Selam kaynatasızlar, tepem attı yine.
N'olur şu ayetleri üşenmeden okuyun, ardından, bu kadar net ifadelere rağmen insanların keyfekeder, Allah'tan korkmadan nasıl Allah'çılık oynadıklarına şahit olup sinirden kudurmayın.
"De ki: 'Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizi yiyecek birine yasaklanmış bir şey bulamıyorum. Yalnız şunlardan biri olursa başka: leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o bir pisliktir- Allah'tan başkası adına boğazlanmış yiyecekler...'" (Enam 145)
"Hem size hem de yolculara bir geçimlik olarak deniz avı yapmak ve onu yemek size helal kılındı..." (Maide 96)
Bu kadar net ayetlere rağmen ne hikmetse "ulemamız" içtihat yaparak Allah'tan korkmadan midye gibi bir şeyi bile haram edebiliyor. (ki bu süslü sözlerine aldanmayın, ulemanın içtihadı demek genellikle eskilerin/ataların/birtakım sakallı heriflerin dine koydukları kurallardır)
Tek derdimiz midye mi? Yoo. Fakat "tek derdimiz bu mu?" diye diye eklediğiniz uyduruk mezhep kurallarını ve haramlarını üst üste koyduğunuzda Kuran ve İslam ile alakası olmayan ve günahkar olmamak için Kuzey Kore askeri tabiatlı bir robota dönüşmeniz gereken saçma sapan bir din çıkıyor ortaya.
Bir de işin şöyle tuhaf psikolojik bir tarafı var. Bir insanın haram olan bir şeyi helal yapmasını anlayabilirim, bu da büyük bir Allah korkusuzluğudur, fakat örneğin Mevlana'nın Mesnevi'de şarabı kendi gibi ulvi (!) şeyhlere helal etmesinin altında "hacı şarap güzel işte, uyduralım bir şeyler de şunu helal yapalım, içelim güzelleşelim anasını satayım" düşünceleri yer aldığı aşikar.
İyi de arkadaş, bir insanın "helal" olan bir şeyi "haram"a dönüştürmekten ne gibi bir çıkarı olabilir? İnsanı yaratan Allah, müşrik psikolojisini bildiğinden ötürü Kuran'da defalarca "helal olan şeyleri haram yapmayın" diye emreder.
"...Allah'ın kendilerine verdiği rızıkları, Allah'a iftira ederek haramlaştıranlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. İnan olsun, sapıtmışlardır onlar; hiçbir zaman doğruyu ve güzeli bulamazlar." (Enam 140)
Kuran'ı okuyanlar, bunun gibi ayetlerin ne kadar sık geçtiğini iyi bilirler.
İslam'da ruhbanlık yasaklanmıştır. Allah'ın kitabına eklemeler yapmak yasaklanmıştır. Üstelik, bilgisizce, sırf gelenek olarak bu din adamlarının peşine düşmek de yasaklanmıştır. Buyurun, keyfekeder konuşmuyorum:
"Din bilginlerini, din adamlarını ve Meryem oğlu Mesih'i ALLAH'tan ayrı rabler edindiler. Oysa, yalnız tek Tanrı'ya kulluk etmekle emredilmişlerdi. O'ndan başka tanrı yoktur. O, eş koştukları kimselerden de çok yücedir." (Tevbe 31)
Kuran'daki işine gelmeyen ayetleri "ama orada şunlardan bahsediyor, orada bilmem kimlerden bahsediyor, iyi de ayetin iniş sebebine bakmak lazım" diyerek kendilerini bağlamıyormuş ayağına yatanlar hem kendilerini, hem başkalarını kandırıyorlar, hem de Allah'a iftira atıp bir ilahmışçasına kafalarından din uyduruyorlar. Müslümanın böyle bir ahlaksızlıktan çekinmemesi nasıl mümkün olur?
Hepimizin günahları var, kendimize yakıştıramadığımız ve hatta belki de Allah'a karşı dua etmeye bile yüzümüzü bırakmayan suçlarımız var (fakat yine de hiçbir şey Allah'a dua etmekten alıkoymamalı). Yalnız bunun bir sınırı olmamalı mı? Ne demek Kuran'a "hadis" ve "mezhep" adı altında binlerce uyduruk kural eklemek.
Bunun yegâne sebepleri şunlar: Müslümanlar Kuran'dan habersiz ve haberi olan Müslümanların birçoğu da Kuran'ı beğenmiyor. Bu da bir müşrik davranışıdır, peygamberden bile Kuran'a eklemeler/çıkarmalar yapmasını istemişlerdir:
"Ayetlerimiz onlara açık seçik parçalar halinde okunduğu zaman, bize ulaşmayı ummayanlar şöyle dediler: 'Bundan başka bir Kur'an getir yahut bunu değiştir.' De ki: 'Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkuya düşerim.'" (Yunus 15)
Peygambermizin dine kafasına göre kural ekleme yetkisi yoktur, o ancak Allah'tan gelen vahye uyar. Peygambere uymak, Kuran'a uymaktır. Peygamberi örnek almak, onun Kuran'da belirtilen güzel ahlaklı davranışlarına uymaktır.
Ama siz Kuran'ı beğenmiyorsunuz. Beğenmeyebilirsiniz, bunda elbette özgürsünüz, fakat bir şeyden hoşlanmıyorsunuz diye onu değiştirmeye, hem de bunu Allah adıyla yapmaya kalkışamazsınız:
"Bir iğrençlik yaptıklarında şöyle derler: 'Atalarımızı bu hal üzere bulmuştuk. Yani Allah emretti bize bunu." De ki: 'Allah, edepsizliği/iğrençliği emretmez. Allah hakkında, bilmediğiniz şeyler mi söylüyorsunuz?'" (Araf 28)
Kuran'da olmayan ve bugün din diye kabul edilen şeyleri sadece tek cümleyle belirterek bile bir liste yapmaya kalkışsak, herhalde bu liste yüzlerce sayfa tutardı. Bunlardan bazılarını sayayım, bakın bunlar Kuran'da yok, valla yok lan, olsa dükkan senin:
- Sünnet olmak.
- Mezhepler (ki en az 7 ayette yasaklanmıştır, bkz: Şura 13-14, Rum 32, Ali İmran 103-105, Enam 159, Tevbe 107)
- İpek, altın, balığa benzemeyen deniz canlılarının, müziğin, heykelin, resimin ve mezheplere özgü diğer yüzlerce zartın zurtun haram edilmesi.
- Ruhbanlık; evliyalık, şeyhler, gavslar, kutuplar vs
- Peygambere maledilen sözleri hadis-i şerif adı altında din edinmek (Bkz: Zühruf 44, Mürselat 50)
- Allah'tan başkasından şefaat dilemek, medet ummak (ister peygamber olsun, ister melek, ister sözüm ona evliya)
- Eh haliyle türbe ziyareti.
- Çarşaf, peçe, zart zurt.
- Kadınların çalışmaması, erkeklerle beraber aynı ortamda bulunamaması.
- Kuran'ı anlamadan okumanın sevap olması.
- Recm
- Sakalın ve bilumum kılın sünnet olması
- Cübbe ve sarık gibi Arap kıyafetlerinin dini emir olması (ama çok otorite sahibi gözüküyorsunuz sakal ve cübbeyle)
- Mehdi, mesih ve deccalin geri gelmesi (Yahudilerden Hristiyanlara, Hristiyanlardan Şia'ya, Şia'dan Sünniliğe geçmiştir)
- Abdestsiz Kuran'a dokunamamak.
- Nefsi müdafaa dışında savaşmak.
- Asmak, kesmek, kelle uçurmak.
- 40 Haramiler.
Dinin sadece ilk değil, tek kaynağı Kuran'dır. Bunun neden böyle olduğunu görmek için Kuran'ı okumanız ve Müslümanların haline bakmanız yeterlidir. Kuran'ı okuyan bir insan, eğer sağdan soldan böyle geleneklerin var olduğunu duymasaydı, asla hadis ve mezhep gibi ek kaynak arayışına gerek duymazdı. Zira Kuran'da hem bütün ahlaki emir ve yasaklar belirtilmiştir, hem Kuran'ın tastamam bir kitap olduğu belirtilmiştir, hem de dinden başka bir kaynak edinme gerektiğinin iması bile edilmemiştir.
"Kuran'da her şey var" derken, biz elbette dine dair ahlaki hükümleri kastediyoruz. Güzel ülkemdeki profesör ünvanlı akademisyenler bile bu lafa "Eee Kuran'da her şey tam açıklanmış mı ki?" diye itiraz ediyorlar. Kuran'da felsefenin tüm sorularına da yer verilmemiştir, bilimsel keşiflere de, teknolojik aletlerin nasıl yapılacağına da, pastırmalı pideye de.
Artık iman olarak Kuran'ı tek kaynak edinmenin gerektiğini çoktan kabullenmemiz lazım. Bunun tartışılması bile abes. Esas üstünde düşünmemiz gereken şey "NASIL" ahlaklı ve üretken insanlar olabileceğimizdir.
Kuran'ı beğenmeyen Müslümanlar, kendilerini ve etrafı kandırmaya devam edebilirler. Fakat unutmasınlar ki:
"Onlar, kıyamet günü kendi günahlarını tamamen yüklendikten başka, ilimsizlik yüzünden saptırdıkları kişilerin günahlarının bir kısmını da yüklenecekler. Bakın, ne kötü şey yükleniyorlar!" (Nahl 25)
Bu kadar agresif din tebliği yapılmaz, bunu biliyorum, ama insanım anasını satayım, artık uyduruk Arapça terminolojik laflarla dini sahiplenip Kuran'da olmayan şeyleri din diye kakalayan ve sonra da karşılarındakini "ilim bilmezsiniz, usul bilmezsiniz, cahilsiniz" diye itham eden tiplere sabrım kalmadı. Bilgi; delil ile güçlendirilmiş doğru inançtır. Sizin ilim adı altında sahip olduklarınız bilgi değildir, zira yanlış olan bir şey "bilgi" tanımına girmez.
İstediğinize inanıp, istediğinizi söyleyebilirsiniz, buna kim karşı çıkabilir, lakin bir Müslüman'da biraz olsun Allah korkusu olur ya. En azından biraz ya, biraz...
Hadi eyvallah.