Mesaj atıyorsunuz hacı hangi kitabı tavsiye edersin diye, kitaptan önce size bir adam ismi verecem: (bkz: david icke).
Komplocu derler kendisi için eh nasıl demesinler fakat anlattığı çoğu şey akıl ve mantık çerçevesindedir, hoş bir adamdır, zekidir, İsmaildir, Türttür. The Biggest Secret (En Büyük Sır) adlı kitabından başlayabilirsiniz. Zaten bir başladınız mı gerisi gelir, çok akıcı anlatır, Prison Break`in birinci sezonu gibi adamdır amına koyim. Bu entry`de de David İcke`nin fikirleri olacaktır yer yer. Lakin şunu unutmayın, asla kendisinin söylediklerini körü körüne kabul etmeyin. Birçok önemli bilgi de verse, bazı fikirleri size yanlışa yönlendirebilir. sayfalarca yazılarını, saatlerce video'larını seyrettikten sonra vardım bu kanıya ehehe. Zaten şöyle acı bir gerçek var, kimse size "tamamen" gerçeği anlatmaz bu hayatta. O yüzden ayık olun canlar.
Size hiçbir şekilde ispatlayamacağım bir şeyden çok eminim. Benim varoluş amacım bu değil. Burada olmak değil. Eğer ki ben insansam ve doğadaki en gelişmiş canlıysam, iradem varsa, seçim yapabilme yeteneğim varsa, yaratıcı zekam varsa, ben sadece bu olamam. Şu anki maddeler dünyası sadece bir araç. "Önemli olan öbür taraftaki sınav mı diyon ehoeheoe", evet amına koyim öyle. Sınavını yemişim, sınavı geç, esas olay öteki tarafta. O öteki taraf dediğin nasıl bir şey bilmiyorum ama benim kafamdaki tüm sorulara yanıt bulabileceğim, tüm potansiyelimi kullanabileceğim, özümü keşfedebileceğim yer orası. Sahip olduğum 5 duyuyu tam potansiyeliyle kullanabileceğim yer orası. Kulaklarım şu an tokyo`da yere düşen bir yaprak sesini duyabilecek seviyeye, gözlerim dağın görünmeyen tarafını da görebilecek seviyeye varacak. Ve çok büyük ihtimalle bu sahip olduğum 5 duyuyla kısıtlı olmadığımı göreceğim, yeni duyularımı keşfedeceğim orada.
Sürekli insanın acizliğinden bahsederiz. "insanlık hali işte", "biz de insanız napalım" gibi kalıplar kullanırız. Evet insanız ve aciziz. Fakat aynı zamanda muazzam bir potansiyele sahibiz. O yüzden ben sadece yemek yemek, sıçmak, uyumak, işe gitmek, sevişmek için varolmuş olamam. Siktir git, istediğin kadar bilimsel veri dök önüme, bana bunu kabul ettiremezsin.
(İnanmayan arkadaşlar bu paragrafı es geçebilirler) Eğer ben Allah`ın lütuf edip hayat verdiği bir canlı isem, onun kontrolü dahilinde benim muazzam güçlerim, muazzam yeteneklerim olabilir. Kendimin bile farkına varamadığım kabiliyetlerim olabilir. Psikoloji, konsantrasyon, mutluluk, huzur gibi kavramlar o potansiyelimizi dünyevi hayatta ne kadar zorlayabileceğimizi belirlemek için vardır.
Toparlıyorum.. Biz şu an içerisinde bulunduğumuz maddeler dünyasını sadece ve sadece 5 duyumuzla algılıyoruz. Fakat benim tam şu an, uzay boşluğunda kapladığım bu noktada, sahip olduğum insani 5 duyu dışındaki duyularla algılanabilecek olaylar, varlıklar, öğeler yer alıyor olabilir.
Ve o 5 duyuyu biraz daha indirgersek, bu maddeler dünyasında aklımızı kullanmamızda ve birikim sahibi olabilmemizde işimizi gören 2 duyumuz kalır geriye. işitme ve görme.
Peki benim bu duyularıma kimler ve neler hitap ediyor? Okul (eğitim sistemi), Medya, Hayat koşulları (Kapitalizm ve onun yarattığı bir işte çalışmak zorunda olma durumu). İnsan hayatı aha bu 3 bokun etrafında dönüyor, bunlara göre şekilleniyor.
İnsan beyninin sol lobu materyalisttir, dünya gerçeklerini sol lobda depolarız. Sağ lobda ise yaratıcılık ve sanat zekası vardır. Bizden sürekli sol lobumuzu kullanmamız istenir. Bilhassa kişiliğin en çok şekillendiği yer olan okullarda. Sağ lobumu kullanmamı istemezler. Çünkü eğer insan o potansiyeline ulaşmaya çalışır, zihnini serbest bırakır, kısacası düşünebilen bir beyin haline gelirse bu huzursuzluk yaratır. Onların en çok korktuğu şey de düşünebilen bir akıldır.
Fakat onlar bizi 2 duyumuzla algılayabildiğimiz bu maddeler dünyasına hapsediyorlar. Bize dayattıkları bu iğrenç hayat bizim varoluş sebebimiz oluyor (yani biz öyle algılıyoruz demek istiyorum). Bize dayattıkları hayat diyorum, çünkü 6 yaşından 20`li yaşlara kadar beynimin sol lobumu kullanmamı istiyorlar benden ve bunun adına eğitim diyorlar. Çünkü eğitim bittikten sonra ise hayatını idame ettirebilmek için bir meslek sahibi olman, çalışman gerekiyor. kendini tanıyabilmek, geliştirebilmek ve yeni fikirler üretebilmek şansı verilmiyor sana. O zamanı alıyorlar elinden. İnanın şu an dünyadaki birçok meslek gereksiz. Doğa bize sonsuz nimetler sunmakta fakat biz ona yönelmek yerine kendi kurmaca hayatımızı yaşıyoruz.
Bu arada medyanın, onların bize seyrettirmeyi, duyurmayı uygun bulduğu bir zırvalık olduğundan bahsetmeme gerek bile yok sanırım ama yine de tek bir örnek verecem. Hayat siken, oyalatan, yaraktan bir şey medya ve hayatınızın her evresinde var. Şimdi bu medyanın nasıl yönlendirmelerle olduğunu sadece çok bariz bir örnekle açıklamaya çalışacam nacizane. David Fincher, Fight Club gibi inanılmaz bir filmle 1 dalda oscar`a aday oldu (o da en iyi ses dalıydı amına koyim, sanki Yüzüklerin Efendisi bu, felsefesi olan bir filmin aday olduğu dala bak). Neden? Çünkü tüketim toplumunu eleştirdi. Starbucks`a giydirdi, IKEA`ya sokuşturdu. Sistemi eleştirdi. Aynı Fincher, Social Network diye sikimsonik bir film çekti ve 4 altın küre aldı şimdiden. 8 dalda da oscar adayı. Neden? Facebook gibi insan hayatı siken vakit öldürücüsü bir bokun kurucusunun hikayesini anlattı. Bu kadar basit işte.
İnanmıyorum canlar, inanmıyorum ciğerler, "ben"im sadece bu sikindirik insan bedeni olduğuma inanmıyorum.
Çok fazla teorik şey anlattım neyse, bi dahaki sefere konu dışına çıkmamaya dikkat edecem. Bir sonraki konu ne olur bilmiyorum ama astral seyahat ve lucid rüyasından da bahsedecektim bu entry`de ama fazla uzun oldu zaten. Bir ara devam edecem, gömdüm cümleten.
Sevginin gücü sizinle olsun amına koyim.
Komplocu derler kendisi için eh nasıl demesinler fakat anlattığı çoğu şey akıl ve mantık çerçevesindedir, hoş bir adamdır, zekidir, İsmaildir, Türttür. The Biggest Secret (En Büyük Sır) adlı kitabından başlayabilirsiniz. Zaten bir başladınız mı gerisi gelir, çok akıcı anlatır, Prison Break`in birinci sezonu gibi adamdır amına koyim. Bu entry`de de David İcke`nin fikirleri olacaktır yer yer. Lakin şunu unutmayın, asla kendisinin söylediklerini körü körüne kabul etmeyin. Birçok önemli bilgi de verse, bazı fikirleri size yanlışa yönlendirebilir. sayfalarca yazılarını, saatlerce video'larını seyrettikten sonra vardım bu kanıya ehehe. Zaten şöyle acı bir gerçek var, kimse size "tamamen" gerçeği anlatmaz bu hayatta. O yüzden ayık olun canlar.
Size hiçbir şekilde ispatlayamacağım bir şeyden çok eminim. Benim varoluş amacım bu değil. Burada olmak değil. Eğer ki ben insansam ve doğadaki en gelişmiş canlıysam, iradem varsa, seçim yapabilme yeteneğim varsa, yaratıcı zekam varsa, ben sadece bu olamam. Şu anki maddeler dünyası sadece bir araç. "Önemli olan öbür taraftaki sınav mı diyon ehoeheoe", evet amına koyim öyle. Sınavını yemişim, sınavı geç, esas olay öteki tarafta. O öteki taraf dediğin nasıl bir şey bilmiyorum ama benim kafamdaki tüm sorulara yanıt bulabileceğim, tüm potansiyelimi kullanabileceğim, özümü keşfedebileceğim yer orası. Sahip olduğum 5 duyuyu tam potansiyeliyle kullanabileceğim yer orası. Kulaklarım şu an tokyo`da yere düşen bir yaprak sesini duyabilecek seviyeye, gözlerim dağın görünmeyen tarafını da görebilecek seviyeye varacak. Ve çok büyük ihtimalle bu sahip olduğum 5 duyuyla kısıtlı olmadığımı göreceğim, yeni duyularımı keşfedeceğim orada.
Sürekli insanın acizliğinden bahsederiz. "insanlık hali işte", "biz de insanız napalım" gibi kalıplar kullanırız. Evet insanız ve aciziz. Fakat aynı zamanda muazzam bir potansiyele sahibiz. O yüzden ben sadece yemek yemek, sıçmak, uyumak, işe gitmek, sevişmek için varolmuş olamam. Siktir git, istediğin kadar bilimsel veri dök önüme, bana bunu kabul ettiremezsin.
(İnanmayan arkadaşlar bu paragrafı es geçebilirler) Eğer ben Allah`ın lütuf edip hayat verdiği bir canlı isem, onun kontrolü dahilinde benim muazzam güçlerim, muazzam yeteneklerim olabilir. Kendimin bile farkına varamadığım kabiliyetlerim olabilir. Psikoloji, konsantrasyon, mutluluk, huzur gibi kavramlar o potansiyelimizi dünyevi hayatta ne kadar zorlayabileceğimizi belirlemek için vardır.
Toparlıyorum.. Biz şu an içerisinde bulunduğumuz maddeler dünyasını sadece ve sadece 5 duyumuzla algılıyoruz. Fakat benim tam şu an, uzay boşluğunda kapladığım bu noktada, sahip olduğum insani 5 duyu dışındaki duyularla algılanabilecek olaylar, varlıklar, öğeler yer alıyor olabilir.
Ve o 5 duyuyu biraz daha indirgersek, bu maddeler dünyasında aklımızı kullanmamızda ve birikim sahibi olabilmemizde işimizi gören 2 duyumuz kalır geriye. işitme ve görme.
Peki benim bu duyularıma kimler ve neler hitap ediyor? Okul (eğitim sistemi), Medya, Hayat koşulları (Kapitalizm ve onun yarattığı bir işte çalışmak zorunda olma durumu). İnsan hayatı aha bu 3 bokun etrafında dönüyor, bunlara göre şekilleniyor.
İnsan beyninin sol lobu materyalisttir, dünya gerçeklerini sol lobda depolarız. Sağ lobda ise yaratıcılık ve sanat zekası vardır. Bizden sürekli sol lobumuzu kullanmamız istenir. Bilhassa kişiliğin en çok şekillendiği yer olan okullarda. Sağ lobumu kullanmamı istemezler. Çünkü eğer insan o potansiyeline ulaşmaya çalışır, zihnini serbest bırakır, kısacası düşünebilen bir beyin haline gelirse bu huzursuzluk yaratır. Onların en çok korktuğu şey de düşünebilen bir akıldır.
Fakat onlar bizi 2 duyumuzla algılayabildiğimiz bu maddeler dünyasına hapsediyorlar. Bize dayattıkları bu iğrenç hayat bizim varoluş sebebimiz oluyor (yani biz öyle algılıyoruz demek istiyorum). Bize dayattıkları hayat diyorum, çünkü 6 yaşından 20`li yaşlara kadar beynimin sol lobumu kullanmamı istiyorlar benden ve bunun adına eğitim diyorlar. Çünkü eğitim bittikten sonra ise hayatını idame ettirebilmek için bir meslek sahibi olman, çalışman gerekiyor. kendini tanıyabilmek, geliştirebilmek ve yeni fikirler üretebilmek şansı verilmiyor sana. O zamanı alıyorlar elinden. İnanın şu an dünyadaki birçok meslek gereksiz. Doğa bize sonsuz nimetler sunmakta fakat biz ona yönelmek yerine kendi kurmaca hayatımızı yaşıyoruz.
Bu arada medyanın, onların bize seyrettirmeyi, duyurmayı uygun bulduğu bir zırvalık olduğundan bahsetmeme gerek bile yok sanırım ama yine de tek bir örnek verecem. Hayat siken, oyalatan, yaraktan bir şey medya ve hayatınızın her evresinde var. Şimdi bu medyanın nasıl yönlendirmelerle olduğunu sadece çok bariz bir örnekle açıklamaya çalışacam nacizane. David Fincher, Fight Club gibi inanılmaz bir filmle 1 dalda oscar`a aday oldu (o da en iyi ses dalıydı amına koyim, sanki Yüzüklerin Efendisi bu, felsefesi olan bir filmin aday olduğu dala bak). Neden? Çünkü tüketim toplumunu eleştirdi. Starbucks`a giydirdi, IKEA`ya sokuşturdu. Sistemi eleştirdi. Aynı Fincher, Social Network diye sikimsonik bir film çekti ve 4 altın küre aldı şimdiden. 8 dalda da oscar adayı. Neden? Facebook gibi insan hayatı siken vakit öldürücüsü bir bokun kurucusunun hikayesini anlattı. Bu kadar basit işte.
İnanmıyorum canlar, inanmıyorum ciğerler, "ben"im sadece bu sikindirik insan bedeni olduğuma inanmıyorum.
Çok fazla teorik şey anlattım neyse, bi dahaki sefere konu dışına çıkmamaya dikkat edecem. Bir sonraki konu ne olur bilmiyorum ama astral seyahat ve lucid rüyasından da bahsedecektim bu entry`de ama fazla uzun oldu zaten. Bir ara devam edecem, gömdüm cümleten.
Sevginin gücü sizinle olsun amına koyim.
Duygulandım piç kısa kesseydin iyi olurdu ama amına koymuşsun helal
YanıtlaSilo zaman "empati" nam kitabı okumanı tavsiye ederim dayıcım. olasılıksızın yazarının yeni kitabı. her ne kadar kurmaca-roman olsa da az çok insanın potansiyelinden, neler yapılabileceğinden falan bahsedeyor. tabiğ ki holivud havasında fakat sen kendine çıkaracağın dersi alırsın.
YanıtlaSilha bi de ra ra rsputin'den de bahset yeaw bi yazında.
lan orda bi yerde demişsin herkes % 100 doğru bilgi vermez diye ammına kodugum sen de vermiyom o zaman bana paradoks yapma burda he sen % 100 doğru bilgi veriyorum dememişsin ama ne bilim öyle düşündüm birden neyse bunların çoğu gerçek labilir ama % 100 değil hacu ama güveniyoz sana bide ileriki yazılarını küfürlü yazmasan ben bunları derleyip atıyom face ona göre haberin olsun.
YanıtlaSilParçalar yerine oturuyor. Fight Club sadece 1 oscar a aday oldu demiştin. Masonların empoze ettikleri cinselliği (subliminal mesajlar) deşifre ediyordu. Hatırlarsanız "film makaralarının arasına 1 kareye penis koyarak bilinçaltında insanları rahatsız ediyorum." Tarzı bir söylem vardı. Hatta "O an ne olduğunu anlamazlar, gördüklerinin penis olduğunu da anlamazlar" tarzı bir konuşma da vardı.
YanıtlaSilsağ lob şiir okuyorak açılabilinir..
YanıtlaSilastral bi kere yaptım mükemmeldi ama uçmak ilk başta zor ilginç birşey ben senin anlattıklarına inanan biriyim kardeş astral lucid bunları yapmaya çalışan biriyim ve azda olsa başarırım o yüzden seni tanımak isterim umutsuz@hotmail.co.uk
YanıtlaSildikkat sonu co.uk beni ekle seni tanımak ve bildiklerimi paylaşmak isterim bana inanan birinin olması beni sevindirir tek istediğim bu konularda bana inanan biri olsun başka bişey yok
laaaan şu dünya nüfusunu 500 milyonda tutmayla social network filminin bi bağı var mı içten içe onu düşündüm kendimce şimdi.
YanıtlaSilehem.ufaccık birşey eklemek istere.şöyle ki ;vücudumuzun sağ tarafını beynin sol lobu, sol tarafını ise sağ lobu yönlendirir.Yani tam tersi şeklinde çalışır.bunun bilimsel açıklaması vardır, zaten lise yıllarımızda okumuşuzdur.Bağlayacağım yer, yazarın dediği gibi sağ lob yaratıcılık ve sanat zekası vardır.O yüzdendir ki ressamların, tiyatrocuların solak olduğu bir gerçektir.Bkz; ressam ablam bunlardan bir örnektir hayatımda.çocuğunuz olursa küçük yaşlarda sol elini kullanmasını sağlayın..ağaç yaş iken eğilir diyerek sıçmaya gidiyorum..
YanıtlaSil"Sağ lobumuzu kullanmamızı istemezler. Çünkü eğer insan o potansiyeline ulaşmaya çalışır, zihnini serbest bırakır, kısacası düşünebilen bir beyin haline gelirse bu huzursuzluk yaratır. Onların en çok korktuğu şey de düşünebilen bir akıldır."
YanıtlaSilBu söze lütfen dikkat edelim. İnsan zihnini serbest bırakmalı ki kendini bulsun kendini tanısın.Aile yaşantımız, örf adetler, aldığımız eğitim ve sosyal çevremizden beynimize bariyer koymayı öğreniyor ve öğretiyoruz. Bu bariyerleri aşabilen arkadaşlara bizler iki şekilde yaklaşıyoruz deli,paranoyak veya vay be ne derin adam (dahi), Halbuki tek fark, bütün bariyerlerini kaldırmış, beyninin kıvrımlarında sörf yapmaya korkmayan bir adam.
söz vardır ki büyüdür söz vardır ki beyandır h.ş
YanıtlaSilAynı zamanda fight clupta illimunatiyede büyük bir gönderme vardı. Sadece tek bir sahnesinde de olsa... Patlattiklari küçük bir dükkanın vitrininde patlamadan önce gökkuşağı renklerinde ısırılmış bir elma görüyoruz ve BUM!!! O filimde sisteme egemen olan birçok şeye giydirme vardı nasıl Oskar alsın dostum.
YanıtlaSil