Okunması şart makaleler:

Tasavvuf ve Tarikatlardan Yeni Dünya Dinine: Bölüm 1 ve Bölüm 2
Komünizm, Kızıl Devrim, Sovyetler Birliği ve Şirketler
İnsan, Din ve Kuran
Bu da amme hizmeti: Okunması Gereken Kitaplar Listesi

Bir Başka Din: Tasavvuf kitabı çıktı; internet'ten sipariş etmek için kitapyurdu link'i.

YENİ: Youtube'daki hodor hodor konuşmalarım için buradan alalım.

24 Mart 2020 Salı

Öylesine

Sel... Haaark ptüüüüüüüh. Oğlum kaldırın şu örümcek ağlarını, ağzıma kaçtı lan. Şşşş bak şurada da var biraz. Hah, selam.

Biliyorum artık ne buraya yazıyorum, ne de Youtube'a adam gibi video atıyorum, şimdi bunlar için bir özür dileme faslına girmeyeceğim. Çünkü motivasyonum yok, uzun süredir hiç yok, kayboldu. Belki artık 20 yaşımda olmayışımın da payı vardır, şaka maka 30 oldum ve 30 yaş sanki acayip bir eşikmiş, vakti gelince birdenbire evrim geçiren pokemonlar gibi ben de birdenbire mazbut bir insana dönüşüverdim. Grup Sex n Dirt'ün Kral Tv'de klibinin yayınlanması sürecinde aniden Grup Seksendört'e dönüşmesi gibi benim de üzerime aniden bir mazbutluk, bir sakinlik çöktü (özlemişim şöyle fantastik benzetmeler yapmayı ehehe). Peki niye yazasım geldi bunca zaman sonra? Onu da bilmiyorum, belki şu corona mevzusu tetiklemiştir. Açıkçası benim hayatımda pek değişen bir şey olmadı, çünkü halihazırda 3 yılda 1 dışarı çıkan adamım anasını satayım. Sağlık bakanlığından corona hususundaki bu yüksek bilinçliliğim sebebiyle plaket almayı bekliyorum.

Milliyetçi bir insan olmakla beraber halkımızın büyük çoğunluğundan nefret ediyorum. Oksimoron bir ifade gibi gözükebilir ama aslında değil. Milliyetçiyim, çünkü bilhassa Ortadoğu gibi bir bok bataklığında var olmak için düzgün insanlara muhtacım. İnsanımdan nefret ediyorum, çünkü popülistiz, gazla çalışıyoruz ve hangi tepkiyi, kime, nerede göstereceğimizi bilmiyoruz -ki biz buna racon diyoruz, önceki derslerde işlemiştik-.

Çocukluğumda fanatik Beşiktaşlıydım, sonra ilgim tamamen kayboldu, şu an tırt bir Beşiktaşlıyım. Kadrodan 3-5 adam sayabilir miyim emin değilim, arada Şampiyonlar Ligi maçı olursa seyrediyorum, o kadar. Futbola bu kadar olan ilgim bile Fatih Terim'i pek sevmemek için yeterli olmuştu bana. Yüksek ego doğru insanda oldu mu çok severim, mesela Sergen Yalçın. Futbolcuyken ukalaydı, umursamazdı, küstahtı ama çıkar jeneriklik bir gol atıp maçı kazandırırdı ve muhabirlerin sorduğu saçma sorulara "Sanane yarağım" minvalinde cevaplar vererek hak edilmiş ukalalık örneğini harika bir şekilde gösterirdi. Fatih Terim gelmiş geçmiş en başarılı Türk antrenör olmasına rağmen kendini sevdirmemek için pek çok şey yapıyordu, tüm başarılarına rağmen onun yüksek egosu "hak edilmiş ukalalık" çıtasını fazlasıyla aşıyordu. Neyse demem o ki, futbolla çok çok az alakası olan bir insan olarak bu kadar az alakamın olması bile Fatih Terim'i sevmemem için yeterli oldu benim için, zira çok falsosu vardı. Gel gör ki dün gece Fatih Terim'in corona pozitif olduğunu öğrenince acayip üzüldüm. Bilirsiniz ölen yabancı aktörler veya şarkıcılar ardından abartılı ağıt mesajları yayınlayan sosyal medya duyarlılarıyla taşak geçerdim, şunun gibi:

ünlü bir şarkıcı mı öldü ekşi sözlüğe entry gireyim ile ilgili görsel sonucu

Ama bir şekilde göz önünde bulunan insanların başına gelenlerden etkileniyoruz. Seyrettiğimiz filmdeki hayal ürünü karakterin başına kötü olaylar gelince üzülüyoruz, çünkü empati kuruyoruz ve o an filme odaklanmış olduğumuz için o karakter epey bir göz önünde oluyor bizim için. Benzer durum ünlü insanlar için de geçerli, tanımadığımız insanların başına gelenlerden etkilenmezken göz önünde bulunan insanların başına gelenlerden daha çok etkileniyoruz. Bu sadece bir realite, sövülmesi ya da üzerinden dünyanın adaletsizliği hususunda arabeske bağlanması gerekmez.

Benim kafamın tasını attıran şey Fatih Terim'in kızının şu tweet'i ve ona gelen şu minvaldeki cevaplar oldu aslında:



İşte yanlış insana yanlış tepki, yani raconsuzluk derken bunu kastetmiştim. Sırf birisinin kızı, oğlu, damadı, falan filanı olduğu için hak etmediği yerde olan nice vasıfsız insan var, doğrudur. İngiliz Kraliyet Ailesi diye bir şey var lan, bir üyesi osurayım derken yanlışlıkla sıçsa tüm uluslararası basında haber oluyor, düğünleri canlı yayınla 5 trilyor kanalda yayınlanıyor. Çok var böyle örnekler evet. Fakat burada kız "Bakın bu benim sonbahar yaz takı kreasyonum :)))))))))" dememiş. Babasının ölme riski var ve hem de bu risk birilerinin sorumsuzluğu sebebiyle oldu, yani maçlar tatil edilebilirdi ama zamanında tatil etmediler maçları, göz göre göre bu kız babasını kaybetme riskine sahip. Şimdi bu durumda Merve Terim belki beline 15 kilo dinamit koyup meydanlık bir yerde patlatmaya hak kazanmaz, ama bu işin en ufak sorumlusundan en büyüğüne kadar hepsine ana avrat küfretmeye hak kazanır. Binbir türlü beddua etmeye hak kazanır. Ve eğer böyle bir şey bizim ülkemizde mümkünse hukuki yollardan sorumluları süründürmeye hak kazanır. Bu hayattaki tek özelliği göz önünde bulunan insanlara laf sokmalı tweet'ler atarak prim yapmaya çalışan raconsuz tipler nereden alırlar önüne gelene sallama ehliyetini? Hayır istediklerini söylemekte özgürler tabi ki (long live liberalism ehehe) ama bunun adı resmen raconsuzluk. Özgürlüğüne sahip olduğumuz her fiili gidip yapmayız ki biz yetişkinler olarak.

Bunu daha evvel anlatmışımdır, 8-10 sene önceki yazılarımda acım daha tazeyken babamdan daha çok bahsediyordum, kaşarlı okuyucularım bilirler. Babam 12 sene evvel beyin tümöründen öldü. Ölümünde hiçbir sorumlu yoktu. Beyin tümörü bu, çıkıverdi işte. Suçlusu ne maçları iptal etmeyen federasyon, ne açtığı çukuru kapamayan belediye, ne havaya öylesine kurşun sıkan bir magandaydı. Keşke öyle olsaydı da hıncımı çıkarabilseydim diye düşündüğüm çok olmuştu, öfkemi haklı bir yerlere kanalize edebilirdim, ama suçlu yoktu. Hıncımı çıkaracak biri olmadığı için ben de en yüksek merciiye dayılandım, Allah'a öfkelendim ve gittim ateist/agnostik oldum. Birkaç sene de sürdü bu halim, neyse ki Allah çok büyük ikram sahibi de benim gibi bir salağa bile aklı selim sahibi olmayı bahşetti sonunda.

Biz kendimiz için bile hissetmediğimiz korku ve endişeyi, en sevdiklerimiz için hissederiz (bu egoizmle de çelişmez, önceki derslerde anlattineneynineyniney). Sevdiğini kaybetmek, bir insana Allah'a bile isyan bayrağı açtıracak kadar zor bir sınav. Ve ünlüler, Fatih Terim'in kızı, Kraliçe Elizabeth'in dünürü, hiçbiri bu sınavdan muaf değiller. Göz önünde bulunan insanların insan olmadığı düşüncesine nasıl kapılıyor bu insanlar anlamıyorum. Ortaokul ve lisede hocaya laf sokunca cool olduğunu zanneden sikikler büyüyünce böyle insanlar oluyor demek ki, değişen pek bir şey olmuyor. Hugo'ya katılıp 3 hakkını 25 saniyede harcayan ve tüm seyir zevkimizin içine sıçan yeteneksiz piçler de büyüdü bu arada, onları da boyuna posuna bakıp adam zannediyoruz ama değiller halbuki.

Bu ısınma yazısı olsun, belki yine burayı aktif kullanırım, halet-i ruhiyeme göre, söz vermeyeyim. Eyvallah.