Okunması şart makaleler:

Tasavvuf ve Tarikatlardan Yeni Dünya Dinine: Bölüm 1 ve Bölüm 2
Komünizm, Kızıl Devrim, Sovyetler Birliği ve Şirketler
İnsan, Din ve Kuran
Bu da amme hizmeti: Okunması Gereken Kitaplar Listesi

Bir Başka Din: Tasavvuf kitabı çıktı; internet'ten sipariş etmek için kitapyurdu link'i.

YENİ: Youtube'daki hodor hodor konuşmalarım için buradan alalım.

29 Aralık 2013 Pazar

1984

Merhaba kaynatasızlar, okuyun.

George Orwell’ın 1984 romanını bilirsiniz, ismi 1984 olan bu roman 1947-48 yıllarında Orwell tarafından yazılmış ve hem bugünü, hem geleceği anlatmıştır, 65 yıl öncesinden yani. Nişantaşı’nda bir dilim limonlu keke 20 lira ödeyebildiğini insanlara duyurma gayretinde olan ve bu ispat çabasını siktiğim at ağızlı Selinsu’nun “abi çok iyi yaa” yorumu yaptığı bu kitap, aslında üzerinde çok ama çok fazla “düşünülmesi” gereken bir kitaptır.

Orwell’ın kendisi eski bir komünisttir, ardından da bir süre öyle görünmeye çalışmıştır. Okumayanlar için çok kısa bir özet geçeyim,  1984’te (kitapta yani) karanlık bir gelecek anlatılır ve insanları gözetleyen kameralardan tut, sürekli birbirine benzeyen aptal şarkıların belirli bir grup tarafından yazılıp popüler edilmesine, insanların konuşma dilindeki kelime sayısının sürekli azaltılmasına ve insanların daha hangi başka yollarla uyutulup kandırıldığına dair bir çok detay bilgiyi içinde barındırır. Zaten Selinsu’yu şaşırtan da tüm bunların daha o yıllarda tahmin edilmesidir. 1984 romanında komünist bir dünya vardır ve bu komünist dünya 3 büyük devlete bölünmüştür. Şu an nasıl ki 200’ün üzerinde ülke varsa dünyada, Orwell’ın romanında da dünya üzerinde 3 ülke vardır. Bu ülkeler Amerika kıtasını sembolize eden  Okyanusya, Avrupa ve Asya’nın bir kısmını sembolize eden Avrasya ve Uzakdoğu’yu sembolize eden Doğuasya'dır.

Orwell’ın bu dünyası, “tek dünya devleti”ne geçiş sürecinde olan bir dünyayı anlatır, yani komünistten ziyade "sosyalist" dünyayı anlatır desek daha doğru olur bu açıdan. Şimdi kitaptan çık, gerçek tarihe gel: 1973 yılında David Rockefeller ve Brzezinski “Trilateral Komisyon”u kurar. Rockefeller ailesi şu an “dünya baronu” denilen ailelerden biri olup, dünyadaki petrol ve bankacılık pazarına önemli ölçüde sahip olan pagan inançlı bir ailedir: Brzezinski ise yıllardır bu güruhun akıl hocalığını yapan adamlardan birisidir, öyle ki en son Arap Baharı’nın tasarımcılarından birisi de Brzezinski’dir.

Trilateral Komisyon, tek dünya devleti uğruna çalışan dünya baronlarının kurduğu onlarca alt teşkilattan birisidir. İsmindeki “Tri”den de anlayacağınız üzere bu yapılanma “üç” ayaklıdır. Trilateral Komisyon; New York Borsası, Londra Borsası ve Tokyo Borsası’dır. Dünya baronları dünyayı üç ana pazara ayırır: Amerika, Avrupa (+ uzantısı olan bir kısım Asya) ve Uzakdoğu.

1973'te kurulan Trilateral Komisyon ile 1948'te yazılan 1984 kitabı aynı sınırları çizmiş ve aynı oluşumdan bahsetmiştir.

Zira Orwell kitabında bize semboller vasıtasıyla gelecekteki planı anlatır. Dünya yıllar öncesinden üç pazara bölünmüştür, tıpkı Orwell’ın sınırlarını eliyle göstererek böldüğü gibi. Dünya insanlarını kontrol altında tutma planı bir grup tarafından tasarlanmıştır, tıpkı Orwell’ın anlattığı gibi. Dünya insanlarının %85’i sefil, %14,999’u orta halli, geri kalan çok ufak azınlığı müthiş servet sahibi olacaktır, tıpkı Orwell’ın yazdığı gibi. Ve en kötüsü, bu gerizekalı %99,999 mutlu olduğuna inanacaktır. Tıpkı Orwell’ın bizi uyardığı gibi.

Yeni Dünya Düzeni diye duyurulan tek dünya devleti ne kapitalist olacak, ne de Marx’ın anlattığı şekilde komünist, zira ikisi de yetersiz. Tek dünya devleti kapitalizm ve komünizmin kırması olacak ve bu karışım daha çok komünizm ağırlıklı olacak. Orwell, bilgi sahibi içeriden bir ajan olarak (entel deyimiyle "insider") insanları uyarmaya çalışmıştır.

Orwell komünist olarak bilinir fakat bir komünistin 1984 gibi bir kitap yazması takdir edersiniz ki imkansızdır. George Orwell bir yere kadar belki de samimi bir komünistti, fakat o da bir “insan”dı ve dönen dolabı fark etti. Çürük çarık devam eden kapitalizmin panzehri diye sunulan komünizmin nasıl bir yanlış ve önceden tasarlanmış bir plan olduğunu anlattı. Komünizme bir geçiş aşaması olan sosyalizmin hem dayatmacılığını, hem de bir proje oluşunu sana anlattı.

James Bond’un yaratıcısı Ian Fleming, Eyes Wide Shut’ı çeken Kubrick, 1984’ü yazan George Orwell, hepsi bu işin içinde yer sahibi olup, dönen dolabı fark eden ve insanları basın/medya yoluyla uyarmaya çalışan insanlardı. Seslerini duyurdular zira bir seçim hakkın ve kendi kapasitende etki yaratma hakkın daima vardır bu hayatta.

Karşısında saygı duruşuna geçeceğin trilyonerler var ya, onlar tuvalette götünü silerken göt kılları arasına yapışan o tuvalet kağıdı parçasını eliyle koparan adamlar olum.  Ufacık bir iç hesaplaşmada makamından olan bakanlar, kodese giren euro milyarderi işadamları varken, sen görmüyor musun kimsenin bu dünyada mutlak hakim olamayacağını? Bu plan sahipleri de mutlak hakim değil.

Bir şeyleri değiştirme şansın ve seçim yapabilme hakkın daima var.

Allah’tan başka kimse mutlak hakim değil bu dünyada. Allah’a inanmıyorsan da şunu unutma, hiçbir yaratık bu hayatın mutlak hakimi olamaz.

Bu arada birtakım notlarım olacak, isteyen kurcalasın:

Brzezinski’nin “Between Two Ages” adlı kitabından kesitler:



Kapitalist zannedilen Brzezinski şunları söyler bu kitapta: “Marxism çağdaş anlayışa en uygun öngörüdür” ve bununla da yetinmez, komünizmi sık sık over.





"Gelişmiş milletler hedefi, tek dünya hükümeti hedefinden daha az tutkulu olsa da daha ulaşılabilirdir." Özetle; burada nihai hedefinin tek dünya hükümeti olduğunu, fakat pratikte bunun zor olduğunu söylüyor. Plan da bunun aşama aşama olacağı doğrultusunda zaten.


"Batı Avrupa, Japonlar ve Amerika'nın ortak bir hedefle bir araya gelmesi, küresel işbirliği açısından çok isabetli olur" diyor Brzezinski. Kendisi Orwell ile aynı şekilde 3 pazara bölüyor dünyayı ve bunun küreselleşme açısından ne kadar iyi olacağını dayatıyor bu kitabı ders kitabı olarak okullarda okuyan öğrencilerine. Ayrıca "küreselleşme", emperyalizmin yeni ismidir, bu kavramları unutmayın ve ayık olun.

Not 2: David Rockefeller’ın “Memoirs” (hatıralar) kitabından bir kesit:



Hürmetli David Rockefeller hazretleri burada kendisine karşı gelenlere laf sokuyor ve; “Eğer tek dünya devleti için uğraşmak suçsa, evet suçluyum” diyor açık yüreklilikle.

Bu arada bir tüyo vereyim size... Komünist arkadaşlarınıza David Rockefeller'ın pis bir kapitalist olduğunu söylerseniz size hak verip desteklerler, fakat David Rockefeller ile Brzezinski'nin kol kola Trilateral Komisyon'u kurduğunu ve Brzezinski'nin gayet de komünizme sıcak bakan birisi olduğunu söylerseniz size error verirler. Onlar tıpkı Saadet Partili militanlar gibi aynısının tam zıttını destekleyen arkadaşlardır, pek bir fark yok aralarında, yön farkı var sadece. 

Ve en son not:



Ben olayları ve metinleri okumaya çalışan bir adamım, düşünüyorum ve amacım sizi de düşünmeye teşvik etmek. Siz de aynı yeteneklere sahipsiniz ve yanıldığımı düşünüyorsanız bana “yanlışsın ÇÜNKÜ şu yüzden” deyin, bu sayede ben de üzerinde düşüneyim, yanlışsam geri adım atayım, ama laf kalabalığı edeceksen senin kayınbiraderini sikeyim boş beleş orospu evladı.

Bu yazı daha detaylı ve açıklandırılmış şekilde gelecek inşallah, ama vakit bulamıyorum. Ben de hayat mücadelesine karışan bir adamım amına koyim. 2011'de ne güzel peşpeşe yazıyodum di mi ehehe, hayatım o zamanki gibi değil işte amına koyim, ondan olmuyo. Bir ara içimi dökecem kaynatasız. Hadi eyvallah.