitekim denemek icin kendinde olamayan fücurunu (seytani azginligini) nefse ilham etti.yani karsimizda cok kuvvetli bir güc var ve bunun hem arinmasi takvasi hemde fucuru mevcut.

      yani allah nefsi üflkedikten sonra insandan insana gecti ayrica isaya bizzat bi daha ufledi zira zurriyet ademden gecer.kadindan olmaz.ve artik nefsin sahibi insan oldu.yani bizzat yaptiklarindan kendi sorumlu.

      yani hacilar hocalar benim anladigim birinci amac nefsi arindirmak.fucurundan kurtulmak

      ikinci amac ise ayetlerde cok var sikkonun yanildigi bi konu.allah merhametlilerin en merhametlisi.buyuklerinen buyugu gibi hep allah sifatlarinin kendisi icin sinirsiz yarattiklari icin sinirli oldugundan bahseder.yani insan da allah'in nasip ettigi kadar rahman ve rahimdir.yani bize kendi ruhundan ufledigi ve nefs oldugu icin bu sinirsizdir.iste nefsle ilgili ikinci amacta haddini bilmek sinirini bilmek.yani seytan gibi kibirlenmemek.bakiniz allah sonsuz kebirdir insan sinirli kebirdir.kibirlenmek iste kendi kebirligini asmaktir.yani sinirini bileceksin bu her konuda gecerli.merhamet iyilik ibadet..

      Yani niteki nefsin fucurunu oldureceksin.veiyisini de sinirlayacaksin.nitekim insan olacaksin.ne seytan olacaksin ne de tanri olmaya kalisacaksin.
      nefs takvasiyla yani siniriyla ve fucurundan kurtulmus haliyle amacina ulasir.ve. nitekim baska ayette nefsin zekkasini verin der.yani zekat.yani uydurulma 40 da bir degil.fazlaligini...

      ben böyle anladim bakalim sizne dusuneceksiniz.orta yol bu gibi geldi.ve kalbiyle akliyla allah'a yonelmekte imanli olmanin ve dedigimi yapabilmenin de bir yolu.nitekim allah'a kulluk...




      Sil
    5. ya kardeş sen nefsi sadece kötü şeyler biliyorsun senin yaptıgın neredeyse herşey nefsindendir.cidden yanlış yorumluyorsun nefsi.sikkonun önceki yazılarındaki menfeat hakkında yazmıştı onu okumussundur.bir annenin cocuguna gösterdiği şefkat bile menfaatindendir.çünkü kendi cocugudur.nefsindendir.nefsin zıttıda iradedir.
      sen namaz vakti başka birşey yapmak istersin. ama iraden izin vermez çünkü namazın daha hayırlı oldugunu iraden bilir.bu saydıgın adamlar nefsi öldürmek dediği şey iradenin sağlamlaşlamasıdır.

      Sil
    6. Eyvallah hacı abi, teşekkür ederim. Nasılsın?

      Nefs konusunda neredeyse bire bir aynı şekilde düşünüyoruz. Öyle "nefsinize zulmetmeyin" ayetini kendine göre yorumlayıp "yaşayalım lan işte" diyenlerden değilim.

      Dediğim gibi "Erenler Katı" diye bir yer olduğuna inanıyorum ve oraya nefsinden arınmak için çaba sarf edenlerin erişebileceğine inanıyorum. Öyle "Allah dünya nimeti vermiş yaşayalım işte ya" diyenlerin değil.

      Bu arada ben hafızası kuvvetli ve hatta "fil hafızası" denen hafıza kategorsine girebilecek derecede hafıza sahibi bir insanım nazar değmesin. Maykılın bir yazısında yazdığı bir kısmı hatırlatacağım burada. Bugünkü yazdıklarıyla -bence- çelişen bir kısım.

      Eskiden dergahlarda dergaha girmek isteyen kimseyi öyle hemen kabul etmezlermiş. "Bakalım niyetinde samimi mi?" diye sınarlarmış. Bakarlarmış ki kabul etmediler diye hemen gidiyor mu yoksa o dergahın kapısının önünde bekliyor mu? Bekleyenleri 1 hafta 10 gün 15 gün belki 1 ay belki daha fazla sınayıp aç susuz bırakarak sonrasında kabul ederlermiş. Buradaki amaçta kişiyi nefsinden arındırmakmış. Yani kişi o kapıda kalarak, aç susuz kalmayı göze alarak niyetini belli edermiş. Bunu yazan benim kelimelerimle aynı kelimelerle olmasa da maykıldı. Şimdi hafızama güvenip ezberden konuşuyorum yazılarını bi daha taramadım ama Matrix filminden bahsettiği yazısındaydı sanırım bu kısım.

      Süleyman Demirel'in dediği gibi; Dün dündür bugün bugündür mü diyeceğiz şimdi?

      Her neyse. Hacı abi, ben 3+5:8 demişim sen 4x2:8 demişsin. Yazdığım şeyler özü itibariyle aynı.

      Selamlar.

      Sağlıcakla.

      Sil
    7. Eyvallah abim ben iyiyim.sizde iyisinizdir inşallah.

      sikko uzerinden yuruyeceksek sikko bence iyi niyetli bi adam.elinden geldigince iyi seyler yapmaya calisiyor.ama yanlisin ne oldugunu cogu zaman iyi bilirken olaylara hep sosyolojik acidan yanlisin yanlis oldugunu savunmaya calistigindan bilimsel olarak isin dogrusu ne yoneliyor ama yeterli kalmiyor.ama elinden geleni yapiyor gibi geliyor yine.ve zamam zaman kendiyle celisiyor insan maalesef.bende gecen allah her yerde degildir dedim ama simdi savunmuyorum o tezi sacmaymis.

      ve nefs konusunda da haci abim kotuyu oldur(temsili) ama bide nefsin takvasi var yani iyiyi de insan olarak sinirla ve insan olsun nefsin.yukarsi tanrilastirma.asagisi ise hayvanlastirma.sinir insan olmak.ve sikkonun dedigi tasavvufcular hep daha iyi olmak icin hayvanlasmaya calismislar.burasi sorun.ve nitekim bazilarida tam tersi kendini tanrilastirmis.iste bu da yanlis.kotuyu her turlu oldur.iyiyi de sinirli tutmak lazim gibi geluyor.ne asagi.ne yukari.selam sana tekrardan.ha bunu kalbinle ve aklinla allah'a yonelerek yapabilirsin sen.madem kurana tam inanmiyorsun ama hoca abim inkar etme bence burasi onemli...

      Sil
    8. hatta bi sey daha allah'in gafur sifatiyla rahmet ettigi nefs kullanilirken rahim sifati vardir.rahman da rahimde rahmet edici demektir.ama rahman bu dünyada maddi alemdd rahim ise diger dünyada soyut alemde rahmet edici demektir.yani allah diyor ya ...hem ahiret sevabi hemde dunya kazanci isteyin... iste bu dedigim sinir tam iyi nefsin rahim ve rahman araliginda kalmasi ki bu da tam dedigim aralik olan nefsi iyi helal dairede sinirlamak ve allah'in rahmet etmesi icin hem ahirette hem bu dunyada dua etmek.unutmayalim ki nefsi biz temize cikartamayiz.sinirimizi asar.bizim amacimiz o dedigim sinirda allah'a kulluk etmeye calismak. Kalben aklen allah'a yonelip helal daire yasamak.ki bub yol nefsi de tatmin eder.

      eyvallah dinledigin icin iyi aksamlar...

      Sil
    9. sen diyorsun ki ikimizde aynı bokun farklı renklerini söylüyoruz ama hiçte öyle değil ben dünyanın nimetlerinden faydalanalım diyorum. sen erenler katı gibi kendini kapamışların ulaşacağı yer diyorsun.
      senin yemek yemen içeçek içmen uyuman vs. hepsi nefstendir.sen ister ihtiyaç de ama nefstir. sen hala nefsi kötüle dur.
      Allah kuranda iyilik yapanları rızıklandıracağını yazar. ee bu rızıklar dünya nimeti değil mi?
      gözünü sevim senin konusma ihtiyacın yazma ihtiyacın hepsi nefsten değil mi? çünkü yazmak İSTİYORSUN. konuşmak İSTİYORSUN. bak dikkatini cekiyorum İSTİYORSUN isteyen sensin.eğer nefsin bunları yazmak İSTEMEZ ise aman siktir et der geçersin.

      Sil
    10. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    11. adama yürümeyin lan.sen çok iyisin ya lan !.yok gerçekten iyiysen neden böyle şeyler yazıyorsun.

      benim yazdıklarm bana bir kazandıracaksa emin ol sana 10 kazanacağını düşündüğüm için yazıyorum emeka hacı abim.ki dediğim helal sınırını da allah'ım bildirmesi lazımdı.ne olursa olsun.işte biz de bu öğütlerin bulunduğuna inandığımız kitaba kuran-ı kerim diyoruz...

      bu arada sankrada benim hesap.iyi polis kötü polis ;)sankra sana da selam ..

      Sil
    12. K-Kardesler;

      Ben boşuna demiyorum "benim oğlum bina okur döner döner bi daha okur" diye. Ben o lafı sana etmedim ki Nurettin Daş'a ettim. İdrak yolları enfeksiyonuna yakalanmışsınız okuduğunuzu anlamaktan acizsiniz hala burada bir şeyler tartışıyoruz.

      Neyse benden bu kadar bu yazının altında kimseye cevap yetiştirmekle uğraşmayacağım artık.

      Herkes kendi bildiği doğruyu yaşar/yaşamalı ve herkes kendi gönlünün kendi kalbinin kendi vicdanının ekmeğini yer onun mükafatını alır ya da cezasını çeker.

      Sil
    13. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
  45. İkinci Kısım;
    Herkese ruh hastası demişsin bi sen sağlıklısın bir sen sağlamsın zaten amına koyım. Ona buna hakaret edip durmuşsun Rum Suresi 32. Ayetinin öznesi olmaya ne kadar yakışıyorsun buradan bakınca bi bilsen maykıl.. Tutturmuşsun "o cahil, bu salak, benim elimdeki benim elimdeki" diye.
    Bak sana senin dilinle geleceğim. Edip Yüksel ile olan bir sohbetinde "sınıf farkına karşı değilim çünkü" deyip cennetin de sınıf sınıf olduğunu ve herkesin her kısım cennete giremeyeceğini söylemiştin. Cennet (varsa şayet), sınıf sınıf, insanlar sınıf sınıf ama o sınıfın hepsi ruh hastası ve sınıfta kalacakken sınıfta tek kurdeleyi Caner Taslaman ile sen takacaksın öyle mi?

    Bütün sosyalistlere, rusçulara bilumum dış özentilere rağmen Atatürk'ün bir Turancı olduğu hakikattir. MHP saflarında siyaset yapan bir Turancı olarak bir gün Ocak Başkanımız ile bu konuyu tartışıyorduk. "Atatürk Milliyetçi değil mi abi? Bu rusçular bilmemneler bu adama niye sarılıyor?" demiştin. Ocak başkanı da bana "Atatürk bir değerdir olm sen gömleğini alıp giyiyorsun kendine onlar pantolonunu alıp giyiyor" demişti. Allah'ı da ya da İslam'ı her ne dersen böyle bir değer olarak al. Sen, Caner Taslaman, Edip Yüksel bilmem ne, yani "Siz" Allah'ın koluna tutunuyorsunuz bu ruh hastası dediğin adamlar bacağına tutunuyor. Hepi topu bu kadar hepsi bu yani ama sen durup durup "bu mallar ne diye Allah'ın bacağını tutuyor bizim gibi gelip kollarını tutsalar ya" diyorsun. İyi de sanane amına koyım.

    Bak hacı, Cübbeli'nin yanmayan kefen satması, peygamberi rüyada gösteren terlik satması, ya da Mahmut Efendi dedikleri zatın yanına gelen bir adamın eğilip onun eteğini öpmesi ve "merhametinizle ayakta duruyoruz" demesi düpedüz küfürdür, şirktir bunu tartışmam bile ama kişinin nefsini öldürmeyi istemesi, onunla savaşması, benliğinden sıyrılması ya da onu arzulaması bu türlü bir şarlatanlık değildir. He gerçi "benim oğlum bina okur döner döner bi daha okur" misali ben sana bunu anlatamam ama yine de bende kendi inandığım Tanrı'nın bana verdiği zihinle bir şeyler yazıp sana bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. Yani anlayacağın çabamız aynı ama ilk başta da dediğim gibi kuzgunun dünyası farklı şahinin dünyası farklı hacı.

    YanıtlaSil
  46. Üçüncü Kısım;
    Sen hiç hayatın boyunca bir gece olsun "Ölmeden evvel ölünüz" hadisi üzerine tefekkür ettin mi? Eğer etmediysen bunu zifiri karanlık bir odada, gecenin kör bir yarısı yatarken yapmanı öneririm. Ben yaptım, hiçbir şey kaybettim hatta çok şey kazandım. Bunca şakşakçının arasında sana karşı durmamın ve bir şeyler anlatmamın yegâne sebebi de "ölmeden evvel ölünüz" cümlesi üzerine ettiğim tefekkürün bana kazandırdığı tecrübelerdir. Mezara eğer ölmeden evvel bir kere girersen, yaradan seni göğe de yükseltir Türkistan'dan alır Mısır'da bir Camii'ye de koyar ne dilerse yapar yani anlayacağın hacı. Yazmamın yegâne sebebi "ölmeden evvel ölünüz" cümlesi üzerine yaptığım tefekkürlerin bana kattığı tecrübeler olsa da yazıyı okurken "yorum yazmayacağım" demiştim kendi kendime ta ki Yunus Emre'ye hakaret ettiğini görene kadar.

    Sen ve senin kafan âmâ olmasa ve tepki almayacağınızı bilseniz Aşık Veysel'e de laf edersiniz ama ona edemezsiniz çünkü ona edersen tepki alırsın maykıl bunu sende biliyorsun. Niye onu örnek verdim çünkü Yunus neyse Aşık Veysel o'dur. Aşık Veysel'de dizelerinde aynı şeyi anlatır hatta bir dizesinde;

    "Topraktandır cümle beden,
    Nefsini öldür ölmeden" demiştir.

    NEFSİNİ ÖLDÜR, ÖLMEDEN..

    Bak hani arada diyorsun ya "sığırlar" diye.

    Sığıra anlatır gibi anlatıyorum;

    NEF - Sİ - Nİ ÖL-DÜR, ÖL-ME-DEN.

    Du yu andır sitend mi?

    He sen şimdi Kuran ayeti bakacaksın buna karşılık ama ben sana deist olarak yaşayıp Kuran'dan bir anlamda yüz çevirmeme sebep olan bir ayeti söyleyeyim bana küfür etmeden önce, ve "ölmeden evvel ölünüz" cümlesinden hemen sonra günde 3 öğün tok karına şu ayeti düşün;

    5 vakit namaz kılan insan günde 40 rekat namaz kılar ve bu 40 rekatta yapılması zorunlu olan tek şey "Fatiha"dır. Sana göre Allah, bana göre ise Muhammed Fatiha'da şöyle diyor;

    "İyyake nabüdü ve iyyake nestain"

    Yani mealen "Yalnızca sadece ibadet eder, yalnızca senden yardım isteriz" deniyor.

    Şimdi sor bakayım kendine Allah kendi gönderdiği kitapta kullarına "Yalnızca sana ibadet eder, yalnızca senden yardım isteriz" demiş olabilir mi? Evetse, niye böyle bir şey söylesin. Yoksa bu onunla konuşan ya da ona yakaran bir dilin cümleleri olabilir mi?

    Unutma maykıl; Ömür henüz bitmedi ve yarın, bugün canhıraş bir şekilde savunduğun bir şeyin tam da karşısında bulabilirsin kendini.

    Ve unutma maykıl; Aynı gökyüzünde uçarlar lakin kuzgunun dünyası farklı, şahinin dünyası farklıdır.

    Özet:Yunus Emre Caner Taslaman'ı, Aşık Veysel Emre Dorman'ı teke tek de döver bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rüyada peygamber gösteren terlik satan adamı sorgulaman yıllar sürdüyse bu yazıyı anlamana daha bi kaç yüzyıl var gibi.terketmiş ama şükür onu da yapamayan milyonlar var hala.aferin çoocum

      Sil
    2. Nefs insanın güdüsel arzularıdır. Nefsini öldürmek, nefse hakim olmak, nefsini köreltmek aynı şeylerdir. İnsanın güdüsel arzuları ve istekleri vardır. Bu arzu ve istekleri iyi yoldanda karşılayabilirsin kötü yoldan da karşılayabilirsin. Mesela yemek yiyeceksin acıktın nefsin çekti. Gidip hırsızlık yaparak da yiyebilirsin alın terinle kazandığının karşılığını alarak da yiyebilirsin. Her ikisinde de karnın doyar ama kötülük yaptığında nefsine zulmetmiş oluyorsun. Nefsine hakim olmak aslında helal yollardan nefsini karşılacak olmandır. Her zaman nefsin daha fazlasını ister bunu durdurman gerekir. Eğer nefsine hükmetmez isen nefsinin kölesi olursun yaptığın her şeyi nefsine göre yapan hayvanlara dönersin.

      Sil
  47. He bu arada yazacaktım unuttum. İlluminati'yi Türkiye ve özelinde internet aracılığıyla bir nesil seninle öğrendi. Bu dayıların yüzlerce yıldır süregelen kötü emelleri olabilir bunu kabul ediyorum. Lakin Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş-i Veli, Ahmet Yesevi vs.. ne bilir David Rockefeller'i ne tanır George Bush'u? He mi hacı dayı?

    Bitti..

    Bitti hocam..

    Zaten oyuncu değişikliği hakkımızda doldu..

    Hadi eyvallah..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    2. cümlesel masturbasyon mu desem yazdıklarına ne desem. iyi cümle kurmak değil olay. yazdıklarının içeriğidir. içerik tırt.. bir diğer nokta, zaten herkesin bildiği şeyleri "hacı bak ne keşfettim" edasıyla anlatmanın saçmalığı.. yazmak için mi yazıyorsun?

      Sil
    3. Ben hayatımda böyle tutarsız bi insan görmedim. Üstte bi arkadaşın dediği gibi saçmalamışsın resmen.Deistim diyorsun ama sonra da şu hadisi tefekkür ettin mi diye soruyorsun.Hem de hadislere inanmayan bir adama. Bu yazıyı okurken sarhoş muydun bilmiyorum ama Ahmet yesevi illüminatiyi nerden tanısın demişsin. Yazıyı tekrar okusana nerde illüminati geçiyor. Resmen inanmamak için kendini zorlamışsın yazanlara.

      Sil
    4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    5. Hacı abi sondan başlayayım.

      Ahmet Yesevi İlluminatiyi nereden tanısın demedim. Tam tersini soruyorum. Şimdi maykıl illuminati ya da adına her ne dersen de tasavvuf inancını dünyada istedikleri tek din inancına entegre etmek için İslam'a monte etmeye çalışıyorlar demiş ya, - ki haklı da olabilir hiçbir şey için kesin konuşmamayı şu son 1 senemde öğrendim, maykıla ve okuyan herkese de bunu tavsiye ediyorum - bende soruyorum Yunus Emre'nin Mevlana'nın, Ahmet Yesevi'nin bu insanlara hizmet etmek gibi bir gayeleri olabilir mi? Tıpkı benim yazdığım yazı gibi saçma bir iddia değil mi? Eee şimdi maykılın bu "ruh hastaları" dediği insanların gayesi bu değilse niye şimdi 700-800 sene sonra bu insanları elin gavurlarıyla aynı paranteze alıyor ben onu soruyorum. Belki bu sayılan isimlerin görüşleri tek dünya dini isteyen insanlara hizmet ediyor olabilir ama bunların amaçları bu muydu tasavvufu yaşarken?

      Şimdi biraz daha anlaşılır oldu mu hacı abi.

      Deistim diyorsun hadisle ne işin var falan demişsin. Tamam doğru kabul. Deistim ben benim hadisle ne işim var. Eyvallah. Fakat hani yaygın bir inanış var ya bizde "batının ahlaksızlıklarını değil iyi yönlerini alalım" diye hatta Atatürk'ün de böyle yaptığına inanırız bende İslam'ın bana mantıksız gelen yanlarını değil mantıklı gelen, gönül süzgecimden geçtikten sonra kabul ettiğim yanlarını alıyorum. Yani bir nevi seçmece diyebiliriz. He diyebilirsin bu yanlış, bu saçma İslam'ı komple kabul etmen gerekir. Doğrudur. Ama ben insanları irin içirmekle tehdit eden, yandıkça derilerini yenileyip yeniden yakacağını söyleyen sözüm ona Tanrı buyruklarını kabullenemiyorum. Sana bunlar gibi onlarca örnek sayabilirim. Bak dikkat et, kabul etmiyorum demiyorum. Kabullenemiyorum diyorum. İkisi farklı şeyler zira. Her neyse. Sen tezat bulmuşsun bu iki yönü. Dediğim gibi doğrudur da ilk bakışta. Fakat bende diyorum ki "Ölmeden evvel ölünüz" gibi mucizevi bir sözü ben kabullenebiliyorum. Topyekün hepsini kabul etmem gerekiyor olabilir ama işin o kısmında da ben diyorum ki "lekum dinikum ve liye din/dini." anladın mı hacı abi?

      Öte taraftan maykılın hadisleri kabul etmediğini 5 senedir blogunu okuyan ve hatta bu blogu hatmetmiş bir insan olarak elbette biliyorum ama ben ona Kuran ayetleriyle de örnekleme yaptım bir, ikincisi de hadisi kabul etmesini değil üzerinde düşünmesini tavsiye ettim o kadar.

      Sarhoş muydun yazıyı okurken demişsin. Yaşayan en büyük Türk şairlerinden olan Cemal Safi üstâdın dizeleriyle cevap vereyim buna.

      "Kevser sarhoşuyum meyhane değil,
      Hiçbir zevk böylesi şahane değil,
      Kays gibi Leyla'yı nefsane değil,
      Efsane görüştür senden sonrası."

      Naçizane bir öneri daha saçma sapan yazan bu faniden.

      Ruh hastası Yunus Emre yine bir dizesinde der ki;

      "Dört kitabın mânâsı saklıdır bir Elif'te,
      Sen Elif'i bilmezsen bu nice okumaktır."

      Hacı abi, gönderilen dört kutsal kitabın yekün manası Elif'tir der Yunus. Elif Arapça'da "1" demektir. Yani dört kitabın mânâsı da "1"e çıkar. Sana göre, maykıla göre değil tabi Yunus'a göre bana göre. Sen Elif'i bilmezsen bu nice okumaktır demiş. Elif'i yani "1"i bilmezseniz ne okusanız boşa, bence/bizce.

      Sana/maykıla/size ezcümle olarak son sözümde yukarıda yazdığım Kafirun suresindeki ayeti tekrarlamak olsun;

      "Lekum dinikum ve liye din/dini."

      "Sizin dininiz size, benim dinim bana."

      Sağlıcakla ayık kardeşim.

      Sil
    6. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    7. onları da biliyoruz güzel kardeşim. sen kendini yunus emre mühendisi mi zannediyordun.

      Sil
  48. Rastlantıyla makaleni okudum. Önceki yazılarını da okuduktan sonra genel bir değerlendirme yapmaya karar verdim.
    Şimdilik şunu yazabilirim > Senden çok sayıda düşünüre ihtiyacımız var.

    YanıtlaSil
  49. Cemre, tam olarak Emeka Okafor gibi düşünmesem de, onun bir mesajını vurgulamak istiyorum.

    Şu anda henüz bilmediğin, yeterince araştırıp üzerinde düşünmediğin bazı konular hakkında aşırı kesin yargılar koyuyorsun.

    Utanırsın kardeşim, utandırırlar adamı.

    Sen blog yazıyorsun. Başka biri neden yazmıyor biliyor musun? Sığır olduğu için mi? Değil.

    Bugün çok emin olduğun bazı konularda yanlış olduğunu göreceksin. O yüzden bugünden bu kadar kesin konuşma ki yarın dönebilesin. Dönme payı bırak kendine. Yoksa Edip gibi ezbere konuşan, kontrol manyağı, inatçı birine mi dönüşmek istiyorsun?

    Kuran'a dayanarak konuşuyorsun ama Kuran'ı bildiğin falan yok. Facebook'ta da geçen sana bir ayet gösterdim kaldın öyle. Şuurunu kitleme, kendini biraz serbest bırak. Yazık olacak..

    YanıtlaSil
  50. https://www.youtube.com/watch?v=4100TX0axeY muhteşem yüzyıl-yunus'un şiirlerini okumak açıkça küfürdür

    YanıtlaSil
  51. ulan şu mark zuckerberg espirisine çok güldüm ya shshgdgs harbiden bu "elitist" pezevenkler birbirine çok benziyor.

    yazıya gelince yine harika bi iş çıkarmışsın eleştirenler yanlış diyenler kendi doğrunuzu yazın da görelim amk

    YanıtlaSil
  52. Cemre yine bi ton sikimsonik yorum yazmislar. Bu kadar yorumun arasindan benimkini okurmusun bilmem ama dusuk bi ihtimal olsada senden bi ricam olacak. Abi yıllardır hangi sey bana sevdirildiyse onun üzerine araştırma yaptığımda ve okuduğumda onun gerceklerini gordugumde ondan tiksindim; öncelikle
    1. Atatürk
    2. Osmanli
    3. Genel olarak tasavvuf
    4. Ayrinti olarak mevlana (dipnot konyaliyimdir)
    5. islamin son 500 yili
    6. Hadis islami ve mezhepler
    7. Demokrasi ve Siyaset
    8. Partiler ve akparti
    Bu siraladigim konular basta fanatik olduğum daha sonrasinda sorgulayarak tiksindigim konularin basinda gelmektedir. Seni sıkı sıkıya takip etmemin sebebide budur yoksa kara kasina kara gözüne yandigimdan degil amk. Neredeyse her konuda paraleliz. Ancak ataturk konusunda tam tamina zıttız. Atatürk uzerine onun fanatiklerinin ve düşmanlarının yazdığı kitaplari okumus ve hala okumakta olan biri olarak senden ricam ataturk uzerinede detayli bi arastirma yazisi yazman. Bunu istememin tek sebebi bakalim ben nasi bilgilere ulasmisim sen nasi bilgilere ulasacaksin. Zira doğru; fikirlerin carpismasiyla ortaya cikar... Selametle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. he gülüm he atatürk dinsizdi zaten masondu he
      ha benim zihni yarı açık yobaz tosunuma

      Sil
  53. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  54. Emeğine sağlık, allah razı olsun. Rihanna antidiary bakmanı öneririm.

    YanıtlaSil
  55. Ahmet Yesevi' yi düşündüm de ulan 60-70 yıllık bir ömrü olan adam nasılda etki edebilmiş. Bizim gibi ayağı, kolu filan var. işiyo, sıçıyor ama nasıl da etkili pezevenk.
    İnsanlar hurafelere inanmayı seçiyor. Hurafelere inanmak kolay, çaba gerektirmiyor ve çoğunluk tarafından da her ne hikmetse kabul görüyor... "Kayıp kıta atlantis bilimsel olarak yok" diyince kabullenemiyor. Kendi beceriksizliği hatasıyla olan bir duruma "Bana nazar değdi" diyor... Her ne oluyorsa, insanlar seçiyor mayk.
    Tıpkı senin bir banka genel müdürü olacak yeteneğin varken bunu yapmamayı seçip, insanları düşünmeye, üretmeye, doğru bildiklerini sorgulatmaya çalışman gibi...
    Sen ve senin gibiler az. Kabullenmesi zor şeyler bunlar ve bir çoğu kişi anlattıkların doğru da olsa, yanlışı göre göre doğruyu kabul etmemeyi tercih ediyor.
    ama Allah' ın yardımıyla zafer inananlarındır... selam

    YanıtlaSil
  56. Selam Cemre, ben ruh hastası gibi sana özel video çeken Yılmaz. Emeğin için teşekkürler lan. Yine uğraşmışsın babacım.

    Birşey dicem. Bu tekkelerde tarikatlar zamanını dolu dolu, full time geçirmeleri, resmen düşünmeleri için, kendilerini geliştirmemeleri için şeytanın bir oyunudur. Günümüzdeki eğitim sisteminde olduğu gibi. Full time ödev. Proje.

    Hatırlıyormusun bilmiyorum ama ben Hollandadan geldiğimi söylemiştim. Orda ödev filan hafif şeyler. Kendine gayet zaman ayırıyorsun.


    Son olarak. Bazı devletlerin bazı ülkelere işte demokrasi getiriyoruz, barış getiriyoruz diye ülkeleri ele geçirmesi bence Osmanlının İslamı yayıyoruz ondan ülkeleri ele geçiriyoruz demesiyle hiçbir farkı yoktur.

    Kardeş düzelmene seviniyoruz. Görüşürüz. Ha bu arada filmle ilgili. Arkadaşım 12 binlaraya kamera alıyor. Ben de 4 binlaraya bir kamera alıyorum.

    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  57. Montessori ile ilgili bir bölüme sonradan rastladım. Bu olayı okul öncesi öğretmeni olan ablam bana anlatmıştı. Aslında çocukların nasıl da kendi ayakları üzerinde durma potansiyellerini en erkene çekebildiğinle alakalı.

    Nasıl öğrettiklerini bilmiyorum ama öyle beyin yıkama operasyonlarına maruz kalmaları beni üzdü. Hemen ablama da anlattım olayı.

    Bak montessori eğitimiyle eğitilmiş çocuklar. https://vimeo.com/96848931

    Bence bir sorun yok. Hatta çok da güzel. Ama çocuk çocuk kalmalı mı yoksa aslında bu daha mı sağlıklı sorusunun cevabını şu an ki donanımımla cevap veremiyorum.

    YanıtlaSil
  58. Diğer kısımlara bir şey demiyorum, sadece arama tarama yaparken Curie'nin sözüne rastlamadım ben, özellikle TR kaynaklarda yazılmış gibi duruyor. Tek referans: (Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Çağ yay. Cilt 4 sf 242). Bunun dışındaki yerler hep kopya modunda alıntılamış. Tabii ki endülüs'de bu bilginin ötesi olabilir, olabileceğine inanıyorum. Ama Curie böyle birşey dememiş olabilir. 1906 yılında ölen adam atomun parçalandığı söylenen 1940'lı yıllar için iyi bir öngörüde bulunmuş olabilir. Tabii ki yunan felsefeciler zaten bölünebilirlik/bölünemezlik üzerine tartışıyorlardı. Arada küçük yazılar, paylaşımlar, twiter iyi oluyor, takipteyiz.

    YanıtlaSil
  59. Allah razı olsun,kaynaklarla çok güzel şekilde anlatmışsın.Bize de yardımcı oluyor çevremizdeki insanlara anlatmaya çalışırken yazdığın yazılar.İki cihanda da ecrini görürsün inşaAllah.

    YanıtlaSil
  60. Said Nursi ve Risaleleri hakkında da bir araştırma yazısı bekliyoruz. Fetullah Gülen cemaatin de değinirsen çok faydalı olur. Ayrıca Ahmed Yeseviye değinmen güzel olmuş. Eline sağlık.

    YanıtlaSil
  61. Eline ve idrakına sağlık Cemre kardeşim, facebook'da paylaştığım son yarım saatte 30 çılgın arkadaşımın daha da kafayı sıyırmalarına yardımcı olduğun için müteşekkirim.

    YanıtlaSil
  62. Cemre sadece dini içerikli yazı yazmaya başladın komplo teorileri bekliyoruz biraz da eski içeriğe de devam et biraz

    YanıtlaSil
  63. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  64. hacı şu antidepresanı azalt hangi ilaçsa o. dilsel derinliğin harbi azalmış bak.. ama yazı güzel, emek büyük eline bileğine sağlık. yine şu haliyle bir sürü kitaba 10 basar. edebi haz bağımlılığının amına koysunlar, roman okumuyoruz sonuçta önemli olan içerik diyerek kendi hazperestliğimi fark ettim ve kendimi tokatlayarak yazıyı ciddiyetle okudum. anlatılan manzarayı çevremde gördüklerimle birlikte tahayyül etmeye çalıştım.. artık şu mistik genlerden tümüyle kurtulmak lazım. ülkece genetiğimizin anasını sikmişler. ama genetiğe inat, içine mistisizm bulaşmış her şeyin anasını sikmeye ant içmiş durumdayım.

    YanıtlaSil
  65. Yazınızı okudum. Emeğinize sağlık.Nacizane bir yanlışınızı düzeltmek gayretindeyim kendimce.
    ''Burada Ahmet Yesevi'nin, kendisinden 100 yıl sonra Mevleviliği kuracak olan Mevlana'yı bile ne kadar etkilediğini görüyorsunuz. Birebir olarak aynı ifadeyi kullanırlar. Ahmet Yesevi de hem aşık, hem maşuktur, yani haşa Allah'ın bir parçasıdır. Hatta Ahmet Yesevi denen ruh hastası hızını alamayıp kendine Allah'ın "Rahman" ve "Süphan" sıfatlarını da yakıştırır yukarıda göreceğiniz üzere.''
    Kendisinden 100 yıl sonra Mevleviliği kuracak olan Mevlana ifadesi yanlıştır.Çünkü Mevleviliğin kurucusu Mevlana'nın oğlu
    Sultan VELED 'dir.
    Bu kadar yazıda buna mı takıldın deme!
    Şeytan ayrıntıda gizlidir...Saygılarımla

    YanıtlaSil
  66. Hocam ciğerine sağlık.
    Bir önerim olacak,referansları link olarak yazıdaki numaralarına yerleştirebilirsen iyi olur bence. Çünkü yazılar uzun ve bazen de sıcak sıcağına bakmak istiyor insan.

    Sağol.

    YanıtlaSil
  67. Teşekkürler Cemre, eline sağlık.

    YanıtlaSil
  68. 3-5 bin kişiden fazlasına ulaşıyorsun tasalanma. Ne zaman yazdıklarını o sövdüğün tiplere anlatsam ne demek istediğini çok daha iyi anlıyorum. Bu tiplerin verdikleri tepkileri harfiyen tespit etmen de ayrı marifetin. Hayatımı değiştiren adamsın Cemre. Bütün yazdıklarını okudum. Telefonumda paylaşım yapınca bildirim veren iki kişiden birisin. Diğeri fuatavni :)
    Böyle uzuuun yazılardan ziyade bunun gibi kısa yazman daha verimli bence.

    YanıtlaSil
  69. Yeni yazıyı beklemekten canım çıkmak üzereydi. Hemen başlıyorum... Yazan ellerin dert görmesin şimdiden :)

    YanıtlaSil
  70. Yeni yazıyı beklemekten canım çıkmak üzereydi. Hemen başlıyorum... Yazan ellerin dert görmesin şimdiden :)

    YanıtlaSil
  71. Bu; o şeyh denilen adamların yazdığı öne sürülen dizelerdeki çarpıklıkları, alenen kendilerine Allah dediklerini yalnızca sen ve senin gibi aynştaynların anladığını ama ona inanan (sence) sığırların anlayamadığını çünkü gerizekalı ve kör olduklarını söylüyorsun öyle mi?Bu yazıda ben bir tek senin bu ihtişamlı kibir dolu dizelerini okudum.Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?Kuran'a bile bir sürü iftira atıp kaç yüzyıllık kitap nasıl inanılır buna diyorlar sen tutmuş bir ademoğlunun taa kaç yüzyıl önce yazdığı öne sürülen kitaplardaki bazı aidiyeti onlara mı değil mi belli olmayan cümleleri onlara zımbalayıp diyorsun ki bu böyledir kardeşim.Bravo.Her şey mantık değildir güzel kardeşim.Her şeyi akılla idrak edemezsin.Duyu organlarının ötesinde bir şeyler oluyor.Sen görmesen de seni beni görenler var.İman ediyorum diyorsun yalnızca şunu söyle.Hiç görmediğin bir şeye inanmak mantıklı mı?Sen Allah'a aklınla mı iman ettin?Kuranda Allah; " Onlar ki kulakları var duymazlar, gözleri var görmezler, kalpleri var anlamazlar." demiyor mu?Evet evet kalpleri var anlamazlar diyor.Kalp diyor.İman işinin akılla değil kalp ile olacağını söylüyor.Herhalde Allah'tan daha iyi bilmiyoruz değil mi?Buradan yola çıkacak olursak senin bu akılcı anlayışını kısmen seviyorum çünkü kısmen doğru söylüyorsun.Bilime, yeniliğe kapalılık bizi bu hale getirdi.Gerektiği yerde aklını kullanmayanlar evet pisliğe bulanırlar.Fakat aklını kullanacağın yerler farklıdır kalbini kullanacağın yerler farklıdır.Hz.İbrahim Allah'a "ya rabbi yeniden dirilmeyi bana bir gösterirmisin" diye dua edince Allah ona "noldu inanmadın mı?" demiş olup Hz.İbrahim de" ..bunu yalnızca kalbimin mutmain olması için istiyorum" demiştir bunun üzerine olan gelişmeleri biliyorsun.İşte buradaki gibi aklın işe yarayacağı yer resmen belirtilmiş.Açık ve net son kararı kalp verir.Çaldıranda zaferin Osmanlıdan yana olmasının sebebi yine Türk ve Müslüman olan Safevilere göre teknolojinin ileride olmasıydı bkz ateşli silahlar evet kabul ediyorum.Ama sen her şeyde akıl galiptir diyorsun.Sevmek, sevilmek, hissetmek bunlar hep kalp iledir.Sabaha kadar zikir etmelerine laf ediyorsun ama "onlar ki yataklarından uzak kalırlar.." ayetine muhalefet ediyorsun farkında değilsin.Neyse meselenin özü; senin ancak kalp ile anlayabileceğin şeyleri aklınla yargılayıp saçma sapan yargılara varman ve sağa sola boş beleş hakaretler etmendir.Bazı haller yalnızca yaşanır tarif edemezsin.Etmeye kalktığında da manevi anlamda senin gibi süt çocuğu seviyesindeki insanlar bulgur pilavı yemiş gibi boğulurlar.Sen bana en sevdiğin yemek ne ise onu yediğindeki aldığın hazzı, lezzetini tarif edebilir misin?Diyeceğin maksimum hoşuma gidiyor'dur.Ancak senin sevdiğin yemeği seven ve onu yiyen biri varsa onunla konuşmadan da veya o lezzeti tadı betimleyeceğin herhangi bir kelime ile anlaşabilirsin.İşte bu adamların da bazı sözleri, beyitleri böyledir.Sen Cemre, anatomi kitabı okuyup da doktor olan birini gördün mü? Okuma yazmayı ana babamız biliyordu neden bizi okula öğretmenlere teslim ettiler, kendileri öğretemezler miydi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kılkuyrukluk yapma.. konuşmak için konuşmuşsun salt

      Sil
  72. Bu iş öyle olmaz sevgili kardeşim.Her Kuran okuyan kendini alim zannediyor şimdi.Ben demiyorum ki Kuran yetmez.Ama önce hazmetmek lazımdır.Anlama metodunun biri tarafından gösterilmesi lazımdır.Yüzme kitabı okuyarak yüzme öğrenilmez suya girilmesi lazımdır.Birinin tutması lazımdır önceleri.İlla ki şeyh olsun değil derdim her zaman senden benden her konuyla ilgili daha tecrübelisi vardır onu diyorum.Meal okuyarak hüküm verilmez.Herkesin kapasitesi farklıdır ona göre indirgemek gerekir.Bu tekkelerin bir zamanlar yaptığı buydu.Bu insanlar alimdi.Aralarında okuma yazma bilmeyenler bile olabilir Hz. Peygamber gibi ama Ebu Cehil neden cahilliğin babası oldu bizim kahvehanelerde oturduğu yerden atıp tutan hayatında bir tane kitap okumamış cuhela tayfası gibi olduğu için mi yoksa hakikati bilmediği için mi bir araştır derim.Bu adamlar işin özü ben Allahım demeye getiriyor ve karşısındakiler de körü körüne hmm tmm o zaman mı diyorlar?Böyle mi yani?Hadi bunlar bilmiyor koskoca cihan devletinin sultanları da mı gerizekalı da bu adamlara ve talebelerine saygı ve hürmet göstermiş olup tekkelerine daima yardımda bulunmuşlar?Zenbilli Ali Efendiler, Ebu suudlar hepsi enayi yani öyle mi?Bütün bu adamlar bunu göremedi ama sen ve senin gibiler gördü değil mi?Valla komedi.Aralarında yanlış yapanlar yok mu? Evet var. Hep olacak.Yahu hz.peygamber sağken kendini peygamber ilan eden adam var bunlar ne ki? Onun için, bir kaç kişi yüzünden bir kurumu karalayamazsın.Öyle yaparsan İŞİDi görüp İslam bu diyenlerden ne farkın kalır?Ayrıca sana şöyle bir bilgi vermiş olayım inşallah; hucurat suresinde Allah "ses tonunuzu peygamberin ses tonunun üstüne çıkarırsanız amellerinizi yok sayarım, uçuverir" diyor.Şimdi sen bu zihniyetinle bu ayeti okuyunca dedin ki "Yalnızca Peygambere saygısızlık yapıyorlar diye Allahın müslümanları uyardığı bi ayet".İşte bu küfredip hakaret ettiğin Yunus Emre ve onun gibileri ise şöyle diyorlar ; Gezdim Halep ile Şam'ı eyledim ilmi talep, Meğer ilim bir hiç imiş illa edep illa edep." Yani diyor ki edepsizlik saygısızlık var ise ağzınla kuş tutsan boş.Sen de Allah için yaptığını söylediğin bu blogu ve içerisindekileri, tavırlarını edalarını sunarken EDEP dahilinde sunmalısın sevgili eleştiriye ve yeniliklere açık kardeşim.Nasıl ki seni anlamadan etmeden cahilce küfredip amaçsızca eleştirenlere kızıyorsan, sen de aynı durumda senden üst seviyedeki insanlara aynısını yapıyorsun.Bunun adı edepsizliktir, amellerin uçuverir sonra dikkat et.Selametle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sanane ki adamın edebinden.. sen edebi biliyorsan uy ona. başkaları niye uymuyor'u dert etme. edep seni baglar. herif yazmış zaten ahlaksızlığımı siktiredin ilmimi alın diye..

      Sil
  73. Sikko yardırmışsın yine dostum.Gerçekten seni bu konuda takdir ediyorum.Çünkü Karagümrük çocuğusun sözün senet çünkü belgelerle geliyorsun.Bir arkadaşıma bu tasavvufun ne illet birşey olduğunu göstermeye anlatmaya çalıştım senin yazılarından örnek verdim.Kendisi de dinine bağlı bir adamdır.Ama bu hadisler olsun tasavvuf olsun onlara da dini kadar bağlı.Ben ona bu tasavvufun ne illet birşey olduğunu göstermeye çalıştıkça adam düşünmek yerine onları savunuyor.Diyorum neden araştırmıyorsun diye hatta araştırmayı geçtim senin şu blogdaki tasavvufla ilgili yazılarını okusa keşke ama nerde adam bana gelmiş şöyle diyor "ben ibadet yaparken veya dini bir içerik okurken bu söylediklerin aklıma gelip beni şüpheye düşürürse ?" diyor.Neyse sikko vaktinden de almak istemiyorum ama bu yobaz kitleyle harbiden uğraşılmaz.Ben de bıraktım zaten en azından ben elimden geleni yaptım.Vicdanım rahat ahirette herkes yaptıklarının inandıkları şeylerin hesabını verecek zaten.

    Bu arada Piyon da on numero kitap olmuş kaynatasız^^

    YanıtlaSil
  74. Moruk reklam gibi olmasında facede bi sayfa var benzersiz İlluminati Arşivi' diye bi baksana 7 martta deprem olacak falan diyo

    YanıtlaSil
  75. Sikko ayrica tasavvufun en önemli anlatilan olaylarindan birine hiç deginmiyorsun ki: bence en asagilik olan siralamasinda bastadir. Cinsellik konusunda.. (Ariflerin menkibeleri-mesnevi-ibn arabinin kitaplari vs) Varligin birliginden mutevellit dinlerinde haşa kadin suretinde allahi görüp hatta cinsel uzuvlarinda bile gorduklerini soylerler ve bizim insanlarimiz bunlari putlastirip sirke batmaya devam ederler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet biliyorum, İmam Rabbani de Allah'ı kadının cinsel uzvunda gördüğünü söyler mektubatlarında. Valla bilhassa Mesnevi'deki cinsellik içerikli hikayeler (kadın kılığında adamın gerdek odasına giren adam, kendini eşeğe siktiren kadın vs), diğer saçmalıkların yanında en hafif kalan şeyler olduğu için onlara hiç değinme gereği bile duymadım. Düşünüyorum da aslında kalın kafalılara böyle şeyler daha çok etki ediyor, misal günümüzde bile her ahlaksızlığı yapan bir adamın ancak seks kasedi düşünce insanlar "abooo ne pis herifmiş bu" diyor.

      Bu tasavvufçuların İslam'la ve akılla çelişen yığınla inancı varken, gidip sırf şu erotik hikayeleri yüzünden tasavvuftan soğuyacaksa biri, böyle bir mantık algısı varsa, zaten tasavvuf yolundan gitmeye devam etsin.

      Sil
  76. Ve sikko en acı olanı da adamin gözüne de götüne de soksan aynı catliyorum laf anlatmak için hala vardır bi hikmeti bizim aklımız yetmez edalariyla kendilerini de bizleride bi halta yaramaz bok beyinliler olarak asagilar dururlar yuzlercesiyle tartistim lan koca bi köy beni sapık ilan etti ahaha.

    YanıtlaSil
  77. tası taragi toplayip koye donenlerdenim lan ben hatta cogu vaktim dagda gecer arilarimla.. Uretmek için essiz bi mekandir daglar.

    YanıtlaSil
  78. Bilgiler için çok teşekkürler.yanlış anlamazsaniz bi sorun var isim neden sikko ? İsminiz biraz islam açısından sıkıntılı değil mi?

    YanıtlaSil
  79. Abi insanların en başından beri mucizelere onları gerçeklestirenlere inanma ihtiyacı var, bu doğuştan gelen hayatı anlamlandırma o boşluğu dolduracak iman arayışı yani şu an islam olmalıyken çok rahat tasavvuf tarikat gibi yollara saptırılıyor bu putları yıkmak kolay iş değil , bugüne dek inandıklarının tersini anlatmak buna ikna edip dini ve tarihi kültürü milleti kurtarmak kolay değil ama destek olunası bir hedef yolunda ömur harcamalık bir dava eyvallah allah razı olsun

    YanıtlaSil
  80. Kahraman gazeteciler gibisin fazla okuyanın yok ama adamın dibisin

    YanıtlaSil
  81. emeka+nurettin bi gidin la bu blogdan.

    YanıtlaSil
  82. Kuran da böyle akılla çelişen hurafeler kerametler yok diyosun da bu âyeti ne yapacağız. Üstelik aradaki mesafe haritadali kerametteki mesafeden az değil sürede göz açıp kapanincaya kadar. vede üstelik bu olağanüstü mucizeyi gösteren kişi peygamber olarak geçmiyor. kitaptan bir ilim sahibi kişinin yaptığı ayette vurgulanıyor. Yanı Allah böyle bir ilimin bulunduğunu gayet net bildiriyor

     Kendinde Kitap'tan bir ilim olan kişi de şöyle dedi: "Ben onu sana, gözünü açıp yumuncaya kadar getiririm." Derken Süleyman, tahtı, yanında kurulmuş görünce şöyle konuştu: "Rabbimin lütfundandır bu. Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor. Esasında, şükreden, kendisi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Ganî'dir, cömerttir (Neml 40)

    YanıtlaSil
  83. Ayrıca kuran ı anlamada mutesabih ayetlerde bile (Bakara 7) kafa karistiran gerçeğini sadece Allahın bilebildigi tabir caizse yoruma çok
    açık ayetler var iken , sen Ahmed yesevinin Mevlana nın yunus emrenin kısaca bütün tasavvuf ehlinin kitaplarından cimbizladigin sözleri iddiana delil teşkil etmen bence ilkeli bir davranış değil.
    KURAN ı anlamada a = b mantığının ne kadar sakat ve çelişkilerle dolu bir kitap algısi oluşturacağıni vurgulayan sen iş panteisme islam dan kılıf bulma uğruna pagan inancı olduğunu ispatlama uğruna keser gibi kendine yontuyorsun. Lütfen biraz ahlaklı ve ilkeli ol. Zulme karşı kiyamda durmuş milyonlarca insanin hidayetine vesile olmuş , gönüllere girmiş , kibir hased riya hırs gibi insanı insanlıktan islam dan alikoyan kötü özellikleri İhlas gıpta tevazu gibi Allahın razı olacağı ahlaki özelliklere dönüştürüp nefsi öldürme değil terbiye etmeyi hedef edinmiş islamın en önemli vurgusu ahlâkı saglamayi kendine şiar edinmiş tasavvufu bir canavar olarak göstermek en hafif ifadeyle insafsızliktir

    YanıtlaSil
  84. Eğer bir fasik size bir haber getirirse onu etraflica araştırın buyurur Allah c.c.

    Aynı günümüz medyasının yaptığı gibi kadrajda sadece insanlara görmek istediklerini gösterdikleri gibi aynı edepsizlik in içine biz dusmeyelim.

    YanıtlaSil
  85. Ayrıca şeytana bu kadar yetki verdiğini açık açık anlatan Allah ve buna iman eden Müslümanlara ;Allaha gönülden bağlı muminlere verdiği fazl ve keremler mi fazla geliyor , layık görülmüyor..

    YanıtlaSil
  86. akıl ispat deyip duruyorsun da imanın büyük bir kısmının gayb olduğu yani akılla cozulemeyecegi üstüne basa başa kuranin dört bir yanında vurgulanıyorken üstelik Allah gayba sizi muttali kılacak da değildir diye kesin bir dille ifade ederken imanın kalp boyutunu hisler boyutunu , gözün görmesi kadar kalbin basiretini aklın dogruyu bulabilmesi için muhakeme etmesi kadar kalbin furkanini devreden çıkarmak imanın yarısını yok saymaktir. Hani ne derler o zman yarım doktor Candan yarım hoca iman dan eder misali imanın yarısı da adamı Allah tan eder Allah korusun. Çünkü imanın yarısı çeyreği diye birşey yoktur iman azalmaz artmaz. Ancak tami makbuldür. Burada da sen nasıl panteism tehlikesinden korkuyorsan bende gönül boyutu boşaltılmiş materyalist seküler İslâm tehlikesi nden korkuyorum. Emin ol her ikisi de aynı kapıya hizmet ediyor panteism de seküler islam da . O yüzden denge kurmamız lazım. Ifrat ve tefrit ten uzak akılla kalbin buluştuğu orta ümmet te bulusmak ümidi ve duası ile Allahın selamı ve rahmeti üzerinize olsun.

    YanıtlaSil
  87. Bütün yazılarında olduğu gibi sapla saman öyle bir karışmış ki birbirine hangisinden başlayacağını şaşırıyor insan.
    Birincisi seytani çok hafife alıyoruz.
    Allah kuran da bizim için çok ciddiye almamız gereken düşman olduğunu vurgularken.
    Müthiş bir zekasinin aklının insanı yoldan çıkarmak için Allahin verdiği süre ve imkanı sonuna kadar kullanan bir varlığı ve oyunlarını çok iyi analiz edip düşmana karşı hazırlıklı olmazsak eğer aklımızida alır imanimizi da Allah korusun.Vahye ve imtihana muhatap ilk insandan günümüze ve kıyamete kadar yaşayacak olanların hepsini gözlemlemis akillisindan cshiline abidinden fasigina kadar tuzaklar kurmuş bütün medeniyet ve kültürleri deneyiml3mis bir varlık.
    Aklımıza mı guvenecegiz ? Karşısında . Hayır imanimiza ; Rabbimize guvenecegiz. Onun himayesine sığınacagiz. Ancak selim bir kalple varabiliriz ona. Kalp asıl yöneticidir akıl ise onun güzel bir hizmetkârı. O yüzden kuran hep kalbe vurgu yapar. Güzel hasletlerle dolu ve ona o güzel hasletlerde yardım eden güzel akılla.
    ikincisi panteism de Allah yoktur herkes ve hersey ALLAH tır. Tasavvufta ise böyle bir akide nasıl olabilir? Ancak cimbizlayarak
    veya rezil örnekleri tasavvufa malederek yapılırsa başka. O kadar uzaga gitme Şeyh aramak için . sana Günümüzden isim vereyim istersen isimler kitaplarını ara tara ve tek bir örnek göster Panteism deki akideyi öğütleyen . Vahdeti vücut bir sarhoşluk kendinde olmama hali olarak anlatılır ve asla bunun dinde bir yerinin olmadığı ; bir hal cezbe durumu olduğu vurgulanır. Akıl başta olmadığı için mazur görülebileceği görüşü vardır.Aşktan dolayi kendinden geçme hali. Tıpkı Mûsâ as in Allah aşkından dolayi Yâ Rabbi seni göreyim deyip bayılması gibi. Bazı sembolik ifadeleri de duzunden okuma gibi hataya düşersek o zamn ayetlerde geçen "Allahın eli
    gibi ifadeleri ve bunun gibi birçok sembolik ifadeleri nereye koyacağız. Tasavvuf kitaplarında genelde mevzu imanın kalbi yonu olduğundan sembolik dil sıkça kullanılır.

    YanıtlaSil
  88. Ayrıca Tasavvufta çok temel bir kural vardır saplarla saman lari ayırabilmek için. Islama uymayan kurana aykırı olan zindikliktir sapıklıktır.
    Ayrıca kitapla hikmeti
    alım ile arifi
    iyi ayırt etmek gerekir. Lütfen kolayciliga kacmayalim . Bir iki kitap okuyup ordan burdan internet munevverligiyle edindiğimiz bilgilerle islamın ahlak ve selim bir kalp ilmini sistemlestirmis fikih gibi kelam gibi tefsir gibi ana dallarından birini etraflica araştıralım . Rabbinizin buyurdugu gibi yapmaya çalışalım :


    Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.


    YanıtlaSil
  89. Birde şu kolayciligı bırakalım artık. Bu işleri ehli lerin den öğrenelim. Ama bizdeki kültür herkes arkadaş herseyi biliyor. Tespitler yapıyor. Iki okumayla işin ehlinin yıllarca edindiği seviyeye ulaşıldığı zannediliyor. Adam Kurana ömrünü vermiş geçiyor karşısına o bilmiyor ben okudum çözdüm nedir bu seviyesizlik. Bilmiyorsaniz ehline sorun buyuruyor Allah . Hangi konuysa onu o konuyla ugrasana sormadan sadece yüzeysel bakarsak bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluruz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tüm kelamcıları fıkıhcıları tefsircileri alacaksın ygs paragraf çözdüreceksin arkadaş.bakalım okuduklarını anlıyorlar mı? kuran-ı kerim dil bilgisi çok açık bi kitap.geriye kalan ise okuduğunu anlamaya bağlı.ki bu da çok açık.nasıl kabe müşrikleri allah'a aracı olarak o melek sandıkları şeytanları allah'a aracı ettiler.birileri de kuran-ı kerimi anlamak için sürekli tefsircileri kelamcıları bilmem necileri aracı yapıyor.saçmalık.kuran-ı kerim de oku öğütü tüm iman edenlere verilen öğüt.
      bi adamın bir konu hakkında bilgisi varsa onu da dinlerim tabiki.ama onu kuran-ı kerime aracı etmem.ben okur ben anlamaya çalışırım.ve dediğim gibi bilgisi olandan da istifade etmeye çalışırım.neyse gerçekten şu çok açık ki kuran-ı kerimi herkesin okuması kitap ehlinin işine gelmiyor.neden bu tamamen güç,iktidar meselesi.kendilerini hakim görmek istiyorlar.ve kendi anlamlarıyla kuran-ı kerimi yönlendirmek istiyorlar.neyse neyse kuran-ı kerimi selim kalple dil bilimsel olarak ve akıllıca incelenince herkesin anlayacağı kanaatindeyim.ve bana verilen sorumluluğu da kimse kusura bakmasın kimseyi aracı edemem.selam.

      Sil
    2. Ya ben herkesle tek tek konuşmak yerine, daha genele hitap eden işler yapmak istiyorum ama artık buna da dayanamadım.

      1. cümlen: Birde şu kolayciligı bırakalım artık.
      2. cümlen: Bu işleri ehli lerin den öğrenelim

      "Ne kadar mantıksız konuşabilirim?" diye düşünsem, ıkınsam aklıma şu iki cümleyi peş peşe kurabilmek gelmezdi herhalde. Kendi aklın yok mu senin birader? Niye kendini başkalarına teslim ediyorsun? İşin ehli sandığın insanların büyük çoğunluğu zırva, aksi yönde bir delilin mi var? Delilin olmadığı halde neden tüm "yapma, etme" ısrarlarıma rağmen boş boş konuşuyorsun?

      Pozitif bir bilimi işi bilenlerinden öğrenmek lazımdır, buna eyvallah diyebilirim. Misal tutup da sahile inip Toricelli deneyini tekrar yapıp Amerika'yı yeniden keşfetmenin lüzumu yok, lakin sap ayrıdır saman ayrı. "Kolaycılığa kaçmayalım, işi şeyhlerimizden öğrenelim, adamlar bu işe ömürlerini adamış". Bir işe ömrünü adayıp, hatta uğruna ölüp, yanılan ve boş yere telef olan milyarlarca insan geçmiştir yer yüzünden.

      Sil
    3. Yukarıdaki diğer yorumlarını yeni gördüm, keşke şu üstteki yorumu bile yazmasaydım. Yazık. Bari Allah'ın ayetlerini alet etmesen şu şeyh hazretlerinin yediği haltlara.

      Sil
    4. Hangi mesele olursa olsun gidip ehlinden öğrenmek aklı devreden çıkarmak değil Kuranın bize sıksık tavsiye ettiği ; Peygamber asv in güzel örneğinde de bu tavsiyenin pratize edildiği yüzlerce örneğini görebiliriz. Tabi ehli dediysek her sakallıyı da amcan zannet demez . Hatta bu konumlarını kullanıpta adi kişisel menfaatlerine alet edenler çok sert bir dille kınanır. Uzak durulması gerekir. Sapla saman derken ıskalanmaması gereken noktalardan birisidir bu temel ilke.
      Herkesin bildiği Fatiha suresinin son ayeti bu ana akideyi anlatır. "Bizi yolu doğru olanların yoluna ilet ; sapıkların dalalete düşenlerin değil."
      Pozitif bilimlerde eyvallah bu uygulanabilir ama dine grelince uygulanamaz !! Öyle mi Cemre efendi?
      O zaman şu ayetleri nasıl anlayacağız ? ( tabi ben şimdi bunları saçmalıklarıma alet ediyorsam lütfen mantıklı kuran ruhuna uygun olan gerçek manalarını anlat bize hatamız varsa eyvallah diyelim ; lütfen belden aşağı vurmadan, yukarıdaki yorumlarda yaptığın basitliğe kaçmadan )
      Bilmiyorsanız zikir ehline sorun ( Enbiya 7)
      Uyun sizden ücret istemeyen lere . Bunlar doğru yol üzerinde bulunuyorlar (yasin 21)
      Sende sabah akşam O’nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının aldatıcı süsünü isteyerek gözlerini onlardan ayırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz kendi istek ve tutkularına uyan ve işiinde aşırılığa gidene itaat etme (kehf 28)
      Ayrıca benim gidin şeyhlere aklınızı kullanmadan bağlanın gibi bir kastım olmadığını birazcık insaf sahibi olan anlar. Bak sapıtanlar kimleri örnek alarak sapıtıyor ? Dosdoğru olanlar kimlerin rehberliğinde öğretmenliğinde gidiyor? Bu adeta yaşamın temel yasalarından birisidir sosyolojik olarak. Psikolojideki “rol model “ kavramıdır bu.Gerek cin gerek insanlardan olan dalalete götüren rol modellere uyarak sapıtanlarla ilgili yığınla ayet varken ; insanları iyiliğe hayra çağıran ve ben Müslümanlardanım diyen güzel kimselere uyarak onlarla beraber olarak onları severek hidayete vesile olan güzel delilleri görmezden mi geleceğiz?

      Sil
    5. oo ooo oooo ...tam istediğim yorum geldi eyvallah...

      peygamberden başlayım.peygamber bu dinin einsteinidır.eee bende bu kadar iyi niyetli bu kadar akıllı olsam ben peygamber olurdum.bu bir.sana git einsteina emcekareyi öğret demiyoruz moruk.sana git kötülerle takıl da demiyoruz.sana iyilerle takılma da demiyoruz.sana bilmediğin konuda kimseden tavsiye alma da demiyoruz.

      hacı her kişinin öznesi kendisidir.kalanlar nesnedir.sana sen ol diyoruz .kendin ol.yoksa kendi şahsın için başkasını özneleştirirsen ona rab demeye yada çok açık şekilde tapınmaya başlarsın.kendi öznen yerine allah'ı koyarsan kendini allah'a şirk koşarsın.olum neydi prensip.her nefsin yaptığı kendinedir.herkesin öznesi kendinidir.kendi insandır.insan da allah'ın kuludur.

      sonuç vallaha peygamber yanımda olsa yine kendi öznem benim.allah yanımda olsa yine benim.ki doğalı budur allah böyle yarattı.yani herkes kendi inancını kendi aklını kullanmalı.başkalarının bilgilerinde istifade etmeli.ha karşıdaki allah ve peygamberse nesnenin özneden büyük olduğunu anlamalı.haddini bilmeli.kalan üçüncü şahıslar için iman edenler arasında sıralama takvayladır.ya sen bana ya ben sana üstünüm ama bunu allah bilir.onun için üçüncü ima eden şahısların nesnesini asla ve asla kendimden ne yüksek ne alçak görürüm.

      lan peygamber burda olsun sana bi çakardı.lan salak kendini yakıyon beni şeyhleri aracı yapıyon bari beni yakma lan git başkasını aracı yap takoz diyebilirdi.tabi uslübü daha güzel olabilir...

      Sil
    6. Şunu da eklemeden geçemeyeceğim . Hem akıl alma aklını kullanarak kendin bul diyeceksin hemde yaptığın araştırmalarda senin yaptığın tespitlerin - cogunun altına imzamı atarım - daha derin analizler le yapan yığınla adam varken mal bulmuş magribi gibi ehehe işte ben aklımı kullandım bu tespitleri yaptım kimseden akıl delil almadan gibisinden havayla...
      Bu komplolarla - teorisi demiyorum dikkat edersen - öyle dolu insanlar ve derinlikte araştırmaları var ki mesela Aytunç Altındal( allah rahmet eylesin) gibi dini konularda geçmişten günümüze öyle alimler imiz varki Imam Hanefi gibi - maalesef onun aklı temel alan rey ekolü nakli temel alan bir mezhebe dönüştürülmesi çok büyük bir ironi dır - örnekler uzarda uzar.
      Yani sen müslüman olmasaydin ne olurdu bu islam . Aman sakin tekrar ateist oldum deist oldum deme napar İslâm alemi (ironi yaptım kabul ediyorum )
      yukarda uzun uzadıya anlatmaya çalıştığım bu ya gayet basit. Her insan daha önce ortaya konmuş emek ve bilgilerden faydalanır. Aklını kullanarak da bunların yanlışlarını truva atlarini doğrusunu ortaya koyar. Kastım bu. İzlemeye çalıştığım ilke ise kurani bir metod olan istişare. Yani birseyi daha vurgulayayim yeri gelmişken lütfen toptancı olmayalım. Temel Akâid konuları hariç ya hep ya hiccilik yoktur islam da. Ictihad kapısı da açıktır.

      Sil
    7. bence sen bizi anladın da artık zorlamaya başladın artık işi sarpa sürmeye kadar gidiyorsun.

      asla sana başkasından istifade etme demedik.biz de başkasından istifade etmiyoruz da demedik.neyse sen bizi anladın.herkes hata yapar.inşallah doğruluğu çok açık olan yola sen de gelirsin bu bizi de mutlu eder.selam sana.

      Sil
  90. Allah razı olsun be cemre.Son 6 ayım yazıların sayesınde çok daha verimli geçti.Dönecek üçüncü bi yan buldum.Umarım bigün karşılıklı sigara içeriz. Selam

    YanıtlaSil
  91. Allah razı olsun be cemre.Son 6 ayım yazıların sayesınde çok daha verimli geçti.Dönecek üçüncü bi yan buldum.Umarım bigün karşılıklı sigara içeriz. Selam

    YanıtlaSil
  92. Allah razı olsun be cemre.Son 6 ayım yazıların sayesınde çok daha verimli geçti.Dönecek üçüncü bi yan buldum.Umarım bigün karşılıklı sigara içeriz. Selam

    YanıtlaSil
  93. Yazı güzeldi de sikko senden bir isteğim var be reyiz. Bir sonraki yazıda Microsoft'un yediği boklar NSA, FBI ve daha nice think-thank kurumlarının milletin bilgisayarını takip etmek adına yediği haltlar bunların karşısında neden açık kaynak kodlu sistemler kullanmamız gerektiğini gibi bu tarz olayları anlatırsan çok sevinirim. Haydi Allah'a emanet.

    YanıtlaSil
  94. Müdür bu ne yaw yazı uzun bide yorumlar üstüne.

    YanıtlaSil
  95. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  96. yazının sahibi maykıl bu yorumuma muhakkak cevap versin;

    beyler ben bu blog yazarının yazılarını yeni yeni okuyorum tesadüf eseri gördüm lakin yazımın sonunda kendisine çok sıkıntılı bir soru soracağım;

    tamam kardeşim yazdıklarında çok haklısın bende ciddi bir delil sunulduğunda fikrimi doğrudan yana anında değiştirebilecek bir insanım yani sabit fikirli, bir inancı beyninde puta çeviren bir adam değilim. evet bu yazdıkların tamamen doğru çok güzel, sağlam bir yazı olmuş fakat senin bu yazdığın şeyler inan bana çift taraflı bir madalyonun diğer yüzü. evet tasavvuf aynen de bu dediğin gibi bir şey ve evet insanların 'en önemlilerimiz' dediği mevlana yunus gibi adamlar aynen de bu dediğin gibi kişilerdir lakin insanlar bu şahısları beyninde puta çevirdiğinden asla tasavvufun bu çirkin yüzünü bizim topluma anlatamazsın. en azından kolay değil herkes seni 'kafir' ilan eder. tamam kabul ediyorum sana aynen katılıyorum. lakin sıkıntı şurada bak iyi oku bu yazacaklarımı;
    osmanlının son demleri ile cumhuriyetinin ilk yılları şuan ki türk ulusunun can damarıdır. neden mı?
    senin bu izah ettiğin tasaffuv cumhuriyetin ilk yıllarında tamamiyle yıkılmaya çalışıldı. fuat köprülü gibi adamlar vardı o yıllarda lakin çok ama çok önemli bir noktayı ama bilerek ama bilmeyerek atlıyorsun sen. fuat köprülü atatürkün aklını falan çelmedi atatürk bal gibi de biliyordu fuatın ne mal olduğunu atatürk kendi yıkmak istediği şeyhlerin müridi tarafından gaza getirilecek kadar moron bir adam değildi! osmanlının son demlerindeki türk ulusu tasavvuftan ciddi bir şekilde kopmaya başlamış buda 2.abdulhamit tarafından sağlanmıştır. lakin öyle bir ayaklanma yaşandı ki imparator 2.abdulhamit han türk olmayanların ayaklanması ile devrildi! işin en kıl tarafı ise 2.abdulhamiti devirenler arasında yani o çeteler arasında mustafa kemalde vardır unutma mustafa kemalinde arasında yer aldığı o çeteler o yıllarda devlet tarafından 'terörist' ilan edilmiştir. tasavvuf denilen bu öğreti çürümeye yüz bulmuştu bu saklanan gizli bir türk tarihidir yani mehmet akif ersoy tasavvufu durduk yere çözmedi ve mehmet akif ersoy atatürk zamanında durduk yere sürgüne gönderilmedi ve akifin cenazesi durduk yere sahipsiz bir köpek ölüsü gibi bir köşeye atılmadı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. lakin 1.dünya savaşı gibi kurmaca bir savaş, kurtuluş savaşı gibi ne olduğunu hala tam manası ile bilmediğimiz bir savaş ve en sonunda bu olaylardan kahraman olarak çıkan 2.abdulhamiti yıkan çeteler arasında yer alan bir adam! yani mustafa kemal atatürk! işte zurnanın zırt dediği yere geldik.
      hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki atatürk masondu kıvırmaya lüzum yok. atatürk ilk yıllarında çok gizemli bir görevi üstlendi buda tasavvufu, şeyhleri yok etme görevidir ki zaten 2.abdulhamit bunu başarıyordu 2.abdulhamitin islamcı politikaya dönme sebebi işte tamda senin bu yazındaki kuran islamına dönme olayıdır bu kuran islamı politikası büyük bir devrimin habercisiydi fakat tesadüf o ki 2.abdulhamiti yıktılar unutma 2abdulhamiti yıkan çeteler arasında atatürkte vardı. hah işte atatürk yıllar sonra direkt şeyhleri tasaffuvçuları yok etmeye başladı(bakınız bugün atatürkçüler atatürkü bunun için çok sever ve haklılarda lakin atatürk bu iyiliği yaptı evet ama bir sor bakalım kime yaptı ve). bu arındırma hizmetini ise halka değil direkt masonlara yapmıştır yani evet atatürk şeyhleri temizledi evet bu, bu halkın yararına ama masonlarında ayrı bir planı vardı onlarında ayrı bir yararında yıkıldı bu şeyhler. masonlar yada pagancılar 2.abdulhamit zamanında deşifre olan ve elbette çürüyecek olan bir yapıydı bu tasavvuf sistemini türk halkının yada padişahın değil kendilerinin yıkmasını istiyorlardı çünkü halk yıkarsa yerine asla yeni bir uyuşturucu, put artık adına ne dersen de, asla geçiremezlerdi yada bir daha yeni bir tasavvuf yaratmak çok ama çok zor olurdu misalen şuan akplileri tekrar cemaatçi yapamazsın. daha sonra devreye atatürk diye biri girdi ona yıktırdılar bu tasavvufu tamamen değil kısmen oldu bu. o yıllarda bu kısmen yıkım bir anda gerçekleştiği için halkın söylentilerini ve olası bir ayaklanmayı yani türk ayaklanmasını önceden engellemek için atatürk bu fuatı hep yanında tuttu şeyh said isyanı evet oldu lakin bu şeyh said bir şeyh olmasına rağmen kendinin pagancılara hizmet ettiğini bilmeyecek kadar moron bir adamdır zaten bu isyan bastırıldı. türk müslüman ayaklanması olma ihtimali de vardı. çünkü halkın atatürkü sevdiği falan yoktu atatürk bu tasavvufu yıkmaya çalışırsa halk bunu kafirlik olarak algılardı ama halk erdoğan yada abdulhamit gibi biri tarafından tasavvufun yıkılmasına asla ses çıkarmaz liderin arkasında, sevdiği liderin arkasında yer alırdır. atatürk biranda istiklal mahkemelerinde bu paganist şeyhleri asınca halk çok kıllandı. bunu şöyle düşünün; kılıçtaroğlu fetullahı yıkmaya çalışsaydı bütün akpliler kk yı kafir ilan ederdi lakin bu kişi kk değilde erdoğan olduğu için bütün halk fetullahın şuan idamını istiyor. liderin halka tesiri işte budur. 2.adulhamit zamanında tasavvuf artık ciddi ciddi eskimişti yalnız bu eskime halkın kafasında tamamen değil bazı aydınların kafasında yaşanmıştı eğer 2.abdulhamit devrilmeseydi şuan günümüzde cemaat diye bir sik kalmayacaktı. lakin tasavvufu masonlar bu ülkeden kısmen yok ettiler hani %70lik bir algısını yıktılar ve peki sikko bey bil bakalım yerine hangi putu koyup bu halkı 80 yıldır köle gibi embesil gibi süründürüyorlar?
      cevap veriyoruuuuummmm....

      tabi ki kemalizm:) çaktın mı?

      Sil
    2. işte senin yunus emreyi beyninde put diye yıkmalarını beklediğin o halk var ya hah işte o halkın artık kafasında yunus değil üstüne birde atatürk putu var hadi yık yıkabiliyorsan görelim. bu ülke ne zaman kalkınacak bir projeye sahip olsa bu atatürk ilke ve inkılaplarına aykırıdır' deyip bu projeyi ve projenin sahiplerini yıkmalarının indirmelerinin darbe yapmalarının asmalarının engellemelerinin ahanda işte temel sebebi bu. bir kemalizm putu yeşerdi lakin tasavvuf putu da elbette yeniden fetullah gülenlerle canlandı. peki bil bakalım bu tasavvuf putunun son halkasını bu ülkede kim yıktı?

      tabi ki de akp diye bahsedilen parti. yani akp iktidara gelmek için elbette bu tasavvufçularla iş birliği yapmak zorunda kaldı ama şuanda o tasavvufu yıkan kişiler gene bu akp oldu. peki sana gene sıkıntılı bir soru daha ama cevabını gene ben vereceğim;

      bu cemaat yıkılırken en büyük destekçisi bilin bakalım kimler oldu?

      cevap veriyorum tabi ki de kemalist tayfa oldu:) hepsi bugün tv önünde neden direndi sanıyorsunuz siz lan!

      Sil
    3. şimdi bir bakalım; tasavvufçu fuatı milli eğitim bakanı yapan atatürk ile şuan akpnin yıktığı tasavvufçular için direnen kemalistler..
      eğer 2.abdulhamit yıkılmasaydı şuan erdoğan ne derse yapan ne derse inan halk cemaat gibi tasavvufçuların yıkılmasını ihanetini taaaaaa 2.abdulhamit zamanında yaşayacaktı lakin 2016 da yaşıyor. peki kimin yüzünden?

      içinde atatürkünde bulundu ittihatçı makedon rum vs vs 2.abdulhamiti yıkmak için 'direnen'kişiler yüzünden.

      yani diyeceğim o ki beyler; en nefret ettikleriniz gerçekten de çok dürüst ama en sevdikleriniz(mevlana yunus atatürk) gerçekten de o bahsedilen paganist ruh hastalarının sadece ama sadece birer maşası. inanın inanmayın sizin meseleniz lakin bu ülkede asıl put asıl tasavvuf artık allah alaaah diye zikir çeken moronlar değil yolun ortasında durup ataaaaam sen arahat uyuuuuu diye zikir çeken, 10 kasımda otobanın ortasında atatürkün ölüm yıl dönümü diye 200 km hızla giden arabaya sert fren yapıp yol kenarına çekip saygı duruşunda duran, atatürk heykelinin önüne geçip atam bizi kurtar diye zikir çeken andavallardır o zikir çekenler artık neredeyse yok gibiler tamam hala varlar ama tuvalet deliğinden tam gitmeyen bir parça bok parçası gibiler kenara sıkışmışlar bir türlü akmıyorlar ama eninde sonunda o deliğe girecekler kaderleri bu. zaten cemaatin ifşasın akpnin cemaati yıkmasından sonra önümüzdeki son 5, 10 senede tamamen yok olacaklar lakin ya kemalizm putu ya kemalizm tasavvufu?

      işte orası tam bir kaos. herifler ülkenin kurtuluşunu, yaşamalarının hala türk kalmalarının sebebini tek bir şahsa bağlamışlar. ve işin en alçak yanı ise tarih kitaplarında anlatılan 15 yaşında oğlunu şehit veren anadolu halkına hani ülkeyi 15 yaşında ki oğlunu şehit vererek kurtaran anadolu türk halkına 'atatürk olmasaydı baban yorgo olurdu' diyen bu kanı şerefi bozuk kemalist tasavvufunun ahmet yesevisi mevlanası yavşaklar hala bu ülkede tıpkı zamanın şeyhleri gibi zamanımızın aydınları konumunda amını sikeyim. 15 yaşında oğlunu şehit vermiş anadoluyu kurtarmış yüce türk milletine 'çomar' demek cezasız kalırken tek bir kişiye yani atatürke kötü laf etmek bu ülkede vatana ihanet sayılıyordu ulan 1950, 60 ,70, 80, 90 larda! ulan ülkeyi 15 yaşında ki oğlunu şehit ederek kurtaran türk soyu tek bir adama bir laf etti diye vatanhaini ilan edildi bu ülkede yıllarca!

      neyse sikko bey umarım bu anlattıklarımıda düşünüp yazarsın.

      Sil
  97. Allah in indirmiş olduğu Kuran da anlattığı din olan İslam dışındaki bütün dinler, ideolojiler, inançlar ya hayata ya fıtrata ya da bilime ya da hakikatlere aykırı. New age orderın amaçladığı bu tek din anlayışı gerçekten biz de islam ambalajında tasavvufu hoşgörü barış diyerek yutturuyorlar.. Bu alınması gereken en önemli tespit sikko.. Tasavvuf üzerinde şiddetle durulmasi gereken bir nokta.. Sana çalışmalarına yönelik bir tavsiyem olacak; said kurdi ve risalelerininin gerçeğini ayrıntılarıyla konu alan bir yazı yazman. Bir de bu semerkantcılar var ya menzilciler bir de bunlara değinmen.. Hep beraber düşünüp hep beraber geliselim insallah.. Kolay gelsin emeğine vicdanına sağlık kardeşim...

    YanıtlaSil
  98. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  99. Oktay Sinanoğlunun yukarıdaki videoda söylediklerinden sonra
    https://www.youtube.com/watch?v=aqTCpMfm-fQ bu videoda söylediklerini anlamış değilim.Bu adam görememişmi bu tasavvuf olayını ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aynen aklıma aynısı geldi, bu adam tasavvufu, yunus emreyi falan hep övüyor. gerçi yaşı iyice ilerledikçe böyle konuşmaya başladı önceden hep dilden ve eğitim sisteminden bahsederdi.

      Sil
  100. ama sikko alt ırk falan demiyorum da siyahiler falan cidden beni kanser ediyor, üç kuruşluk zekalarıyla bizi kullanmaya çalışıyorlar, leş gibi kokuyorlar, görgü kurallarını sallamıyorlar, kimseye saygıları yok. Anneciğim beni harika yetiştirdi ama bunlarla aynı yurtta kalmaya başlayınca gerçekten tiksindim yani, bir istisna yok aralarında.

    o yüzden alt ırkı bence de yok etsinler. bir de tamam elit sınıfın hastalıklı inanışları var da hiç mi doğru yaptıkları bir şey yok? yaymak istedikleri her şey mi yanlış?
    bazen yazılarını yeşilçam senaryosu gibi yazıyorsun, kötü adamın yumuşak karnını sorgulamıyorsun.

    YanıtlaSil
  101. İbrahim a.s ın atıldığı ateşe su taşıyan bir karınca varmış,demişler ki karıncaya;yahu bu ateş senin taşıdığın su ile sönermi? - sönmeyeceğini bende biliyorum demiş karınca..lakin safım belli olsun,Rabbim bunu bilsin isterim demiş..Davanız mübarek olsun kardeşim..büyük bir sevinç ile okuyorum yazılarını..Bir Anadolu İmam Hatip Mezunu olarak sonuna kadar destekliyorum yazdıklarını..Bir gün,çok yakında uyanış başlayacak..sen hiç merak etme.O gün inşallah bu dava uğrunda beraber olmak dileğiyle..selamlar selametler dilerim..

    YanıtlaSil
  102. Cok iyi is cikartmissin eline saglik.
    Genel olarak elestirisel yaziyorsun haklisinda,bu sekilde okumak daha etkileyici ancak biraz empati uzerinden yurumeye calisabilirsin.
    Bu hayatta sadece bizim dogrularimiz yok, zitliklarin uzerinden dogrularin birlikteligi var,yani "az da olsa onlarin yaptiginin dogruluk payi var cunku egitimsiz,bilincsizlerdi ama dogruyu goremediler gibilerinden"bunu hoca seyhlerin pesinden giden masum ama cahil insanlar icin soyluyorum ornegin.
    Boyle insanlari bizim dogru yonlendirmemiz gerekir,oteki tipteki insanlara yani ayette gecen "insanlarin en hayirsizi sagirlar dilsizlerdir" ayetinde oldugu gibi onlara cok laf anlatamayiz ama "sozu guzel soyle"ayeti ilkemiz olmali. Peygamberimizin yaptigi gibi.
    Tabi temel ilke hayattaki dogru bildigimiz herseyin yanlis oldugu ve arastirmamiz gerektigi.
    "Musluman dogruyu arastirip bulandir"cin 14
    Saygilarimla

    YanıtlaSil
  103. hocam hepsi guzel gayet hos ve alti dolu ifadeler yanliz bir noktada kafam takildi ve kendimi tamamiyle inandirmak istedigimden olsa gerek ABD-Rockefeller-Rotschild 12.yy Ahmed Yesevi-Yunus Emre baglantisini kuramadim ben bunlarinki talihsizlik mi yoksa cidden bi baglanti var ve o yolun yolcusu mu ?? cidden merak ediyorum baska bi amacim yok. Tesekkurler

    YanıtlaSil
  104. sevgili sikko, seni cesur yazılarından dolayı tebrik ederim. görüşlerinin bazılarına katılmasam da kanıtlarla konuştuğunda diyecek bir şeyim olmaz. fakat enerjini farklı konulara harcamalısın. allah'ın rızasını kazanmak sadece dini konular veya yahudi çeteleriyle ilgili yazmakla olmaz. farklı alanlara da yönel. belli bi okur kitlen var. yazılarının altında neo-osmanlıcı, atatürk karşıtları falan geziyo. şunlara bi ayar ayar çekte kendilerine gelsinler. kanıtlarla geldiğin objektif yazılarda görüşmek dileğiyle.

    YanıtlaSil
  105. Sikko, yine gece gece ayar ettin beni. Mıhlandım kaldım sandalyeye yazıyı okuyacağım diye. Sana söyleyecek çok şey var; özellikle emeklerini 3-5bin insana değilde yüzbinlere okutma isteği.. Her defasında, her okumam da bu geliyor bana.. Ne yapabilirim ne yapabilirim diyorum hep kendime..

    YanıtlaSil
  106. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  107. egıtımı bu kadar eleştiriyosun tamam güzel dediklerin çok dogruda ama millet napacak peki adam okula gitmesinmi hic. yada gercekten bilimi düşünmeyi ogretecek bir kurumda yok olarak goruyoruz suan türkiyede peki bu insanlar nereden gercekten bilimi düşünmeyi ogrenecekler bir önerin varmı gercekten? yazılarını cok begenıyorum eline saglık ama bende bir ögrenci olarak gercekten merak ediyorum ben bilim ile felsefe ile ugrasmak istiyorum ama gercekten bunu ögrete bilecek bir akademisyen ögretmen üniversite yok denecek kadar az biz bunları nereden hangi okuldan hangi akademisyenlerden ögrenecegiz bilgi verirsen sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok okulunuza gidin, oyunu kuralına göre oynamak lazım. Ama okulla yetinmeyin, kendinizi geliştirin, eğer samimiyetle çabalarsanız Allah bir kapı açacaktır. Benim gibi hıyar bir herif bile bir anda dönüşüm geçirip kendini okuyup yazmaya vurduysa, Allah nasip ettikten sonra bunu herkes yapar. Diyeceğim yegâne şey okullarda beyninizin yıkanmasına izin vermeyin ve okulda öğrendiklerinizle yetinmeyip daha fazlasını okuyun.

      Sil
  108. çok okuyorsun, araştırıyorsun ve üstüne üstlük müslümansın???. güven vermiyorsun cemre, bir haltlar karıştırıyorsun gibime geliyor. senin gibi zeki bir adamın mslman olması bir dine bağlanması çok ilginç. bir çıkarın olmasa burada bu yazıları paylaşmazsın.. artık yazılarını takip etmeyeceğim. önceden yazdıkların iyi hoştu ama ne zaman ki dini konulara yöneldin o zamam samimiyeinden şüphelenmeye başladım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen fazla freud okumuşun. O zaman birkaz "kökensel mantık hatası" araştır.

      Sil
    2. Ne kadar bağnaz bir düşüncedir bu,kusura bakma güzel kardeşim lakin bunları diyorsun demesine de o zaman senin "yobaz diyerek" küçümsediğin adamlardan ne farkın kaldı.İslam ümmetinden nice büyük bilim adamları çıkmıştır,bugün bilgisayarı kullanıyorsan bunu sıfırı bulan Müslüman Harezmi'ye borçlusun.Hoş borçlu olma o senin bileceğin iştir lakin şu yorumlarına baktım da Rabbimin "Kalplerini mühürledik" sözü aklıma geldi ister istemez.Cemre gayet olağan şeylerden bahsetmiş benim göbeğim çatladı arkadaşlarıma bu tasavvufçu heriflerin İslam dünyasını bu hale düşürdüklerini anlatırken ama adam inanmış Celaleddin'e,Yunus'a,Mahmud'a nasıl sende "Bütün Müslümanlar terörist,el kaidecidir" safsatalarına inanmışsın işte bu ülkenin genç dimaları da sünniliğe şeyhlere v.s inanmış maalesef gerçekleri görmüyor veya görmek istemiyor ama o elit abilerin de istediği tamda budur sekülerite... Ateistsen de oku güzel kardeşim katılmak zorunda değilsin zaten inanmıyorsun sana ne,sana kimse bir şey demiyor burada yanlış anlama senin inancına değil şu cümlelerine eleştiri getiriyorum çünkü bende Müslüman'ım ve tek kaynağım var o da Cemre'nin dediği gibi Kur'andır.Gerisi boş hikayeden ibarettir,unutma bu hayatta herkesin bir çıkarı vardır,senin yok mu,Freud'un yok muydu,Darwin'in,Lenin'in veya Gazzali'nin çıkarı yok muydu vardı elbet herkesin çıkarı var bu hayatta çünkü sünetullah böyledir...Yaşlı teyzenin bile bir çıkarı vardır her neyse...Madem akıllı olan ateist olur ben lafı Allah'ın sözüyle noktalıyorum "Allah aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır." işte İslam dünyasının durumuyla bu yazıdaki konular ne kadar da bu ayetin manasıyla örtüşüyor...

      Sil
  109. Yazıda kafama tek takılan yer Oktay Sinanoğlu'nun çıktığı kanal. Kanalı sahibi Haydar Baş. Haydar Baş ise tasavvufun efsane savunucularındandır. Makalat diye bir kitabı vardır bu konuda. Ancak adamın bazı şeylerini de takdir etmiyor değilim. Tıpkı Oktay Sinanoğlu gibi Amerika konusunda düşünceleri var. Atatürkü seviyor onun hakkında bir çok açıklaması var. Milli Ekonomi gibi bir gerçeği var elinde. Oktay Sinanoğlu'nun onu kanalına çıkması garip geldi bana. Bunun üzerinde düşünücem. Sikko, sen de bir şeyler yazarsan sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şöyle diyelim misal Erbakan Hoca sıkı bir Sünnidir lakin kendisi aynı zamanda anti siyonisttir.Onun aşırı sünni ve dinci olması onun milli çıkarları savunmaması veya ülkenin çıkarlarını düşünmemesi manasına gelmez bilakis Hoca Başbakanken bile en ateşli anti-siyonistlerin başında gelirdi.Şahsi kanaatimce tasavvufu bir çoğumuz bilinçsizliğimizden savunuyoruz misal bana şundan 2 yıl evvel Celaleddin hakkında "Müslüman değil,sapık o" deseydiniz "Tövbe Estağfurullah" der sizin ne sapıklığınızı ne de dinsizliğinizi bırakırdım lakin ancak şimdi öyle değil tabi ki :) insan bilinçleniyor.Bizim dinimiz akıl dinidir fakat o gelenek yok mu işte o gelenekler yüzünden bazı hakikatleri görmezden geliyoruz,sorgulamıyoruz ve o gelenek tabulaşıyor,dogmalaşıyor ve toplumsal manada dokunulmazlık statüsü kazanıyor.Maalesef ümmet olarak bok çukuruna düştük.Yani demem o ki Haydar Baş'ın tasavvufçuluğunun ardında gizli baronlar yoktur,tamamen gelenekçi çizgiden geldiği ve eski bir Milli Görüşçü olduğu için tasavvuf herzelerini savunmaktadır.Geçmişte de tevhidi bozan en büyük etmen atalar ve geleneklerdir.Şekilde görüldüğü gibi...

      Sil
    2. Haydar Baş'ı geç hacım, Rusya'nın adamıdır. Fakat Oktay Sinanoğlu zaten hayatta kaldığı son 10-15 yılda ana akım medyaya kolay kolay çıkarılmıyordu. Bu tür dışlanmış adamlar da kendilerine anca Halk Tv'de veya ne bileyim işte Haydar Baş'ın kanalında veya adı sanı duyulmamış tırt televizyon kanallarında konuşma fırsatı bulabiliyorlar. Aynısı Banu Avar için de geçerli. 8-10 yıl önce TRT'de program yapabiliyordu ama "bir süre sonra" başımızdakiler sağolsunlar bu gibi kişiler mimleniyorlar. Yani bu tür insanları çıktıkları tv kanalları yüzünden suçlamak yanlış, delikanlı bir tv kanalı var da onlar mı reddediyorlar ehehe.

      Sil
    3. Veya aklıma geldi şöyle örnek vereyim, Caner Taslaman ve Emre Dorman da seslerini duyurup tebliğ yapabilmek için ayrım yapmadan her kanala çıkıyorlar.

      Cenk ile Erdem'in meşhur Erdem'ini bilirsiniz, o da Kuran'a ve dine yöneldikten sonra Acun'un kanalında program yapma teklifi almıştı ve yapmıştı da bir süreliğine. Yani medya zaten birilerinin elindeyken, karşına çıkan insanlara sesini duyurabilme fırsatını tepmek böyle bir davası olan insanlar için lüks olur.

      Sil
  110. kardeşim emeğine yüreğine sağlık güzel yazı olmuş. Celalettinin ve şemsin hikayelerini okusalar zaten tasavvufun ne kadar küfür olduğunu görürler ama okumuyorlar işte abi.. Şemsin karısı şeklinde gelen bir ilah tasavvuru çıkarıyorlar. Onun taraftarları da bir bildiği vardır yeaaa diyip sorgulama gereği duymuyorşar.

    YanıtlaSil
  111. Tasavvufta vahdedi vucud nedir? Neden yanlıştır ayrıca okumanızı isterim.

    http://malcolmxbir.blogspot.com.tr/2016/02/tasavvufta-vahdedi-vucut-nedir.html

    YanıtlaSil
  112. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  113. Kardeşim emeğine sağlık, Allah razı olsun. Emek verip çabaladığın, sorguladığın konularda güzel sonuçlar çıkarıyorsun. Lakin yakın tarih konusunda, özellikle Atatürk hususunda senin de tabuların var. Çok fazla üzerine gitmediğin bir konu olduğu için de "ne ona tapanlar gibi kusursuz olduğunu ne de ondan nefret eden yobazlar gibi deccal olduğunu düşünüyorum" kolaycılığına kaçıp özellikle 1907-1923 arasındaki dönemde neler yapmış zahmetine hiç girmiyorsun. Mesela kronolojik olmadan aklıma geldiği şekliyle bazı bilgiler yazacağım, umarım bunları sen de sorgularsın.
    1-) 7. ordu komutanı olarak en son Ekim 1918 de Halep de 8bin kişilik ordusuyla general Henry John Macandrew'a teslim oldu. 30 Ekim de Mondros Mütarekesi imzalanıp üstelik işgaller başladıktan sonra tüm askerleri esir tutulurken general Macandrew'a gelen hangi emir sonrası M.Kemal serbest bırakıldı? Üstelik Macandrew M.Kemal'i makam aracıyla Halep tren garına bıraktı ve Adana'da kısa bir mola verdikten sonra 13 Kaım da İstanbul'a ulaştı. (Sir Henry Somer Gullet, Kemal Pasha -The man and his army, Western Argus, 3 Ekim 1922,s.2)
    2-)İşgal altındaki İstanbul'a vardıktan sonra annesi Zübeyde Hanım'ın Akaretler'de evi olmasına rağmen neden İnglizlerin kontrolü altındaki Pera Palas'a yerleşti? Pera Palas'da Daily Mail gazetesi muhabiri George Ward Price ile "İngiliz Valiliği" meselesini görüşmek için Korgeneral Tim Harrington ile randevu ayarlamasını istedi mi?
    (George Ward Price, Extra Special Correspond, George G. Harrap and Co. Ltd. Londra 1957, s.104)
    3-) Sen de biliyorsun ki Nutuk'un ilk cümlesi "19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktım" dır. 2005 yılında Bülent Ecevit başbakanlık arşivlerinde biraz araştırma yaptıktan sonra M.Kemal'i Vahdettin'in görevlendirdiğini söyledi. Daha sonra M.Kemal'in görevlendirme yazısı ve kendisi ile emrindekilerin 6 aylık maaşlarının peşin ödendiği, 2 adet makam aracı tahsis edildiği belgeleri ortaya çıktı. Herneyse asıl soru şu, İngiliz irtibat subayı John G. Bennett'dan Anadolu ya geçiş iznini nasıl aldı? (Taha Akyol, Ama Hangi Atatürk, Doğan Egmont Yay. s.23)

    YanıtlaSil
  114. 4-)Senin de çok yakından tanıdığın Amerikalı iş adamı Charles Richard Crane'in M.Kemal'e olan ilgisi neydi? Robert Koleji mezunu olan bu okulla organik bağı olan Crane ile çok samimi olan Halide Edip neden Crane'e M.Kemal'i övüp duruyordu? Neden ısrarla onun Anadolu Hareketi liderliğini desteklemesini istiyordu? (John K. Notz, The İnfluance of Halide Edip on Charles Richard Crane, The Chicago Literary Club, Chicago 2012, s.11)
    5-)Mütareke şartlarının kontrolü ve doğudaki Türk ordusunun silah envanterini çıkarmakla görevli İngiliz albay Alfred Rawlinson neden ingilizlerin Tiflis e gönderdiği silahların Kars üzerinden Türklere verilmesini sağladı?
    Erzurum kongresinin son günü 7 Ağustos da 3.5 saat boyunca M.Kemal ile ne görüştüler? Görüşmeden hemen sonra Rawlinson Londra ya gidip dış işleri bakanı Lord Curzon'a nasıl bir rapor sundu? (Salahi R. Sonyel Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngiliz istihbarat Servisinin Türkiyedeki Eylemleri , Türk Tarih Kurumu ,1995 s.30)
    6-)Enver ve Talat paşalar kaçtıktan sonra İttihatçılar yeni liderlerini seçmek için Galata daki Selanik Bankasında toplandılar ve M.Kemal'i Anadolu hareketi için liderleri seçtiler. Charles R. Crane de Halide Edip'in referansından sonra destek verdi. İngilizler de tevkif edilecekler listesinde ismi 3. sırada olmasına rağmen Anadolu ya müfettiş olarak gönderilmesini kabul ettiler. Bu akıllara ziyan 3 lü ittifakın alemeti farikası nedir sence?
    7-)1915 de Çanakkale'de sadece süngüsü kalan askerlerine "ben size ölmeyi emrediyorum" diyerek ölüme gönderen ve sonra bununla ilgili Madam Corinne 'e dalga geçer gibi mektup (Ashley Ekins, Gallipoli:A ridge too far, Exisle Publishing, Avustralia 2013, s.301)yazan bir komutan 1918 de 7. ordu komutanı iken Filistin cephesinde ordusu tam teçhizatlı iken, 1913 de İnglitere de birlikte yemek yediği General Allenby ın ordusuna karşı neden kimseye haber vermeden geri çekilip, böylece 4 ve 8. ordunun da imhasına sebep olmuştu ve Filistin ve Kudüs kaybedilmişti? (http://belgelerlegercektarih.com/tag/mustafa-kemalin-filistin-cephesi-hezimeti/)

    ----Bunlar şimdilik aklıma gelenler ve daha yüzlerce sorulması gereken soru var. Tıpkı Sovyet Rusya araştırmandaki gibi sorgularsan, (çarlık-meşrutiyet duma meclisi-ihtilal) bizde de jöntürk-ittihat ve terakki- meşrutiyet-cumhuriyet denklemi ve arkasındaki güçlerin tamamen aynı güçler ve aileler olduğunu göreceksin.

    ---Son olarak yazıyla alakalı aklıma gelen şey; Mehmet Akif in aynı safahat ında Allah'a şirk koşan mısralar çokça vardır. Ayrıca Mehmet Akif'in hocaları Mason Muhammed Abduh ve Mason Cemaleddin Afgani'dir. Bu iki isim de sözde islamda reformist kişiler olup yeni dünya düzeninin istediği tek din için ilk adım olan "dinler arası diyalog" olayını bu topraklara taşıyanlardandır. Umarım M.Akif konusunda da gereken araştırmayı yaparsın. Sağlıcakla kal kardeşim...

    YanıtlaSil
  115. ey sayın akepe zihniyeti zihinlileri.size çok uzun bir yazı yazardım da sikkonun siteye kayyum atayabilirler.onun için şu derin manalı kısa yazımı okumanızı tavsiye ederim.atatürkçülük özellikle masonların kullandığı bir semboldür.yani türkiyeye kapitalizmi yerleştirip kalıcı hale getirmek yani türkiyeyi kendi sistem, çarklarına katmak için bir yoldur.yıllardır çok uzun süredir develeti bu zihniyet yönetmiştir.bu masonik zihniyetle atatürk arasındaki tek bağ akılcılıktır.atatürk bu sistem ile çıkarları osmanlının son zamanlarındaki hat safadaki yobazlığından ötürü örtüşmüş ve nitekim lan madem akılcısınız taam bu sistemi kuralım dedikten ve sistemi kurduktan sonra masonların ne denli gerizekalı olduklarını anladıktan ve güç bulduktan sonra mason localarını da kapatmıştır.yani bi nevi masonları kendi emelleri uğruna kandırmış ve emelleri gerçekkeşinse sttiri çekmiştir.nitekim atatürkü bazı şerefsizler arka plana atmış ve nitekim öldürmelerine kadar gitmiştir.yani atatürk herşeyden önce akılcı bir adamdır.ve bu özelliğini takdir etmemek ahmaklıktır.atatürke tek eleştrim keşke islamı bizzat kendi okuyup anlamaya çalışsaymış.

    ve bu atatürkü arka plana atan şerefsizler ülkede acayip konuşlanmışlar ve ülkenin ... koymuşlardır.

    yani sağcı solcusundan tut nice olaylar atatürkçü görünümünde olan masonların işidir.ve bizim kendini atatürkçü sanan hıyartolarda atatürkçülükle hiç alakası olmayan bunlara kanmıştır.yani atatürk senin sandığın dilde atatürkçü değildir.

    ve gel zaman git zaman ne zaman seçim olsa hep sağcı zihniyetteki adamlar seçimleri kazanmış ki gayet doğal ülkenin büyük kesmi muhafazakar,gelenekçidir.solcu zihniyetliler zaten ellerinin avucunda atatürkçülük desen akan sular durur.sağcı zihniyetleri de bu çarka dahil olmasıdır bu seçim galibiyetleri.ve mesela adnan menderesin öldürülmesi.bak allah rahmet eylesin orası ayrı bi konu amma bu olay çok büyük sembolik bi olaydır.anlamı şudur.sağcıları bu uğurda bizde can verdik demesi ve bu sistem uğrunda kan kaybettik demeleridir.daha önce hep bu sistemi yıkmak için kan döken bu insanlar bu olayda bu sistem için kan dökmüştür.yoksa adnan menderesin işlerine gelmediklerini pek sanmıyorum.kimi küçük konular hariç adnan mendereste gayet istedikleri gibi yönetmiştir devleti.nitekim böyle böyle solcunun karşısına antitez sağcılar gelince sistem çat diye oturmuştur.sevmediğim büyüğüm rte hep der ya başkanlık.ve dinleyen için şunu da der iki zihniyet olsun amerikadaki gibi.hah aynı zihniyeti adnan menderesin ölümünden sonra atarürkçü görünümlü masonlar bunu kullnanmış ve sistem rayına oturmuştur.

    gel zaman git zaman yavaş yavaş sinsice sağcılar bu yolda sisteme çekilmiş amma gerektiği zaman da sağcılar sınırı aşmayın bu ülkenin yöneticisi biziz diyen karşı ziniyet tarafından da darbeler darbeler o hain darbeler... darbeyi kötülmek sağcı olmayı gerektirmez.neyse olaya dönelim.

    işte ülke böyle böyle rayına oturduktan sonra artık sistem kalıcılaşınca masonlar asıl amacına ulaşınca bi başka kavga çıkmıştır.masonlar şöyle demiştir. iyi güzelde amaçlarımız uğruna hep ulusalcıları kullandıkta lan bu ulusalcılar da hakketen ulusalcı.bu böyle olmaz.yani bakın çok dikkat edin konuşlandırdıları ulusalcılarla ortak çıkarları bu ülkeye akılcı sistemi getirmektir.ve bu kandırılan ulusalcılarla(derin devlet ) birlikte bunu başadıktan sonra asıl olay ülkeye hakim olmak kavgası başladı.zira derin devlet dediğimiz yapılanma kandırılmışta olsalar ulusalcı kesim.ve her kararı istedikleri gibi aldıramıyorlar.mesela ülke parsel parsel satılamıyor.mesela 1 mart tezkeresinde istedikleri kararlar çat diye çıkmadı.mesela incirlik.mesela suriye politikası...öküz öldü yani sistem rayına oturdu ortaklık bozuldu.yani 80 senedir bu masonik yapılanmayla birlikte ulusalcı ağırlıkta kandırılan ulusalcılardan oluşan devletin asıl yöneticileri arasındaki ortaklık bozuldu.

    peki bunlar tamamen benim görüşüm.devam.ortaya ne çıktı bu bozulmadan sonra.tazmanya canavarı.kim o.fetoş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu masonlar, ulusalcıların derin yapılanmasını altaşağı edecek şerefsiz bi adamı ortaya çıkardılar.bunu yaparlerken üzülme noktam da bu adam dini kullandı.neyse neyse.ve derin ulusal yapılanmayı p.ç gibi ne var ne yok haklı haksız adaleti zaten geç bu ulusalcıları söktü kazıdı.hep derim cemaatin asıl amacı bu ulusalcıları yok etmekti.ve bu uğurda her türlü pisliği yaptılar.her türlü.kiminle birlikte kandırılan akapeyle birlikte (kandırılan)ahhahahajaaa.
      neyse cemaat işini yaptıktan sonra elindeki pislikle kalakaldı.ve nitekim ne yaptı birlikte pislik yaptığı arkadaşının pisliklerini de aldı.nasıl ? akapeye kavga açarak.zira artık cemaat o kadar boklanmıştı ki ve arkasındaki en büyük güç akapeyi de o boku birlikte yaptıklarından temizlemenin tek yolu akepeye kavga açmaktı.hahahha neymiş hakan fidan içeri alınacakmışmışta erdoğanda sonra...peki buna kim kanar.söyleyim yüzde elli kanar.

      neyse nitekim artık ülkenin tek gücü vardı.ululsalcılar temizlendiğine göre masonlar.ve istedikleri kararları bir bir aldırmaya başladılar.yine sinirlendim zira yine dini kullandırttılar.ve din ekonomi gibi alanlarda rahatlatma emri verilen parti kritik noktalarda istediği kararları alabilecekti.

      ülkenin sokulmadık deliği artık kalmamıştı.allah sonumuzu hayr eylesin inşallah.

      özet:ülke seksen sene aynı amacı taşıyan iki güç masonlar ve kandırılmış ulusalcılar tarafından yönetildi.daha sonra ise tazmanya canavarı geldi.ulusalcıları becerdi.tek güç kaldı
      selam size
      ey akepe zihniyeti zihinlileri
      lan son olarakta şunu ekleyim.o partiyi kafanızda putlaştırmadıysanız hangi şartlar altında olursa olsun allah'ın dediğine göre yönetilmeyen nedir? kuran-ı kerimi açıp okuyun.

      sikko sitene kayyum atanırsa helal et panpa.güya kısa olacaktı yazı...yalnız cemaat ve masonlat hariç kimseye hakaret yoktur.bi düşünce yazısıdır...

      Sil
    2. *allah'ın dediğine göre yönetmeyen...

      Sil
    3. şunu da unutmayalım.devlete saygımız çok derindir.her müslümanın görevi bence devleti yöneten hıyartoların yaptığıyla olmalıdır onu sorgulamalıdır.ve unutmayın ki her müslümanın görevi o devleti daha iyi hale getirmek,güzelleştirmektir.bunu daha önceki cemrenin yazılarında da söyledim.devleti yöneten hıyartoların yaptıkları sizi devlete asla düşman etmesin.her zaman adaletli olun.bi kişini hatasını genele devletin, türkiye halkının tamamına vurmayın.selamlar...

      Sil
  116. Edip Yüksel'in paylaşmış olduğu son video hakkında ki görüşlerin neler acaba?

    YanıtlaSil

Bu blog'a yapılan her yorum, o yorumun sahibini bağlar. Ayrıca makaram sarı bağlar.

3. şahsa hakaret olmadığı müddetçe asla yorum silmem. "Bu yorum yazar tarafından silindi" ibaresi, eğer o yorumu yazan kişi kendi yorumunu sildiyse çıkar.